2. kez (ilki 2-1 kazandığımız karabükspor maçı) 18 vleminckx formamı üzerine geçirip tribündeki yerimi aldım. tanıl ve kaan ağabeyleri görüp yanlarına gittim. sonralarında kutay, onur, halil ve orcan da yakınlarımıza geldi. hoş beş muhabett ettik. bu arada önümüze kucaklarında biri muhtemelen 3, diğeri 5 yaşlarında üzerlerinde gençlerbirliği formaları 2 tane kız çocuğunu taşıyan bir aile geldi. maçın sonuna kadar sürekli 3 yaşlarındaki ufaklıkla bakıştım. biz maçın derdine düşmüşken o kendi halinde eğleniyordu...
antep maçı avrupa kupalarına katılmak için önemli maçlardan biriydi. ama aklımda bir önceki hafta deplasmanda 1-0 öne geçmeye rağmen bir türlü farkı arttıramamanın ve son 30 dakika çok fazla geriye yaslanmaktan ötürü kaybedilen 2 puan da soru işareti olarak duruyordu.
bu sezon ikinci kez saatli kale arkasındaki kaleyi seçtik (ya da bize o kaldı!).
güneşli ve hafif rüzgarlı bir bahar havasında takımın maça arzulu başlaması, moralimi düzeltiyordu. bir de üstüne, daha maçın 8. dakikasında hurşut’un sağdan kullandığı serbest atışa jimmy’nin kafası ile öne geçince değmeyin keyfimize…
ama sonrasında, dakikalar ilerledikçe ataklarımız seyrelmesini ve rakibin (şükür! çok etkili olmasa da) atak girişimlerini izlemeye başladık. aklımıza elazığ maçının ikinci yarısı geliyordu ve tadımız kaçıyordu. neyse ki beklenen olmadı ve ilk yarı 1-0 sona erdi.
uzun zaman sonra ilk 11’de sahaya çıkan hurşut (ilk golde asist yapsa da) topu ayağında çok tutarak birçok pozisyon harcadı ve çok etkisizdi. petrovic ise yeniden eski haline dönmüş, hem toplu hem de topsuz durumda çok kötü idi.
ilk devrede anteplilerin bol bol ayaklarının kayması enteresandı. rakip tribünde çok fazla ankaragüçlünün antepe destek vermesi de ilginçti.
ikinci yarıya yine baskı yemeye başladık. 51’de de golü yedik ve tüm gardımız düştü. sonrasında fuat çapa oyuna müdahale edip petrovic yerine serkan ve hurşut’un yerine tomic’i oyuna aldı. bu dakikadan itibaren takım üzerindeki ölü toprağını atıp oynamaya başladı. baskı ve ataklar sonucunda azo’nun şutunda kaleciden dönen topu çaprazda vleminckx nefis bir vuruşla tamamladı ve yeniden öne geçtik. bizler tribünde “şu oyunu 1-0 iken yapın farkı açın sonra ne yaparsanız yapın!” diyorduk.
2-1’den sonra çok fazla yaslanmasak da yine oyunu rölantiye alma gereksizliğine başvurduk. ama 76’da sağdan gelen ortaya dorge rostand’ın güzel aşırtma kafası ile skor 2-2 oldu.
sonrasında uzaktan güzel bir şutumuzu kaleci son anda çıkarttı. bunun dışında da pek de bir şey olmadı ve 2 puanı sahada bırakıp soyunma odasının yolunu tuttuk.
maçtan sonra tanıl ve kaan ağabeylere söylediğim gibi, “ne kadar önemli bilinmez ama 2. kez forması giydiğim vleminckx yine golünü attı…”