logo
 
twitter
Anı/Bilgi Yazılan Tüm Maçlar
(81.160 Maç)

sayfa /3247>>

1994-1995 Sezonu  
Türkiye Kupası Final 2. Maçı
Trabzonspor 1-0 Galatasaray

1994-1995 Sezonu  
Türkiye Kupası Final 1. Maçı
Galatasaray 2-3 Trabzonspor

2002-2003 Sezonu  
Süper Lig 27. Hafta Maçı
Gaziantepspor 2-1 Bursaspor

1942 Sezonu
Adana Bölge Kupası 2. Maçı
Adana Milli Mensucat 4-3 Adana Demirspor

1942-1943 (Özel Maç)
Fenerbahçe 2-1 SK Admira Wien

1942 Sezonu
Adana Bölge Kupası  Maçı
Adana Gençlik 1-3 Malatya Milli Mensucat (Yarıda kaldı)

1942 Sezonu
Adana Bölge Kupası 1. Maçı
Adana Milli Mensucat 1-1 Adana Demirspor

1942 Sezonu
Adana Bölge Kupası  Maçı
Adana Milli Mensucat 3-2 Adana Demirspor (Yarıda kaldı)

1942-1943 (Özel Maç)
Ereğli Sümerbank Spor 3-2 Malatya Mekikspor

1942-1943 (Özel Maç)
Ereğli Sümerbank Spor 1-0 Malatya Mekikspor

2024-2025 Sezonu
Şampiyonlar Ligi Final Maçı
Paris Saint-Germain - Inter Milan

2024-2025 Sezonu
Şampiyonlar Ligi Yarı Final 2. Maçı
Paris Saint-Germain 2-1 Arsenal

1974-1975 (Özel Maç) Sezonu
Kıbrıs Barış Kupası Final Maçı
Trabzonspor 1-0 Beşiktaş

2024-2025 Sezonu
Şampiyonlar Ligi Yarı Final 2. Maçı
Inter Milan 4-3 Barcelona (Uzatmalarda)

1942-1943 (Özel Maç)
Ereğli Sümerbank Spor 11-0 Karaman İdmanyurdu

1942-1943 (Özel Maç)
Adana Milli Mensucat - Malatya Milli Mensucat

1942-1943 (Özel Maç)
Adana Gençlik 4-2 Adana Karması

1940-1941 (Özel Maç)
Adana Karması 3-6 Middle East Wanderers

1940-1941 (Özel Maç)
İçel Karması 2-6 Middle East Wanderers

1942 Sezonu
Dört Grup Şampiyonları Turnuvası 1. Maçı
Denizli Lisesi 0-3 Eskişehir Demirspor

1942 Sezonu
Dört Grup Şampiyonları Turnuvası 1. Maçı
Mersin İdman Yurdu 3-4 Trabzon Lisesi

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 34. Hafta Maçı
Kasımpaşa 1-1 Trabzonspor

1942 Sezonu
Türkiye Gruplararası Futbol Birinciliği 1. Tur Maçı
Adana Milli Mensucat 7-1 Elazığ Gençlik

1942 Sezonu
23 Nisan Turnuvası  Maçı
Mersin Deniz Harp Okulu 2-1 Adana Altıncı İşletme Demirspor (Tatil edildi)

1942 Sezonu
23 Nisan Turnuvası  Maçı
Mersin İdman Yurdu 4-2 Adana Gençlik




Sadece Video Yüklü Maçları Göster


1956-1957 Türk Milli Takım (Özel Maç)
Dostluk Maçı
16.11.1956, Cuma, 13:00
Mithatpaşa
İstanbul, Türkiye
Turkiye.png
Türkiye
1-1Polonya.png
Polonya


iki takım arasındaki tüm maçları gör...


          yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var









  •  
    FB
    A
    ilginc ani 6719  maç linki

    can bartunun anısının sonu bu maça dayanıyor.

    daha futbol oynamadan önce galatasaray beni istedi. bunun ilginç bir hikâyesi var. basketbol a milli takımı'yla yugoslavya'dan dönmüştük. suadiye otel'in arkasında golf sahası vardı. orada da çadırspor diye bir takım kurulmuş, beşiktaşlı coşkun ve sedat, galatasaraylı süt ali, kâmil, yüksel oynuyorlar. çiçek sineması'nın karşısında da 7 kişilik bir futbol sahası var. "hadi" dediler, "basketbolcularla maç yapalım." maç 6-6 berabere bitti, bunları mahvettim. dediler ki, "turnuva başlıyor, aman sen de çadırspor'dan oyna." baba gündüz de orada, maçları seyretmeye geliyor. galatasaray a takım oyuncularıyla fenerbahçe'nin a takım oyuncuları karşılaşıyor, ben de galatasaraylıların içindeyim. metin falan oynayamıyor o takımda. fenerbahçe ile galatasaray finalde karşılaşacak. beni "galatasaraylıların arasında oynama" diye tehdit ediyorlar. eve kaçtım. anneme "aman sakın bana izin verme, hadise çıkacak" dedim.

    galatasaraylılar üç kişi geldi, annem "hayır" diyemeden yaka paça alıp beni götürdüler. saha tıklım tıklım dolu. en az 10 bin kişi var. maç başladı, 9-0 yaptık, 9 golü de ben attım. kaleci selahattin'i bir o yana yatırıyorum, bir bu yana. fenerbahçeliler beni dövmek için sahaya girdiler, linç edecekler. kavga çıktı, polis geldi, maç yarıda kaldı. neyse, suadiye golfe döndük. gırgır olsun diye, "bu futbol çok hoşuma gitti, kavgalı mavgalı bir spor. karar verdim, futbol oynayacağım" dedim. suat, "oğlum burası parke mi, yağmurda çamurda nasıl oynayacaksın? futbol oynamayı o kadar kolay mı zannediyorsun?" dedi. "sen kendine yer ara, ilk milli maçta sağ iç ben oynayacağım" karşılığını verdim. o dönemde henüz futbol oynamıyorum. neyse bu olaydan sonra fenerbahçe beni kadroya aldı. ilk milli maçta sağ iç ben oynuyorum, suat yedek. tek seçici de galatasaraylı eşfak aykaç. o maçta polonya ile 1-1 berabere kaldık.

