“beni dışarı alın” diye işaretler yapan ismail’i değil de, niye ayağına top yakışan adnan'ı çıkartıp, yusuf’u soktun?"
ve g.saray’da 6. yılını dolduran başkan uras, kazandırdığı nice eserlerin sevinci ile değil, parasını ödediği yanlışlıkların üzüntüsü ile kahroluyor.
talay erker
galatasaray'ın “şu boluspor” karşısında “golsüz beraberliğe şükredecek” hale gelmesinden sonra, yöneticilerinin “şapkalarını önlerine koyarak düşünmeleri” için bile zaman geçmiştir...
“şu boluspor’un” diyoruz. çünkü manzaraya bakınız:
çok iyi bir maç havasına rağmen, küçük bolu şehir stadı’nın tribünleri nerede ise, ancak yarı yarıya dolmuş. bunun yarıdan çoğu da istanbul’dan gelmiş olan galatasaray taraftarları... boluspor taraftarları susuyor... galatasaray taraftarları ise, çoğu zaman kendi futbolcularına da “koşsanıza biraz be... ruhsuzlar” diye bağırmalarına rağmen, hiçbir zaman susmamacasına bir top ateş gibi patlıyorlar:
“cim bom bom... cim bom bom...”
gözlerimizle etrafımızı şöyle bir araştırıyoruz, boluspor'un eski yöneticileri bile tribünlerde yok... boluspor yalnızlığa itilmiş, kaderine terk edilmiş gibi...
ah derwall ah!...
galatasaraylıya bugün “hiç” olmanın üzüntüsünü, cefasını çektiren, elbette galatasaray’dır... ama bakınız şu acıyı veren galatasaray’ın yapısına... yanlış anlaşılmasın, oyununa değil, yapısına bakınız... kaç kulüp sahiptir bugün galatasaray’da “futbolcuları” asla tartışılamayacak futbolcu çokluğuna?
bunlar koşmuyorlarsa, derwall’e “neden koşturamıyorsun?” diye sormak lazımdır...
perşembe gününe kadar milli takım kampında eşi ile “balayı” yaptığına göre, “galatasaray’ın boluspor tertibini hangi görgüne, hangi düşüncene göre yaptın?” diye sormak lazımdır.
daha düne kadar milli takımların gözbebeği iken, bolu’da ali adındaki bir isimsizin karşısında tam 24 dakika gülünç durumlara düşen, sonra da “sakatlık” bahanesinde kurtuluşu arayarak, “beni dışarı alın” işareti yapan ismail’i değil de, orta sahada ayağma top yakışan adnan’ı dışarı alıp yusuf’u sokarken, ne düşündüğünü sormak gerektir... ’
beşiktaş maçını kazandıranların başında gelen bülent’i neden yanında oturttuğunu da.... (gazetenin sonu okunmuyor)
not: bu haberi o değerli arşivini bana açan ve bu maçta da görev yapan değerli büyük ali lakaplı ali yılmaz abinin arşivindeki gazete haberinden yazıyorum.