ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
1985-86 sezonuna istanbul'da galatasaray'a kaybederek başlamıştı samsunspor. ama ondan sonra toparlanacak ve sezonu üçüncü sırada tamamlayacaktı. evinde oynadığı 18 lig maçında sadece 7 gol yiyecek olan takım her maçı stadını tam doldurarak oynuyordu. maça girebilmek için sabah erkenden statta olmak ve en geç saat 10'da kapanan kapılardan sonra saatlerce içende beklemek zorundaydınız. ilçelerden, ordu'dan, giresun'dan. amasya'dan, tokat'tan maça geliyordu insanlar ve o takım bunca bekleyişe değiyordu kesinlikle.
bu arada karadeniz içinde de büyük bir rekabet doğmuştu. trabzonspor, kendisinden daha güçlü bir rakip buldu karşısında. o sezon oynanan iki maç da 1-1 bitti ama her iki şehirde de taraftarlar arasında mevzular çıktı. bayrak yaktılar, şöyle yaptılar, böyle yaptılar söylentileri eşliğinde olaylar çıkıyor ve açıkçası deplasmana gidenler esaslı bir korku yaşıyordu. trabzonluların yaptığı "trabzon'a gelene bilet bedava!" tezahüratına samsunsporluların kontrası ise "çarşamba'da ananı kim kurtaracak?" oluyordu. hakikaten de çarşamba'da trabzonlular büyük zorluklar yaşarken, trabzon'a gidebilmek de yürek istiyordu.
ertesi sezon samsun'da 3-1, trabzon'da ise 1-0'lık skorlarla ev sahipleri kazanacaktı maçı ama gerginlikler bitmiyordu bir türlü. nihayetinde iki şehrin valilerinin de devreye girmesi ile birlikte ünye'de bir karadeniz toplantısı düzenleniyor. samsun valisi erdoğan cebeci ve trabzon valisi yılmaz ergun ile birlikte kulüp başkanları, bazı yöneticiler ile gazeteciler ünye kumsal turistik tesisleri'nde bir araya geliyor ve dostluk mesajları veriyorlardı.
neticede trabzonspor, "karadeniz fırtınası" unvanıyla tebarüz etmiş bir takımdı ama menteşoğlu döneminin samsunspor'unun o trabzonspor'dan daha kuvvetli olduğu da bir gerçekti. ayrıca samsunspor, trabzonspor'dan çok önce birinci lig'e çıkmış ve ilk karadenizli payesine erişmişti. ancak esas hamle trabzonspor'dan gelmişti ve istanbul saltanatını altı defa yıkmıştı bordo-mavililer...
bir de göç alan samsun şehrinde bulunan trabzonlular da vardı tabii. bunlar üç ana başlıkta toplanabilirler. birincisi köken olarak trabzonlu olmalarına rağmen sadece samsunspor'u tutanlar -ki trabzonluların, trabzonsporluluk konusundaki tutuculukları göz önüne alındığında samsunspor'un bir trabzonlu tarafından tercih edilebilmesi bile onun önemli bir kulüp olduğuna işarettir bir bakıma. ikinci grupta ise birinci takım olarak trabzonspor'u tutan ama onun dışında samsunspor'a da destek verenler var. üçüncü kısım ise samsunspor gibi bir derdi olmayıp, yalnızca trabzonspor'u tutan kesim. bu yüzden bir rekabetin oluşması normaldi. esasında bu kavga, dövüş bir kenara bırakılırsa bu rekabetin devamı da önemliydi. zira samsunspor kendisine rakip olarak trabzonspor'u seçince daha önemli hedeflere odaklanabiliyordu. ama tutup da bir başka anadolu takımını merkeze koyduğunda bu, hedef küçültmek anlamına geldi...