    (Pele "Siyah İnci", 01-09-2008 15:52:50)

     





  •  
    GB
    B
     49760

    hakem: jiranek (avusturya federasyonu)

    türkiye: turgay şeren (gs, kaptan), saim tayşengil (gs), basri dirimlili (fb), mustafa ertan (muhafızgücü), naci erdem (fb), necdet çoruh (fb), isfendiyar açıksöz (gs), can bartu (fb) (dk.46 şeref has (fb)), metin oktay (gs), kadri aytaç (gs), lefter küçükandonyadis (fb) (dk.46 recep adanır (bjk))

    polonya: szymkowiak (dk.88 machnik)- maseli, korynt - cwozniak, szcyk, ziantak - pohl (dk.22 brychczy), pzymorski, kemny, kowal (dk.76 strzykalski), czech

    goller:
    pohl (dk. 2 frikikten) 0-1
    metin oktay (dk. 8) 1-1

    kaynak: turkfutbolu.net

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 19-01-2010 17:13:57)

     



  •  
    GB
    A
     49761

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    eşfak aykaç diyor ki: " polonyalılar daha ziyade müdafaa oyunu oynamaktadırlar. biz ise hücum takdiği tatbik edeceğiz."

    tek seçici eşfak aykaç polonya takımı ve bugünkü taktiğimizhakkında aşağıdaki mütemmim malûmatı vermiştir: «- polonya takımının hakiki kubvvetini bilmiyorduk. antrenör cihat vasıtasiyle fransız milli takım antrenöründen malûmat rica ettik. ondan aldığımız malûmata göre, polonyalılar daha ziyade müdafaa oyunu oynamaktadırlar. içlerinde sivrilmiş büyük kıymetler yoktur. daha ziyade sağaçıkları, sağiçleri, santraforları iyidir. işte bu malûmata dayanarak takımımızı klâsik «wm» esasına göre teşkil ettim. biz daha ziyade hücum tatiği tatbik edeceğiz. rakiplerimiz sahaya müdafaa taktiğiyle çıkarlarsa, ilk 15-20 dakikada muvaffak olmamız lâzımdır. eğer hücum insiyatifini onlara kaptırırsak, bu takdirde kadriy'i solhafa kaydıracağım ve necdet'i çift santrhaf olarak oynatacağım.»

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 19-01-2010 17:51:20)

     



  •  
    GB
    B
     49762

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    maçla 3 oyunca değiştirilecek

    bugünkü milli maçta biri kaleci olmak sartiyle 3 oyuncu değişebilecektir.

    polonyalılar sahaya su tertiple çıkacaklarını bildirmişlerdir: szymkowiak «kaleci - no. 1» -masell «sağbek - no. 2», korynt «santrhaf - no. 3», wozniak «solbek - no. 4» - suszczyk «sağhaf - no. 5», zientara «solhaf - no. 6» - pohl «sağaçık - no. 7», szymborski «saliç - no. 8», kempny «santrfor - no. 9» kowal «soliç - no. 10», czech «solaçık - no. 11»

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 19-01-2010 17:57:02)

     



  •  
    GB
    B
     49829

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    türkiye - polonya

    30, 31 ve 32 sene önce almış olduğumuz üç mağlûbiyetin revanşı bugün oynanıyor

    -halit kıvanç

    italya'da bir millî maçtan önce telâşlı bir müşteri lokantaya girer. kendisine arzulâdığı yemeği soran garsona: «getir, der, ne getirirsen getir!.. bugünkü maça bilet bulamadıktan sonra ne iştahım kaldı ki...»

    garson müşterinin kulağına eğilir ve hafifçe mırıldanır: «isterseniz bende bir açık tribün bileti var.»

    müşteri hemen yerinden fırlar. «ver, kaç para istersen râzıyım... bin liret... iki bin liret... üçbin... beşbin... onbin...»

    fakat müşterinin teklif ettiği her miktar karşısında garson dudak büker. nihayet adamcağız son bir gayeyle: «bak, diye bağırır, kapıda otomobilim duruyor. onu elindeki biletle değişelim.»

    garson gayet soğukkanlı sorar: «kaç model?»

