7 kişilik belçika müdafaasını, devamlı baskımıza ve fırsatlara rağmen ancak bir kere mağlûp edebildik
tek golümüzü can attı. belçika gözlüklü soliçin ayağı ile 2. devrenin 35 inci saniyesinde beraberliğe ulaştı
necmi tanyolaç ankara'dan bildiriyor
belçikayı'da mağlûp edemedik. biz görüşlerimizi daha ziyade bu cepheden yürüteceğiz. çünkü, milli takımımız sağlam yapılı rakibi karşısında devamlı surette vasatın üzerinde bir futbol oynayabilmeydi, maçı alırdık. oyun hücumla başlamış ve 12 nci dakikada 1-0 galip duruma geçmiştik. maçın düğüm noktası işte bu golde idi. mağlûp duruma düşen bir takımın yapacağı en iyi iş müdafaa idi. - ki moral bakımından gol bir yıkıntı sebeb olmasın- nitekim yaptılar ve muvaffak da oldular. ama kusur 7 kişilik bi kapalı baraj inşa ediveren belçikalılarda değildi. pekala, merkezden taarruzların ceza sahası içi ve dışında oyunu ziyadesiyle sıkıştırdığı tesbit edildikten sonra, hücum tarzı açıkların kontrolü altına girebilir ve böylece de kapalı saha boşaltılabilirdi. milli takımımız, sahanın ağırlığını azaltacak bir oyun varken, tam aksini yaptı. belçika antrenörü macar toldi'nin de dediği gibi: «bütün takımımız oyun devamınca topla oyalanmış, çalımı elden bırakmamıştı.»
sonra, rakibi baskı altında tutmanın da netice için kafi gelmiyeceğini aşikardır. evet, çok zaman hücumda gözükmüş -bilhassa ilk devrede - bastırmış fakat bir gol atabilmiştik. yalnız gününde bir metin, dünkü milli maç hele belçika gibi bir rakip için çok şey demekti.. 40 bine yakın seyircinin dikkati hemen her topa dalan, fakat ikinci hamlede hareketsiz kalan bu genç santrforun üzerinde gezindi. metin, sık sık şut atmıştı. fakat bizim bildiğimiz metin dünkü gibi ayağına, kafasına gelen fırsatları seri halinde isabetsiz vuruşlarla kaçırmazdı ve kaçırmamalıydı da. böylece, en can alıcı hücum silahımız, atışlarından bir tanesinde isabet kaydedemeden menzilinde kaldı. lefter ve hilmi de forvetin «daha iyi çalışıp daha çok iş yapabilecek» adamları arasındaydılar. ve ikisine de dünkü sıkışık futbol furyasında büyük vazifeler düşüyordu. biri klâsını ilk devrenin ancak 35 dakikalık zamanı içinde gösterebildi ve üç ortayı gol pozisyonuna davet etti. diğeri, müthiş sür'at ve dalıcılık vasıflarına rağmen, ceza sahasının ürkek bir açık olarak yaklaştı. ayrıca da ihmal edildi. hücum hattında geriye can kalıyordu. bu genç futbolcu da ilk devrenin başarılı üç elemanından biriydi. ve bir gol atmakta güçlük çekmedi. kadri, bu tarafın futbolunu göstermeyen fakat iyi takip edildiği takdirde en çalışan oyuncu idi. haf hattı ile forvet arasında uzanan boşluğu kapatmak için büyük bir gayret sarfetti. ileri hattın da seyyal çalışma temposuna yardımcı oldu.
daima müdafaa
belçika takımı karşımıza tahmin edildiği gibi müdafaa üzerine monte edilmiş bir «w.m» sistemi ile çıktı. rakiplerimiz, açık nokta bırakmıyorlar ve iki içi de intizamlı bir tempo ile geri çekerek muayyen bir sahayı perdeliyorlardı. yalnız bu kapanış gelişi güzel olmaktan ziyaede üzerinde işlenmiş ve tecrübe edilmiş bir taktiğe dayanıyordu. şöyle ki, sol iç enerjisi ve futbol bilgisi ile iki hattı sol taraftan bağlarken santrhaf carre oyunu ve bilhassa hücum tarzını iyi bir futbol teknisyeni gibi tanzim ediyordu. takımımız hücuma geçerken de bu defa iki iç'in ustalıkla geriye kayıp, ilk müdafaa kademesini teşkil ettiği dikkat çekti. ama belçika millî takımında tıkır tıkır işleyen tarafın haf hattı olduğunu söyliyeceğiz. bu hattın üç elemanı müdafaa ve hücumda ustalıklarını gösterdiler.
