takımımızın morali çok yüksek. antrenör szekelly "muhakak kazanacağız" diyor. futbolcularımızın hemen hemen hepsi aynı fikirde
halit kıvanç varşova'dan bildiriyor
varşova, 18 (telefonla)
polonya milli takımının sahadan galip çıkacağına inananların sayısı çok fazla... diyorlar ki: «vistül negri kıyısında santral stadında polonya'yı yenmek zordur. çünkü, jean sobjevk'nin ruhu gençlerimizi kamçılayacaj ve onları aslâ mağlûp ettirmeyecektir.» buna inanan, böyle düşünen binlerce insan var...
jean sobjevk, vistül nehri kıyısında satvetli türk ordusunu durduran kumandandır. sahanın hemen ilerisinde büyük bir heykeli var. acaba böyle mi olacak? bu acabaları, peşin olarak cevaplandırmak imkânsız. bu bir ruh, bu bir imân mücadelesi olduğuna göre, biz de herhalde aşağı kalmayacağız.
çocuklarımız ay - yıldızlı formayı sırtlarına giymenin şimdiden heyecanını yaşıyorlar. bilinen şey, mücadelenin çetin olacağıdır. bilinen şey, saha ve seyirci avantajının rakiplerimizde olduğudur. bilinen şey, polonya'lıların bizim gibi milli maçlarda, takımlarını teşçi etmeleridir...
fakat yine bilinmesi icabeden şey de sahaya takımımızın bu faktörlere rağmen, müsavi şanslarla çıkacağıdır. evet, polonya takımını istanbul'da gören bir insan daha başka bir şekilde düşünemez.
o günden bugüne değişen ne?
polonya takımında, 1-1 berabere biten karşılaşmadan bu yana bir ilerleme olduğu söyleniyor. futbolcuların form üzerinde bulunduğu alâkalı şahıslar tarafından ilâve edilmektedir.
sadece antrenmanlarını seyretmış olmam hasebiyle, bu hususta uzun boylu bir fikir yürütemiyeceğim. ancak, polonya milli takımı avrupa klasmanında pek ileri durumda bulunan bir ekip değildir. kadrolarında iyi futbolcular var, ama. yıldız değil. oyunları umumiyetle sür'ate ve enerjiye dayanıyor. hücum hatlarına nisbetle müdafaaları daha kuvvetti ve daha şuurlu. bilhassa kalecileri szmkowiak..
gazeteler, spor otoriteleri neticenin lehlerine olacağı fikrini müdafaa ederlerken bütün kuvvetlerini kalecilerinden almaktadırlar. gerçekten szmkowiak'ın mağlûp edilmesi zor bir kaleci olduğunu istanbuldakl maçta anlaşılmıştı.
bizimkilere gelince
futbolcularımız iddialı lâflardan kaçınmaktadırlar. ama. ekserisinin ümidli oldukları muhakkak. mısır galibiyeti futbolcuların morallerini yükseltmiş kendilerine olan itimadlarını arttırmış...
antrenör szekelly ve kafile başkanı hasan ekin bilhassa moral mevzuu üzerinde durmakta, hatta «ka-zanacağız» gibi büyük sözler söylemektedirler. bilindiği gibi, takımımız çift santrhaf olarak oynayacak. antrenör bu bakımdan kadriye «sana büyük vazifeler düşecek göreyim seni... hem müdafaaya, hem de hücum hattına yetişecek şekilde çalış..» demektedir. kadri, kendini iyi hissettiğini bekleneni yapabileceğini söylüyor. efler müdafaamız, istikrarsız futbol oynayan rakiplerimiz karşısında oyunun başında iyi çalışır ve fırtınayı atlatırsa, netice pekala lehimize olabilir. çünkü, halkın tezahüratı bu müddetin sonunda kırılmış ve daha doğrusu azalmış olacaktır.
hücum hattından herkes emin. yine bütün ümidler lefterde. ama isfendiyar, metin ve m. ali'den beklenler de var. korkulan tek şey mevsim sonu olması sebebiyle futbolcularımızın enerjik polonyalılar karşısında nefeslerini devam ettiremiyecekleridir. bunun haricinde gerek ferden, gerekse takım itibariyle rakiplerimize teknik bakımdan faik olduğumuz muhakkak. evet yukarıda da işaret ettiğim gibi dezavantajlara rağmen sahaya bu teknik üstünlüğümüz sebebiyle müsavi şanılarla çıkmaktayız. söylenecek sonsöz yine ay-yıldızlı formayı giyen gençlerimize kalıyor.