    * * *

    bir açık tribün biletine otomobilini vermeğe razı olan maç hastasıyla alay etmeğe veya bir otomobil karşılığında bir açık tribün bileti vermeğe nazlanan karaborsacıya kızmağa kalkışmayalım. şu anda değilse bile bu ana kadar çoğumuz ayni dertle yoğrulduk ve pek çoğumuz ümidini kesip radyo başına çökerken şimdi pek azımız stadın yolunu tutuyoruz.

    garip bir hadise... artık millî maçlar arifesinde takımın şekli veya taktiği, rakibin kuvveti veta tekniği hiç mühimsenmez oldu. işte size bir rakam; dün matbaaya bilet istemek için belki 133 kişi, fakat takımı sormak için sâdece 3 kişi telefon etti.

    halbuki tanımadığımız, bilmediğimiz polonya futbolü karşısında gireceğimiz imtihan, küçümsenecek gibi değildir. bizzat polonyalılar «macaritan galibi türkleri yememiz zordur» derken, ister istemez kısır neticeli son hazırlık maçı gözlerimizde canlanıyordu. fakat hemen ardından teselli buluyor, «bütün iş ay-yıldızlı formayı giyinceye kadar...» diyorduk. hakikaten nice başarısız hazırlık maçlarından sonra nice büyük başarılar elde etmiştik.

    hem içimizdeki his, bizi çok defa aldatmıştır. mithatpaşa stadında millî takımımızın kalesine ikiden fazla gol girdiğini gördük mü hiç? o halde gene ümit kaynağımız «uğurlu» mithatpaşa stadında toplanıyor.

    üç maç... üç mağlubiyet...

    geriye, çok geriye dönelim. otuz iki sene evvele... türk millî futbol takımı olimpiyatlardan dönerken lotz'da polonya ile karşılaşıyor. tarih: 29 haziran 1924... hakem ivançiç adında bir macar...

    «hamit - cafer, âli - ismet, nihat, hamit - mehmet, alâettin, zeki, muslih, bedri» tertibindeki takımımız sahadan 2-1 mağlup ayrılıyor. tek golün kahramanı muslih peykoğlu. galatasaraylı meşhur muslih hoca'dır.

    bir sene sonra, 2 ekim 1925 de bu defa istanbul'da taksim stadında gene polonya ile karşı karşıya geliyoruz. hakem bugünkü alman futbol federasyonu başkanı dr. bauwens...

    «hâmit - kadri, m. nazif - k. rifat, nihat, sahih - mehmet, alâettin, zeki, mithat, bedri» onbiri de bir yıl evvelki netice ile 2-1 mağlup olmaktan kurtulamıyor. bu seferki tek golümüzü atan fenerbahçeli zeki rıza değil beykozlu o zamanki süratiyle «bahriyeli» zeki'dir.

    aradan bir yıl daha geçiyor. 12 eylül 1926 da lemberg'de iki takım üçünccü karşılaşmalarını yapıyorlar. çek gejnar'ın hakemliğindeki maçta şöyle bir tertiple oynuyoruz: «rasim - kadri, burhan - k. rıfat, h. ragip, burhan - mehmet, m. nazım, zeki, sami, muslih.»

    oyun içinde takım değişiyor. alaettin ve vahi giriyorlar. fakat ne değişiklik yapsak beyhude... maçı, hem de çok açık farkla kaybediyoruz: 6-1. tek gol alaettin'in eseri...

    ilgili maçlar;

    1923-1949 türk milli takım (özel maç)
    polonya 2-0 türkiye
    http://www.macanilari.com...etir.php?fid=192319499506

    1923-1949 türk milli takım (özel maç)
    türkiye 1-2 polonya
    http://www.macanilari.com...etir.php?fid=192319499511

    1923-1949 türk milli takım (özel maç)
    polonya 6-1 türkiye
    http://www.macanilari.com...etir.php?fid=192319499513

    not: halit kıvanç yazıda ilk polonya maçının skorunu 2-1 olarak belirtmiş ama maç 2-0 dır...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 11:48:24)

     





  •  
    GB
    B
     49830

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    ümitli olabiliriz

    -halit kıvanç

    türk milli takımı dünya çapında bir macar zaferiyle kapadığı 1955-56 mevsiminden sonra 1956-57 devresinde ilk maçını yapıyor. üstelik rakibimizi tanımıyoruz. «form» u hakkında bir fikir verirse, son bir ayda yaptığı iki maçı da beşer gollük galibiyetlerle bitirmesini ehemmiyetle kaydetmek gerekir.

    buna karşılık bizde futbol mevsimi gelmiş, hattâ geçmekte iken. futbolcularımızın çoğu elân formlarına girmiş değillerdir. esasen bu noktadır ki. tek seçici'yi tereddütlere boğmuş, nihayet düşündüğü taktiğe göre bir tertip kurmuştur. gerek «seçme» deki, gerekse «taktik» teki hatâ veya sevabın derecesini bugün sahada görmek mümkün olacaktır.

    «stad» ve «seyirci» avantajının büyüklüğü, bilhassa milli maçların asli unsurlarıdır. bu iki avantajın da bizde bulunması, ümitlerimizi arttıran hususların başında gelmektedir.

    diğer taraftan tek seçici'nin «hücum taktiği» ile oynıyacapımızı açıklaması, üzerinde durulmada değer mahiyettedir. «en iyi müdafaa taarruzudur» diyen asker darbımeselini, futbolda da tatbik etmek, sahaya «aman yemiyelim, aman yenilmeyelim» diye çıkmaktan daha makûl görünmektedir. ancak bütün işin «hücum» veya «müdafaa» olsun, verilen taktiği oyuncuların tatbik edebilmesindedir. yoksa önceden çizilen programlar, verilen direktifler, kâğıt üstünde karışık çizgilerden ibaret kalır.

    avusturyalı hakemler triosu, bilhassa orta hakemi jiranek, böyle bir maçı vukufla idare edecek ehliyettedir. oyunun cereyanının da hakemlere yardımcı olması temenni edilir.

