maçtan sonra soyunma odalarına gidenler türk takımı odasında üzüntü, polonyalıların tarafında ise bir sevinç havası hissettiler. maçın 1-1 berabere neticelenmesi. polonyalıları memnuniyete boğmuştu.
tek seçici krug: «türkler çok iyi oynadı» diyordu. «bilhassa süratlerine hayrab oldum ifade edilebilirim ki türk milli takımı avrupa futbol ekipleri için korkulu bir rakiptir. bu maçı gördükten sonra macarları hakkiyle yendiğinize kanaat getirdim. kalecimiz iyi oyaamasaydı, netice muhakkak aleyhimize tecelli ederdi. forvet hattınızda sağ kanat fevkalâdeydi.»
antrenör konsewicz bu fikirlere iştirâk ve şunları ilâve ediyordu: «- türkler daima taaruzda, biz ise müdafaadaydık. sahanın sert oluşu forvetimizin oyununu bozdu. esasen bütün takımımız normal futbolünü gösteremedi. sağhafınız en iyi oyuncunuzdu.»
takımını mağlubiyetten kurtaran kaleci szymkowiak gayet mütevazi bir edâ ile konuşuyordu: «netice normaldir. türkler çok iyi oynadılar. ben ise sadece vazifemi yaptım. santrfornuzu ve bilhassa sağacığınızı çok beğendim.»
kaleci szymkowiak son dakikalardaki münakaşalı pozisyon için de şöyle diyordu: «topu bir karış kadar kale çizgisi dışında tuttum, katiyen içerden çıkarmadım.»
golün kahramanı sarışın sağaçık pohl, sakat kalçasını oğuşturarak fikrini söyledi: «saha çok sertti. bununla beraber türk takımının daha iyi oynadığını söylemeliyim. attığını frikik - golüne itiraz ettiler. halbuki topu dikip hemen atmak, en doğru şekildir. karşıki takımın dizilmesini beklemek bir kaide değil, bilakis bir hatadır.»
türk takımının odasında kaçan bir galibiyetin üzüntüsü hissedilirken tek seçici eşfak aykaç: «takımdaki bütün oyunculardan memnunum. kendilerine verdiğim taktiği, vazifelerini hakkiyle yaptılar.» diyordu.