bir, iki, üç, daha fazla hakem... tanıl bora 28/11/2012 radikal.com.tr
'hakem hatalarını konuşmak', ayrı bir 'spor' dalı. hakemlerin donanım ve alayişleriyle beraber, üzerlerindeki baskı da artıyor. hakemsizliği özlerken...
ea sports fıfa socer 13 konsol oyununun yeni versiyonunda, oyunculara sesle komut verme kabiliyeti yanında, hakeme laf atma ‘seçeneği’ de yer almış. elinde joystick’le sayıp sövene doğrudan kart çıkmıyor ama sataşmaya uğrayan hakem, tercih haklarını hafif tertip onun takımı aleyhine kullanmak üzere ayarlanmış! (gal aksanı dahil, ingilizce küfürleri algılayabiliyormuş sadece.)
gerçekçilik peşindeyseler, oyunun türkiye sürümünü başka bir mantıkla tasarlamalılar. ‘bizim’ için üretecekleri sürümde, hakemin joystick’i, kendisine bağırıp çağıranlar lehine bükülecek şekilde ayarlanmalı. fenerbahçe’nin ve aykut kocaman’ın kesintisiz hakem feveranı mesela, gökhan gönül’ün jimmy durmaz’ı panolara ittirmesi gibi ayan beyan bir vakanın bile ‘görülmemesini’ sağlıyorsa, bize yakışacak oyun versiyonu da bu şekil olmalı.
önceki hafta eses-fener maçındaki hatasından ötürü hakaret ve tehditlere uğrayan fırat aydınus’un hakemliği bırakmayı düşünecek noktaya geldiği söylendi. geçen sezon bundesliga’da düdük çalan babak rafati’yi intihar girişimine sürükleyen depresyonda, hakemler üzerindeki muazzam baskının payı olduğu tartışılmıştı.
geçende berlinli alt küme hakemleri, artan hakaret ve fiili saldırıları protesto için eylem yaptılar. 22 ekim’de bütün berlin amatör küme maçlarının 10. dakikasında oyunu 5 dakikalığına durdurup, takımları orta yuvarlağa davet edip dertlerini anlattılar, “hakemler üstündeki baskılara son!” dediler. fıfa kokartı arefesindeki üst düzey bir hakem de bu kampanyaya destek için 13 sene sonra tekrar bir amatör maç yönetmeye talip oldu. yine geçen ay, isviçre’nin 12 üst düzey hakeminden 4’ü mesleği bırakacaklarını açıkladı. gerekçeleri: stres, ‘nankörlük’, onursuzlaştırıcı muamele ve aldıkları ücretin bunları çekmeye değmemesi idi. içlerinden biri, “biz hakemleri, herkesin istediği gibi dibine işediği bir ağaca benzetiyorum” demiş.
meslek içi kontrol de yoğunlaşıyor. bazı avrupa federasyonları, üst düzey hakemlere her sezon başında bir form doldurtup, aldıkları trafik ve vergi cezalarından iktisadi durumlarına kadar, kişisel bilgilerini izlemeye almaya hazırlanıyorlar. ingiltere futbol federasyonu, bazı hakemlerin ırkçı laflar sarf ettiklerine dair şikâyetler üzerine, maç esnasında kulaklık-mikrofon tesisatı üzerinden yaptıkları konuşmaları kaydedip gerektiğinde ‘dinlemeye almayı’ düşündüğünü açıkladı.
hakemsiz futbol mümkün mü?
bu arada hakemlerin teknik donanımları ve ‘örgütsellikleri’ gitgide gelişiyor. tff’nin de hevesli olduğu 6 hakem uygulaması yerleşik hale gelmek üzere. iki sene önce fıfa reisi sepp blatter, “neden 10 hakem olmasın?” derken şaka yapmıyordu. bu gidişle birkaç yıl sonra hakemler üçüncü bir takım olarak çıkarlar seremoniye!
avrupa’da bazı eski hakemler, radikal özerklik önerileri ortaya atıyorlar. federasyonlardan bağımsız örgütlenmeyi ve onlara sözleşmeyle hakemlik hizmeti satmayı savunanlar var. zamanın ruhu…
hakemlerin bu kadar ‘önemli’ hale gelmesi, bir arıza değil mi? fikret doğan, taraf’taki bir iki yazısında, çocukluğun hakemsiz futboluna dönüş ütopyası kurmuştu. hakem bir oyun bozan, ona bakılırsa. kızıyoruz ama oyunu ona muhtaç ettiğimiz için aslında kendimize dönüp bakmalıyız.
11 freunde dergisi, 90 sene öncesinden bir gazete ilanı yayımlamıştı. hakem hatasına şahit arıyorlar: “1 mayıs 1922 tarihinde spielvereinigung ile dresdner sg 1893 arasında oynanan kupa müsabakasında, hakem bay raue tarafından verilen ve spielvereinigung’un 2. golüne sebebiyet veren korner kararı öncesinde topun aut çizgisini geçmediğine şahitlik edecek gönüllüler aranıyor. lütfen kulübe müracaat…” ironi değil, samimi bir ‘hakikat arayışı’. gönüllülerin şahitliğinin yeteceği bir oyunu özlemekten ben de vazgeçemiyorum...