    maçın başlama saatini yazmak, bu defa biraz garip düşüyor. zira topa ilk vurulacağı aaat 14 de değil, daha sabahın 10 unda, 11 inde stad yükünü almış, hatta numaralı tribün talihlileri dahi yerlerini bir an evvel emniyete almak için saat 12 de stada yollanmış olacaklar.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 11:50:17)

     



  •  
    GB
    B
     49831

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    sinemaskop

    bize düşen vazife

    alâkasızlık var diyemiyeceğim... kaç gündür bu maçın lâfı oluyor. gazeteler sütun sütun yazıyor... milliyetde bilet için seferber oldu âdeta... fakat hani bizim günümüzde büyütüp «bir yenersek şunları» diye heyecanlandığımız, peşin tahminlere dalıp sabırsızlandığımız millî maçlar vardır ya, o hava yok bu maçın arifesinde. belki de polonya futbolu bize pek yabancı da ondan...

    bir iki gazete akıl ederk 30-40 sene evvel oynanmış polonya maçlarında yer almış emekli futbolcularımızı konuşturdular. fakat bugünkü futbolları için bir fikir almak pek tabii imkânsızdır. anlattıklarını güzel bir masal gibi dinledik...

    kısacası, bu meçhul futbolu bir türlü büyümseyemedik ve ona hırslanamadık. israil, yunan, iran milli maçlarında bile hepimizin şöhretlerini işitip sahada aradığımız futbolcular vardı. bunlarda hangimiz kimi tanıyoruz ki... diyeceğim bizim millî takımımızıa çok kere olağanüstü kudret veren hasmın, namıma, şanına karşı bilenme pek olmadı bu milli maçtan önce... halbuki aldıkları neticelere baksanıza. polonyalılar hiç de öyle yabana atılır gibilerden değiller... hattâ çekinilecek, korkulacak cinstenler... belki «rakipten korkmayız, ellerimiz ayaklarımız titremeden oynamak daha iyi değil mi?» dşyenleriniz buluanbilir... hayır dostlar! ayyıldızlı formayı ben de taşıdım. bizim millî takımın rakibinden korkması elinin ayağının titremesi değil, bilâkis pekleşmesidir...

    bugün millî maçı seyredecek bizlere düşen vazife alkışlarımızla, teşviklerimizle, ayyıldızlı çocuklara işi ciddi gördüğümüzü anlatıp onları biran evvel coşturarak şahlandırmaktır. gelin bu vazifeye ilkönce hep beraber milli marşımızı söyleyerek başlayalım. haydi hep bir apızdan ve semaları çınlatarak...

    -gündüz kılıç

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 12:06:08)

     



  •  
    GB
    B
     49860

    16 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    bugünkü maçta galibiyet şansı türk takımındadır

    bu yazı hâlen polonya kafilesiyle beraber memleketimizde bulunan spor muharriri tadeusz maliszewski tarafından gazetemiz için hazırlanmıştır. tadeusz maliszewski futbol federasyonu ikinci başkanı olduğu gibi, polonya spor muharrirleri birliği'nin de başkanıdır.

    türk futbolunu ilk defa otuz sene evvel lemberg'dekl türkiye - polonya milli maçında görmüştüm. fakat hemen ifade etmeliyim ki. altı golle kaybettikleri bu maçtan sonra geçen otuz sende türklerin çok terakki ettiğini gayet iyi biliyorum. bu sözüme delil olarak da, bugün dünyanın en kuvvetli kadrolarının başında gelen macarları 3-1 gibi net bir sonuçla mağlûp eden türk millî takımını kaydedebilirim.

    lemberg'deki altı gollük maçı ve o maçtaki türk oyununu bugünkü karşılaşmaya miyar almak, muhakkak ki hatâlı bir mukayeseye yol açar. bu bakımdan ben maç hakkındaki görüşümü belirtirken doğrudan doğruya bugünkü şartları esas almaktayım.

    polonya için zor bir maç

    polonya takımı bu sene altı millî karşılaşma yaptı. ilk müsabaka norveç'le idi ve golsüz beraberlikle neticelendi. bundan sonraki üç maç ise, üç mağlûbiyetle polonya futbolu için bir tehlike işareti oldu. nitekim macaristan'a 4-1, doğu almanya'ya 2-0 ve bulgaristan'a 2-1 yenildikten sonra futbolumuzu idare eden mekan teizma tamamen değişti. federasyon yeni şahıslardan kuruldu.

    son iki maçın beşer gollük galibiiyetlerle kapanması, polonya futbolunu idare mes'uliyetini yüklenenler için başarılı bir başlangıçtı. fakat yılın milli maçlar takvimi daha kapanmadı ve bence macar maçı hariç, en zor, en ağır karşılaşmamız geldi. bu, türkiye maçıdır.

    norveç'i 5-3. finlandiya'yı 5-0 yenen polonya takımı umumiyetle iyi oyunlar göstermişti. şimdi türkiye'ye karşı da muzaffer çıkarak bu iki galibiyetin sevincini devam ettirmek ve aynı zamanda formunu muhafaza ettiğini ispat zorundadır.

    türklerin macarlara karşı kazandığı galebe, polonya'da geniş akisler uyandırmış, basın buna büyük ölçüde yer vermişti. o günlerden kalan kanaat, türkiye'de türk milli takımını yenmenin zorluğudur. şimdi ben buna diğer bazı unsurları da ilave edeceğim.

