ayrıcalık değil, biraz saygı istiyoruz! 17.12.2012 alkaralar.com
iyi niyetli olmak, naif olmak, centilmen olmak ile, tüm bu güzel özelliklerin suistimal edilmesine tepkisiz kalmak ayrı şeylerdir! alkaralar olarak, yıllardır “bunlar zaten centilmen dokunmazlar bize” düşüncesi ile bizim tribünümüze giren misafir takım (biz henüz “rakip takım” deyişine geçiş yapmadık) taraftarlarına, buna izin veren gençlerbirliği kulübü yönetimine ve emniyet görevlilerine söyleyecek laflarımız var!
istanbul takımı taraftarları ve emniyet güçlerinin, içinde bulundukları sahte ve ötekileştirici evrenlerinden ötürü bu yazıda bahsedilen noktalar üzerine düşünmeyeceklerini biliyoruz. fakat renklerine, geleneğine, formasına, geçmişine sahip çıktığımız kulübümüzün bu çağrıya bir kulak vereceğine dair inancımızı hala koruyoruz!
1. 15 aralık 2012 cumartesi günü saat 19:00’da ankara 19 mayıs stadı’nda oynadığımız beşiktaş maçımız, her seferinde olduğu gibi bizleri sahadaki futbolla ilgilenmek yerine, gençlerbirliği taraftarlarına ayrılmış maraton tribününe girmiş beşiktaş taraftarları ve onları “korumayı” görev edinmiş polislerle uğraşmak zorunda bıraktı. öyle ki, yıllar önce gençlerbirliği teknik direktörlük görevini yürüttüğü sırada, mısırlı futbolcumuz el saka’yı kastederek “taraftar beni bir arap’a tercih etti” sözleriyle ırkçılık yapan samet aybaba’ya bu sözlerini hatırlatma fırsatımız bile olmadı!
bahsi geçen maçta kulübümüz beşiktaş taraftarları için kapalı tribünün yarısını ve saatli tribününün tamamını ayırmıştı! yani ayırması gerekenin neredeyse 7-8 katı kadar koltuk! (kulübün bizleri kendi yurdumuzda sürgünmüşüz gibi hissettiren bu politikası ayrı bir eleştiri konusu elbette.) tüm bunlara rağmen, beşiktaş taraftarının, yukarıda da belirttiğimiz “gençler taraftarı centilmendir bizlere bir şey yapmazlar” anlayışıyla maraton tribününe atkıları ve formalarıyla girmeleri tek kelimeyle terbiyesizliktir!
istanbul takımı taraftarları, aynı hareketi türkiye liglerinde herhangi bir takımın tribününde yapmaları halinde nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını ya da bizlerin beşiktaş kapalı tribününde formalarımızla maç izlemeye çalıştığımız takdirde can güvenliğimizin ne olacağını tahmin edebilirler.
2. gelelim güvenlik görevlilerine! sizler de biliyorsunuz ki son yıllarda ankara’da gerçekleştirilmek istenen sayısız demokratik eyleme “provokasyon olacağı yönündeki istihbaratlar üzerine” bahanesiyle izin verilmiyor. kafalarınız böylesine akıllıca (!) “önleyici tedbirler”e çalışırken, nasıl oluyor da misafir takım taraftarlarının, ev sahibi takım tribünlerinde kalmasına izin verebiliyorsunuz? üstüne üstlük bu kitlenin gençlerbirliği’ne, ankara’ya ve bizlere arka arkaya sıraladığı sayısız küfürler karşısında kayıtsız kalarak! üstüne üstlük, üniformalarınız ve coplarınızdan aldığınız sahte gücünüzü, tepkisini dile getirmeye çalışan gençlerbirliği taraftarları üzerinde kullanarak! ve yine üstüne üstlük, sizleri görevinizi yapmaya, yani o kişileri dışarı çıkarmaya davet eden gençlerbirliği taraftarlarına, “siz nasıl gençlerbirliği taraftarısınız?” diyerek ahkam kesme ve taraftarlık öğretme saygısızlığında bulunarak!
gençlerbirliği taraftarının her geçen yıl artan tepkisinin ve artan gerilimin sonucunda, tribünde birinin başına bir şey geldikten sonra mı görevinizi yapmaya başlayacaksınız? peki ileride yaşanması muhtemel acı bir olay karşısında sorumluluğu üstlenebilecek misiniz?
3. ve gelelim en kritik noktaya! polislerin ağzından çıkan ilk cümle şuydu: “sizin kulüp yönetiminiz izin vermese zaten bu adamlar burada oturamaz!”
maçtan önce gerçekleştirilen güvenlik toplantısıyla ilgili bilgilerimiz elbette duyumlardan oluşuyor. yönetimin, bu toplantıda maraton tribününe beşiktaşlı taraftarların alınmasında sıkıntı olmadığını belirttiğini “duyduk.” eğer bu duyumumuz doğru ise, derhal bu toplantıya katılan ya da bu kararın alınmasında rol oynayan her kim ise (ilhan cavcav dahil olmak üzere) alkaralar olarak istifa etmesini istiyoruz. kulüp istediği kadar reklam, halkla ilişkiler çalışmaları ve taraftar odaklı politikalar üretebilir, ama cumartesi günü bu renklere gönül vermiş taraftarların bu zulmü yaşamasının müsebbibi kulüp ise, bu politikaların hiçbirimizin gözünde değeri kalmamıştır.
eğer bu duyum yanlış ise ve cumartesi günü yaşananlar emniyet güçlerinin tasarrufunda ya da dayatmasıyla gerçekleşmiş bir durum ise, bu kez de kulübümüzün böylesine sessiz sakin olup bitenleri izliyor oluşuna tepkisiz kalmamız mümkün olamaz. bu durumda, kulübümüzden yetkili kurumlar düzeyinde gerekli girişimlerde bulunmasını, bu tip bir rezaletin yeniden yaşanmasına engel olmasını talep etmek, bu kulübün asıl sahipleri olan taraftarlar olarak en demokratik hakkımızdır! bu girişimler geçmişte sonuçsuz kalmış ve gelecekte de sonuçsuz kalacak olabilir. ancak kulüp tarafından resmi ağızlardan yapılacak bir açıklama, en azından, kulübümüzün, kasaya giren maç hasılatından önce, kendi taraftarının taşıdığı kaygıları paylaştığını göstermesi açısından kıymetli olacaktır.
istanbul takımı taraftarları ve emniyet güçlerinin, içinde bulundukları sahte ve ötekileştirici evrenlerinden ötürü bu yazıda bahsedilen noktalar üzerine düşünmeyeceklerini biliyoruz. fakat renklerine, geleneğine, formasına, geçmişine sahip çıktığımız kulübümüzün bu çağrıya bir kulak vereceğine dair inancımızı hala koruyoruz!