dağınık ve arzusuz sarı – lâcivertlilerin gollerini kadri, lefter ve hilmi attı. göztepe ilk yarıdaki başarıyı ikinci devrede gösteremedi
fenerbahçe, dünkü maçta da taraftarlarına şöyle yarım saatçik bir futbol gösteremeden sahayı terketti.
gerçi, izmir’in göztepe takımına karşı 3-1 lik galibiyet temin edilmiş, iki puan temin olunmuştu. ama, neticeyi tâyin eden goller zoru zoruna ve şahsi gayretlerle atılmıştı. galiba, galibiyete sevinç duyulamayışının sebebi bundaydı. gerçekten de sarı – lâcivertli yıldızlar topluluğu maçın hemen hemen tamamını gelişi güzel bir oyunla geçiştirmiş, tek bir ciddi akın yapamayan hücum hattı zaman zaman taraftarlarının protestosuna maruz kalmıştı.
göztepe ilk devredeki yakın markajlı ve mücadeleci müdafaa oyununu ikinci devrede de devam ettirebilseydi fenerbahçe milli lig’de bir puanı bu daf’a kendi seyircisi önünde kaptırmış olacaktı. izmiri’n sarı – kırmızılıları üç forvet oyuncusunu değiştire değiştire geri kademelerde vazifelendirmekten bir netice çıkmayacağına inanmış olmalılar ki, barajı ikinci yarıda zaman zaman gevşettiler. ve büyük rakiplere karşı beraberlik için sahaya çıkan takımların ekserisi gibi maçı kaybettiler.
maçın kısa hikâyesi
şiddetli rüzgârın yardımına rağmen fenerbahçe ilk devrede tutuk, gayri ciddi ve sıkışık oyundan kurtulamadı. göztepe ise canla başla müdafaa yapıyordu. esasen hepsi bir arada topa koşan, çalım atan ve bir noktadan akına geçen sarı-lâcivertli forvetler sarı-kırmızılıların müdafaa maksadına yardımcı oluyorlardı. bu sebeple göztepe’nin seyrek de olsa tehlikeli inişlerle fenerbahçe’yi yoklayıp, ani akınlarla gol pozisyonuna girdiklerine şahit olduk. sarı-lâcivertlilerin yakaladıkları ilk gol fırsatı 43. dakikaya tesadüf etti. kadri’nin aradan uzattığı topa yüksel müsait durumda voleyi yapıştırdı. göztepe kalecisi bu beklenmeyen şüte eliyle müdahalede bulunarak golü önledi. devre canın şütünün seracattin tarafından kurtarılmasından sonra golsüz kapanıyordu.
goller nasıl atıldı?
sarı-lâcivertliler maçın ikinci yarısına canlı ve arzulu girdiler. top ortada fazla tutulmuyor ve açıklara dağıtılıyordu. 1. dakikada lefter’in ceza atışını naci kafa ile kaleye doldururken, göztepe müdafilerinden biri elle kesti. hakem bu normal penaltıyı vermedi. anlaşılan, o da futbolcuların çoğu gibi lâkayd ve formsuzdu. ve 47. dakikada lefter’in güçdurumda çevirdiği topu kadri kafa ile göztepe kalesine gönderdi. top üst direğe çarptı ve kalecinin başından sekerek ağlara yuvarlandı.
58. dakikada da kadri, lefter’e borcunu ödedi ve topu arkadaşına yuvarladı. lefter kale ağzındaydı, daldı ve şütünü çekti. sarı-lâcivertliler kaleci burhan’ın hafif bir sakatlık geçirdiği bu hâdise ile 2-0 galip duruma yükselmişlerdi. ama, göztepe de bir şeyler yapmak istiyor ve geride çalışan forvedler sık sık rakip takımın gerilerine sarkıyorlardı. 80. dakikada böyle bir akın göztepe’ye şeref sayısını kazandırdı. ancak solaçık hakkı osman’ı iterek topu kapmış ve golü yapmıştı. lâkayd ve formsuz hakem maçın başından beri işlediği hatâlara böylece bir yenisini ekliyor ve hakemlerin en fazla korktukları «neticeye tesir edecek» hata barajına düşüyordu…
hilmi’nin can’dan aldığı pasla 82. dakikada attığı şık golden sonra sarı – lâcivertliler birkaç firsat daha elde ettiler. taraftarlarından sık sık «nahoş» sesler işiten can ayağına her top geldikçe kaptırıyor ve belli ki tribünün tesiri altında kalıyordu.
dünkü maçta sahanın en bozuk adamı hakem mustafa gerçeker’di. bir hakemin bir maçta yapamayacağı kadar hatâ yaptı. ilk devrede bir kafa vuruşuna çıkan yüksel’in savruluşu, göztepe’li futbolcuların fenerbahçe ceza sahası içinde devrilişi gözünden kaçmış olabilirdi. ama, ceza sahası içerisinde futbol değil, voleybol oynayan göztepe’li bir futbolcuyu görmemesi ve hilmi’nin, bir taç atışında eliyle topu tuttuğu halde oyunun devam etmesine göz yumması için bir hakem hatâsı demek dahi komik olurdu.