    polonya takımı gayet kötü hava şartları içinde, uzun ve pek yorucu bir seyahat yapmıştır. futbolcuların bazısı elân iyileşmemiş, elân kendini toplayamamıştır. bu sebeple takımın nihai şeklinin tesbiti dahi güçleşmiş, düşünülen tertipte bazı değişiklikler yapılması icabetmiştir.

    bunun yanısıra türk takımının kendi sahasında ve kendi seyircisi önünde oynayacağını da hesaba katmak gerekir. bu iki unsur, bir çok milli maçlarda neticeye fazlasiyle tesir eder.

    mühim bir noktaya daha temas etmek isterim. bu da sahadır. futbolu istendiği güzellikte oynayabilmek için önce iyi futbolcu, fakat hemen ardından da iyi bir saha lâzımdır. polonya takımı normal çimen bir sahada esas futbolunu oynayabilmektedir. istanbul stadının sahası, duyduğumuz gibi. iyi değilse, bu, top kontrolünü çok güçleştirecek ve polonya oyuncularım rahat top aktarmaktan alıkoyacak demektir. kötü bir saha daima top falsolarına sebebiyet verir ve o da neticeye müessir olan faktörlerdendir.

    bebabeblik iyi bir neticedir

    polonya milli takımı «wm» sistemiyle oynar. ancak oyuncularının numaralanması, macarlarda olduğu gibidir. yani santrhaf 3. solbek 4. sağhaf 5 numaralı forma giyer. takımın teknik değeri mütalaa edilirse, oyuncuların umumiyetle hemayar olduğu görülür. aralarında kaleci szymkowiak, satrhaf korynt ve sağaçık pohl diğerlerine nazaran klas futbolculardır.

    bu satırlardan sonra netice hakkında peşin hüküm vermek, bir tahminde bulunmak gerekirse, şansı türklere vermek, daha mâkûl olur. ben polonya'dakl gazeteme yazdığım tahminde de aynı peşin hükmü kaydettim. işte tekrarlıyorum: «türklere karşı beraberlik almamız, iyi bir netice olacaktır. galibiyet şansı türk milli takımınındır.»

    yazıma son vermeden önce burada resmi ve vazifeli şahıslar dışında halktan gördüğümüz sempatiye hayranlığımı bilhassa belirtmek isterim. yolda polonya futbolcularına gösterilen alâka ve yakınlığı, türk milletinin polonya milletine yakınlığı seklinde tefsir ederek ziyadesiyle memnun olduk. herhalde türklere mukabele edebilmek için türk milli takımının polonya'ya iadei - ziyaretini beklememiz lâzım geliyor.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 14:15:04)

     



  •  
    GB
    B
     49861

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    seyirci: 26.353 kişi

    hasılat: 150.496 lira

    hakemler: jiranek, hrahek, lazsek

    türkiye: turgay - saim, basri - mustafa, naci, necdet - isfendiyar, can, metin, kadri, lefter

    polonya: szymkowiak - wozniak, maseli - zientara, korynt, suszezyk - czech, kowal, kempny, szymborski, pohl

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 14:19:48)

     



  •  
    GB
    B
     49863

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    polonya'yı yeniyorduk: 1-1

    golümüzün kahramanı metin'in diğer gollük şutları, sahanın en iyi oyuncusu polonya kalecisi tarafından kurtarıldı

    rakiplerimizin «müdafaa» taktiği, takımımızın baskılı oynamak imkânını arttırdı. birinci devrede ikinciden daha canlı ve tesiliydik

    -gündüz kılıç

    polonyalılar kırmızı - beyaz kıyafetleriyle sahaya fırladılar, halkı selamlayıp sahaya yayılarak ısınmağa koyuldular. hareketleri pek canlı, çevik, arzulu idi. zıpzıp zıplıyorlar havada parendeler atıyorlar, sağa sola acaip ritimlerle sallanıyorlar, yerlerde yuvarlanıp duruyorlardı. hani şu yavaş yavaş dünyanın yarı gençliğini zıvanadan çıkaracağa benzeyen isterik «rock and roll» ezbesine tutulmuş gibiydiler... derken bizimkiler gözüktüler, daha ağır ve gevşek bir halleri vardı. onların ısınma edâsını da bir raksa uydurmak gerekirse vâkur ve kendine güvenen «zeybek» in tempılarına benzetebilirdiniz. iki tarafın da formaları beyaz olduğundan bizimkiler ev sahipliği yapıp gardroplarındaki kırmızılarını giyiverdiler... sonra bir boru sesi... polonya millî marşı... ikinci bir boru sesi ve millî marşımız... cidden semayı çınçınlatarak, tüylerimiz dikenleşerek hep bir ağızdan çok candan haykırdık: (korkmaz sönmez bu şafaklarda...)

    maçın gevşetici havası

    işler olup bittikten sonra (ben demedim mi) ciliği hiç sevmem. fakat ne yapayım ki maçtan önce yazımda o her millî maçtan evvel bizleri ve futbolcularımızı saran heyecanlı, rakibi büyümseyici, hırslı havayı bu sefer bir türlü koklayamadığımı yazmıştım. bu bizim için bir dezavantajdır da demiştim... emin olun stadı ve oyuncularıumızı maçtan önce dolduran atmasfor buydu. havagazı gibi tatlı bir uyuşukluk ve hayaller içinde insanı gevşeten bir havaydı bu...

