çok sönük geçen maçta, siyah - beyazlılar rahat bir galibyet aldı. beşiktaşın 2 golünü de rahmi attı
kahraman bapçum
ne spor tarihimizin karakartalları, ne de bir kaç hafta öncesinin lig liderini zorlayan şampiyon adayı.. hattâ ne de birinci sınıf herhangi bir futbol takımı... ortalıkta didinen siyah - beyazlılar sıradan bir futbol topluluğu idi.
heyecansız, hareketsiz, süratsiz, mücadelesiz bir futbol. bir ertan var ki sahada, hayatında hiç futbol oynamamış bir orta yaşlı adamı zorla sahaya çıkartmışlar sanırsınız. bir sanlı var ki ortalarda, uzun yıllar sürmüş futbol hayatının son günlerinde bir yarı emekli sanırsınız. bir ilhan var ki, bir yavuz, bir fehmi, bir büyük rahmi var ki... ne varı canım? bunların hiçbiri yoktu.
şampiyonlukta şansını kaybetmiş bir beşiktaşla, ne şampiyonluk iddiası ne düşme korkusu kalmamış bir ankaragücü, maç değil angarya yaptılar. üstelik beşiktaşın kadrosu da bir «b»takımı idi.
23 üncü dakikada ortadan gelişen bir beşiktaş akınında ismail’in ileri yuvarladığı topa şehmuz uzanamayınca ve kovalamayı da arzu etmeyince, rahmi daldı, ortaya sıyrılarak tamamen serbest kaldı ve kalenin köşesine plâse etti topu... plâse etti de, bir gol gördük.
göreceğimiz ikinci gol aslında gol de değildi: sanlı ofsayt pozisyonunda soldan bir top alıp, sürecek, ortalayacak ve gene rahmi topu ikinci defa ankaragücü kalesine sokacaktı. bu an, maçın ikinci devresinin ilk dakikası oynanıyordu.
sonra beşiktaş - iddiasız - fakat iki de gol toparlamış bir takım olarak gittikçe oyunu ve kendisini rahata bırakıyor. ankaragücü zaten söyleyecek sözü olmayan insanların mütevazi sükûtuna gömülüyordu.
eh!.. arada cevatın direkten dönen şütü, gene cevatın kale ağzında topu yukarıya savurduğu an... ve buna benzer kısa futbol gösterileri de oldu tabii...