ilk basımı 1993 yılında olan jupp derwall'ın "türkiye anıları" kitabından;
antrenör ve oyuncular arasında gerekli bağlantı ve asıl etkiyi yapan doğrudan hitap eksik kaldığında, bilinen ve sevilen araçlara başvurulması tavsiye edilir. oyuncuların dikkati açısından bunlar büyük bir önem taşır. bu konuda, başta, üstünde oyunun ve taktiğin anlatıldığı, takım ve oyuncular için hangi görevlerin uygun görüldüğünün belirtildiği tahta gelir. birkaç çizgiyle oyun akışlarını, kaçış yollarını ve rakibin tepkilerini canlandırmak mümkündür. bu ifade oyuncuların zihninde çok daha uzun süre kalır.
bir de antrenör olarak, rakip oyuncuların adlarını, pozisyonlarını, güçlü ve zayıf taraflarını gösterecek ve kendi oyuncularınıza puan cetvelindeki durumunuzu puanlar ve gollerle açıklayacak konumdaysanız takımın dikkatini önemli ölçüde yükseltebilirsiniz.
ben her zaman, maç konuşmalarını mümkün olduğunca ilgi çekici bir hale getirmeye önem verdim ve kendimi oyuncuların yerine koymaya çalıştım. oyunculara cesaret vermek, onları motive etmek, takımın ve oyuncuların gücünü ortaya koymak gerekir. oyuncular bir maç için sevinebilmelidir. hele söz konusu olan bir derbi maçıysa, bu daha da önemlidir. çünkü kendi şehirlerinde oynadıkları bir maçta taraftarlar daha sabahın erken saatlerinde biletlerini ele geçirmeye çalışırlar ve milyonlarca kişi bir futbol şöleni yaşamak için televizyonları başında heyecanla bekler.
maçlara her zaman gayet iyi bir şekilde hazırlanmış olarak çıktığımıza inanıyorum. mustafa, ahmet ve ben hiçbir şeyi tesadüfe bırakmıyorduk. takım düzeni, taktik ve kişisel konuşmalar daha bir gece öncesinden halledilmiş olurdu. aynı görüşte birleşemediğimiz zamanlar, baş antrenör olarak sorumluluğu tek başına üstlenmek zorunda olduğum için kararı ben verirdim.
bazılarının sandığı gibi biz antrenörlerin hazır reçeteleri yoktur. özenli yönetim, iyi organizasyon, kendi takımının durumunu doğru değerlendirmek, gücünü geliştirmek; işte bir takıma yardım eden bunlardır. büyük maçlar öncesinde soğukkanlılık hüküm sürmeli ve takım bir aslan gibi kendisine güvenmelidir. hani, galatasaray'ın simgesi olan aslan gibi... yüzünden gurur okunmalı ve üstünlüğünü bilerek avını beklemelidir.