    bereket ki golü yiyiverdik

    fakat daha üçüncü dakikada polonyalılar yegâne gollerini frikikten atıverdiler. daha bizimkiler «baraj kuralım mı?», «baraja kim geçecek?» diye düşünüp birbirlerini çekip dururken polonyalılar çabucak topu dikerek akıllı ve evvelce düşünülmüş usulleriyle sayılarını yaptılar. golü (7) numaralı oyuncuları yerden sıkı bir vuruşla ağlarımıza taktı. tribünlerden iritaz sesleri yükselir gibi oldu. futbolcularımız bile hakeme söylenmeğe yeltendiler. halbuki gol, pek meşrû bir goldü. frikik atışlarını hakemin ikinci düdüğü veya işaretini beklemeden atmak bütün dünyada, atan takımın bir avantajı olarak kabul edilmiştir. duvarın kuruluşunu, herkesin yerini almasını beklmeye zerre kadar lûzum yoktur.

    bizim demode frikiklerimiz

    biz futbolumuzda frikik olunca ilk önce iki üç oyuncunun «ben atacağım, sen atacaksın» diye çekişmesi, sonra halkın «şu atsın» diye seslenmesine, hakemlerimizin tekrar tekrar (9) adımlar arşınlamasına alışkın olduğumuzdan bu alaminut atışa hayretler içinde baka kaldık. lakin bu gole ben kendi hesabıma bizimkiler atmış kadar sevindim. zira futbolcularımız ondan sonradır ki, kaç gündür kendilerini saran rakibi küçümseme havasından sıyrılıp «ha! bunlarda iş varmış» diyerek kollarını sıvayıp koştular, fırtınalaştılar... artık sahada hakiki türk futbolu konuşuyordu...

    oyunu avcumuza aldık ve golü de attık

    oyun bizim onbirin avucundaydı. polonyalıların ellerinden teknik ve taktik gibi filanları çoktan almıştık. onlar hücumlarımızı ancak vücut zoru ile defetmeğe çabalıyorlardı. bu göğüs geriş biraz da kırasıya ve sertçe oluyordu ya her neyse... nihayet yedinci dakikada basri'nin polonya kalesi önlerine süzülen çok düzgün bir serbes vuruşuna geriden para gibi fırlayarak şahane bir kafa konduran metin beraberlik gollümüzü yaptı... baskımız onbeşinci dakikaya kadar pek ezici bir suretle devam etti. onbeşinci dakikadan itibaren oyun mütevazin bir hal aldı. sonra yirmibeşinci dakikadan itibaren yine azdık, yine fırtınalaştık...

    dışarıdakiler ve içeridekiler

    haftaymda tribünlerde hepimiz pek memnunduk. bugün maç bizimdi. çocuklar iyi çalışıyorlardı. bizler dışarıda böyle konuşup şevklenirken futbolcularımız da içeride «onlardan çok iyiyiz, adamlar durdular, bittiler» filân gibilerinden konuşup tekrar gevşediler galiba... çünkü ikinci devrede bu zamansız ve miskinleştirici güvenleriyle sahada çok durgun ve şuursuzdular. bu derde ilâç olarak takımda ufak bir değişiklik yapıldı. lefter çıktı kadri solaçğıa geçti ve recep soliçe taze kuvvet olarak girdi.

    alnımızın ta ortasına vuran son fırsat

    kırkbirnci dakikada saim'in çok uzaklardan rakip kalenin göbeğine ylladığı top polonya altı pas sahasını karmakarışık etti. bu karışıklıkta yakın mesafeden topu ayak burnu ile dürten metinin vuruşunu kaleci uzaktan, bizlere, içerden çıkarıyormuş gibi gelen bir şekilde çeliverdi. oyuncularımız gol olduğunu anlatmak isteyen sinirli jestlerle terter tepindiler. orta hakemine çıkıştılar, yan hakemine söylendiler. fakat hakem otoriter hareketlerle golü vermedi de vermedi... maçtan sonra pozisyona yakın bâzı futbolcularımıza ve kale arkasındaki fotoğrafçı arkadaşlardan birkaçına sordum. kimi topun dörtte üçü içerdeydi diyor. kimisi tamamı... kimisi de çizginin üzerindeydi hükmünü veriyor... biliyorsunuz ki, gol olması için topun tamamının çizgiyi geçmesişarttır... artık geçti mi, geçmedi mi orasını sâdece allah bilir...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:14:45)

     



  •  
    GB
    B
     49864

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    maçın kısacık tenkidi

    polonyalılar vücut suplesleri kondisyonları bizden üstündü. bizimkiler ataklarını, ikili müğcadelelerini canlarını dişlerine takıp son eforla yaparlarken onlar daha rahat ve yumuşaktılar. gel gelelim bu canlılıklarını çok kerre kasdi, gayrinizami ve sportmence olmıyan girişlerde, mmüdahalerde kullandılar. bilhassa takım kaptanları olan (5) numaralı oyuncunun çirkin hareketeri ve çekişmeleri gözlerimizi tırmaladı durdu...

    maçtan önce türk takımının hücum taktiği ile oynayacağını biliyorduk. fakat bu taktiği ofansif oyuncuları defansif mücadelerine nazaran çok zayıf olan iki yan haf kuramazdı. oyunun büyük bir kısmını hasım kalesinin önünde oynamamıza rağmen geriden oraya gelen toplar hesaplı paslar değil de ekseriye defedici vuruşlardı... sonra daha ziyade tehlikeli mıntıkada yani onsekiz çizgisi civarında kümelenip «saha markajı» yapan hasım müdafaanın ekmeğine yağ sürersecine bilhassa solaçğımız hep içerlere kayıp o sahayı büsbütün sıkıştırdı ve düğümledi.

    eğer biz maçta baskılı oynadıysak bu daha ziyade rakiplerimizin çekilişindendir...