hücumla oyuna giriyoruz
milli takımımız seri bir hücumla oyuna girdi. henüz 3 üncü dakikada kadri, naci'den aldığı bir topu avuta attı. 5 inci dakikada belçika santrforu da aynı işi yaptı. takımımızın rakibine göz açtırmak istemediği anlaşılıyor. ancak, bunu ham bir futbolla devam ettirmek istiyordu.
can golü nasıl attı?
11 inci dakikada bir gol fırsatı daha kaçırdık. can'a faul yapmışlardı. msutafa çekti, kaleci kalesini bıraktı. lefter soliç yerinden topu boş kaleye yolladı, gol olabilirdi. top avuta gitti. 12 nci dakikada metin, belçika cezâ sahasına girmek isterken santrhaf kendisine faul yaptı. santrfor muvazenesini kaybetmemişti ve yere düşeceği anda pasını can'a uzattı. can'da cezâ sahası üzerinden attığı kuvvetli bir şütle sol köşeyi gördü. top, belçika kalecisinin eline çarparak ağlarla buluştu. 1-0 galio duruma geçen takımımız devrenin sonuna kadar hücum yapmasına rağmen başka gol atamadı. 15 inci dakikada da bir gol tehlikesi atlattık. santrfor wegria'nın atağına mâni olan turgay, hafif bir sakatlık geçirdi. belçikalı santrfor ise iki dakikalık bir tedâviden sonra oyuna girdi. 20 nci dakika lefter'in 30 metreden çektiği şutu collette kurtardı. 25 inci dakika turgay, belçika sağaçığının ortasını zararsız hale getirirken, lefter'le hilmi yer değiştirdiler. 32 nci dakikada lefter, hilmi'den aldığı pasla indi ve topu rakip kaleye doldurdu. belçika kalecisi bir gole daha mâni olmuştu.
ayhan oyuna giriyor
37 nci dakikada mustafa sağ baldırını tutarak oyundan çıktı. ayhan solhafa, ahmet de solhaftan sağhafa geçtiler.
devre, kadri'nin altı pas içinde kaçırdığı golle kapandı. lefter'in mükemmel bir ortasını soliçimiz kullanamamıştı. belçikalılar da sakatlanan santrforun yerine orlans'ı aldılar. devre 1-0 lehimize...
henüz 35 saniye olmuştu
milli takımımızın ikinci devrede galibiyeri sigortalyacağı, hem de açık bir şekilde bekleniyordu. ama, ikinci devrenin başında yediğimiz golle oyunumuzu bozduk. henüz 35 saniye olmuştu ki, belçika takımının maçı gözlükle oyanayn soliçi jurion, müdafaamızın büyük hâtasından faydalanarak cezâ sahasına indi ve sert bir vuruşla uzaktan beraberliği temin etti. gol, milli takımımızı dağıtmıştı. ilk devredeki oyundan eser kalmamıştı. zira artık forvete müdafaadan top gitmiyor ve topu çok iyi tâkip eden belçikalılar, bu harekette öne geçiyorlardı. böylece belçika oyunu kontrolu altına almış, takımımız hücum insiyatifini kaybetmişti. buna rağmen karşı tarafın defansı kuvvetli tutması suretiyle oyun, 15 inci dakikadan sonra yine karşılıklı hücumlarla sürüklendi. bu müddet zarfında bir kaç tehlike atlatmış, bir tanesinde de turgay'ın kurtarışı ile beraberliği muhafaza etmiştik.
metin'in gayrete gelmesiyle son dakikalarda bir kaç hücum daha denedik. maalesef galibiyete açılan yolu bulamıyorduk. gayesiz bir oyunda kalmış, rakip defansı tesirli olarak bir kere dahi yaramamıştık. rakiplerimiz seyrek de olsa son hücum teşebbüslerinde daha çok göz dolduruyorlardı. maç 1-1 berabere bittiği zaman seyirciler ve futbolcular çok üzgündüler. sanki maç kaybedilmiş gibi... am, üzülmek neye yarardı. hücumla başlanıp, müdafaa ile biten oyunumuz netice vermemişti.