    -gündüz kılıç

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:15:31)

     



  •  
    GB
    B
     49865

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    ayak üstü tahlil

    turgay: çok az iş düştü. yediği golde önünde doğru dürüst kurulamıyan karmakarışık barajdan topu göremedi. hatâsızdı. bilhassa uzun degajmanlarla takımına faydalı oldu.

    basri: başarı ile vazifesini yaptı. fedâkardı.

    saim: büyük başarı ile vazifesini yaptı.

    naci: başarı ile vazifesini yaptı.

    mustafa: çok çalışkan ve başarılıydı. marke ettiği soliçin geri oynamasıyle de biraz zayıf olan hücumcu tarafı da göze batmadı.

    necdet: müdafaada iyi hücumda pek zayıftı.

    isfendiyar: arkadaşlarına sayısız gol fırsatı hazırladı. başarı ile oynadı.

    can: ilk millî maçı için muvaffak oldu demek gerekir. bir senelik bir futbolcu ve ilk millî maçı dile kolay...

    metin: sahanın ne yaptığını bilen kurucu ve netice alıcı yegâne oyuncusu yıldızı idi.

    kadri ve lefter: kadri ayak bileğinden, lefter ise kasıklarından sakat olan bu sol taraf belki de bu ârızaları yüzünden aslâ tanıdığımız ve görmek istediğimiz kadri ve lefter değildiler.

    polonyalılar

    polonya millî takımında kaleci szymkowiak, bek masellli, (5) numaralı suszezyk, sakatlanıp çıkan sağ açık pohl arkadaşları arasında sivrildiler.

    -gündüz kılıç

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:22:35)

     



  •  
    GB
    B
     49867

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    en iyiler

    szymkowiak: çekilen gollük şutları fevkalade kurtararak mağlûbiyeti önledi.

    metin: nefis bir gol attı. fakat gol olmayan şutları daha şahaneydi.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:24:04)

     



  •  
    GB
    A
     49882

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    polonyalılar neticeden pek memnun

    maçtan sonra soyunma odalarına gidenler türk takımı odasında üzüntü, polonyalıların tarafında ise bir sevinç havası hissettiler. maçın 1-1 berabere neticelenmesi. polonyalıları memnuniyete boğmuştu.

    tek seçici krug: «türkler çok iyi oynadı» diyordu. «bilhassa süratlerine hayrab oldum ifade edilebilirim ki türk milli takımı avrupa futbol ekipleri için korkulu bir rakiptir. bu maçı gördükten sonra macarları hakkiyle yendiğinize kanaat getirdim. kalecimiz iyi oyaamasaydı, netice muhakkak aleyhimize tecelli ederdi. forvet hattınızda sağ kanat fevkalâdeydi.»

    antrenör konsewicz bu fikirlere iştirâk ve şunları ilâve ediyordu: «- türkler daima taaruzda, biz ise müdafaadaydık. sahanın sert oluşu forvetimizin oyununu bozdu. esasen bütün takımımız normal futbolünü gösteremedi. sağhafınız en iyi oyuncunuzdu.»

    takımını mağlubiyetten kurtaran kaleci szymkowiak gayet mütevazi bir edâ ile konuşuyordu: «netice normaldir. türkler çok iyi oynadılar. ben ise sadece vazifemi yaptım. santrfornuzu ve bilhassa sağacığınızı çok beğendim.»

    kaleci szymkowiak son dakikalardaki münakaşalı pozisyon için de şöyle diyordu: «topu bir karış kadar kale çizgisi dışında tuttum, katiyen içerden çıkarmadım.»

    golün kahramanı sarışın sağaçık pohl, sakat kalçasını oğuşturarak fikrini söyledi: «saha çok sertti. bununla beraber türk takımının daha iyi oynadığını söylemeliyim. attığını frikik - golüne itiraz ettiler. halbuki topu dikip hemen atmak, en doğru şekildir. karşıki takımın dizilmesini beklemek bir kaide değil, bilakis bir hatadır.»

    türk takımının odasında kaçan bir galibiyetin üzüntüsü hissedilirken tek seçici eşfak aykaç: «takımdaki bütün oyunculardan memnunum. kendilerine verdiğim taktiği, vazifelerini hakkiyle yaptılar.» diyordu.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:39:31)

     



  •  
    GB
    B
     49886

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    cihat arman prağ'a gidecek

    polonya maçı için millî takımı antrene eden cihat arman'ın prağ'da yapılacak türkiye - çekoslovakya maçında da vazifesine devam edeceği haber verilmektedir.

    1955-1958 türk milli takım (özel maç)
    çekoslavakya 1-1 türkiye
    http://www.macanilari.com...urkiye-195519589510-.html

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:42:56)

     



  •  
    GB
    B
     49889

    17 kasım 1956 tarihli milliyetten;

    mukayese

    türkiye

    6. dak. isfendiyann kafa ile metine geçirdiği topu bu oyuncumuz fevkalade bir vole ile direğe vurdurdu.

    19. dak. can'ın yerden şütunu kaleci bloke edemedi, fakat yetişen olmadı.

    21. dak. isfendiyar'ın yerinde ortasına metin şarj yaptı. lefter yetişemedi..

    24. dak. metinin frikiğini kaleci kornere çıkardı.

    25. dak. kadrinin can'ın ortasını yaptığı vuruşu kaleci güç kurtardı.

    28. dak. kadrinin metine verdiği plase pasa metinin yaptığı nefis vuruşu kaleci kurtardı.

    29. dak. metinin çok güzel şütünü kaleci şaheser bir refleksle önledi.

    35. dak. isfendiyarın ortasını kadri ayağının içiyle kaleciye teslim etti.

    36. dak. isfendiyar çok güç pozisyonda yaptığı ortaya lefterin yaptığı sıkı ve güzel vuruşu kaleci kurtardı.

    81. dak. naci'nin 30 pastan frikiği az farkla avut oldu.

    81. dak. mustafanın sol şutu çok az farkta avut.

    88. dak. metinin vuruşu ve sayılmayan gol.

    polonya

    dak. 18. sağ iç demarke vaziyette kalemize dalarken naci fedakârane önledi.

    dak. 23. soliçin güzel sütunu turgay tuttu.

    dak. 42. pek akıllı bir usulle attıkları frikik kalemize tehlikeli oldu,

    dak. 60. necdet çok tehlikeli bir akını ancak kornerle durdurabildi.

    dak. 62. bomboş sağiçin şutu avut.

    dak. 70. turgay falsolu bir frikik atışını güzel kurtardı.

    dak. 75. santrafor pek yakından yüzde yüz bir gol pozisyonunda topu direğe vurdurdu.

    dak. 77. basri pek tehlikeli bir ortayı çok yerinde cansiperane bir kafa vuruşu ile önliyebildi.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 20-01-2010 17:59:17)

     



  •  
    GB
    B
     50937

    26 ekim 1958 tarihli milliyetten;

    can: 1936 da istanbulda doğmuştur. ilk defa istanbul'da polonya ile 1-1 berabere kaldığımız maçta millî formayı giymiştir.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 28-01-2010 10:31:51 ~ 10:33:13)

     



  •  
    GB
    B
     97687

    türk milli takım futbolcularının o günlerde bağlı oldukları kulüpler şöyle;

    galatasaray: turgay şeren, saim tayşengil, isfendiyar açıksöz, metin oktay, kadri aytaç

    fenerbahçe: basri dirimlili, naci erdem, necdet çoruh, can bartu, şeref has, lefter küçükandonyadis

    muhafızgücü: mustafa ertan

    beşiktaş: recep adanır

    kaynak: tff.org

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 26-04-2012 12:00:41)

     



  •  
    GB
    B
     199097

    türkiye: turgay şeren (galatasaray), saim tayşengil (galatasaray), basri dirimlili (fenerbahçe), mustafa ertan (muhafızgücü), naci erdem (fenerbahçe), necdet çoruh (fenerbahçe), isfendiyar açıksöz (galatasaray), can bartu (fenerbahçe), şeref has (fenerbahçe), metin oktay (galatasaray), kadri aytaç (galatasaray)

    yedekler: lefter küçükandonyadis (fenerbahçe), recep adanır (beşiktaş)

    teknik direktör: cihat arman

    polonya: szymkowiak, maseli, korynt, cwozniak, szcyk, ziantak, pohl, pzymorski, kemny, kowal, czech

    teknik direktör: ?

    goller:
    (0-1) dk. 2. pohl
    (1-1) dk. 8. metin oktay

    kaynak: tff.org

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 14-11-2014 15:12:03)

     



  •  
    GB
    B
     227750

    20 kasım 1965 tarihli milliyetten;

    geçmişten bir yaprak

    buz üstünde beraberlik...

    cihat arman

    1956 senesinin şubat ayı içinde ve bir haftada iki milli maç yapmıştık. bunlardan biri polonya, diğeri ise çekoslovakya ile idi. her iki takımla da otuziki sene zarfında temasta bulunmamıştık.

    görmediğimiz ve hakkında bilgi edinemediğimiz bu takımlarla yapacağımız karşılaşmaların neticeleri bizce meçhuldü.

    bu iki maçtan ilkini mithatpaşa stadında polonya ile yapmış ve üçüncü dakikada müdafaamızın baraj kuramamasından faydalanan polonya'nın attığı gole, takımımız da bir golle cevap vererek 1-1 bitirmiştik.

    yazının tamamı için: http://www.macanilari.com...d=195519589510&aid=227749

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 30-12-2015 23:27:19)

     



          yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var







Aynı Dönemdeki Diğer Özel Milli Maçlar...


Türkiye

1956-1957 Türk Milli Takım (Özel Maç)

Dostluk Maçı: Türkiye 3-1 Macaristan (53) 
Dostluk Maçı: Portekiz 3-1 Türkiye (12)
Dostluk Maçı: Türkiye 0-1 Brezilya (18)
Dostluk Maçı: Türkiye 1-1 Polonya (Bu maçtasınız)
Dostluk Maçı: Çekoslovakya 1-1 Türkiye (14)
Dostluk Maçı: Polonya 0-1 Türkiye (20)
Dostluk Maçı: İspanya 3-0 Türkiye (8)
Dostluk Maçı: Türkiye 1-1 Belçika (27) 

Polonya


Dostluk Maçı: Türkiye 1-1 Polonya (Bu maçtasınız)
Dostluk Maçı: Polonya 0-1 Türkiye (20)

* Listedeki maçlardan birinin sayfasına gitmek için üzerine tıklayın...
* Oynanmamış maçlar listede yer almaz...

mnu_alt

basında macanilari.com ||  basılı yayınlardan alıntılar ||  Bize Ulaşın ||  teşekkürler ||