empire atletics'in 7 numaralı darth vader formasını ( http://formalarim.blogspo...er-7-empire-atletics.html) bugüne kadar tribünde sadece bir kere giymiştim. maç öncesi formalarıma bakarken onu giymek istedim. üstüme geçirdim ve emre, erdem (aka zeynel soyuer), arzu ve kutay ile stada gittik. içeride pınar ile buluştuk. akşit, necdet ve ozan abilerle laklak ederken ömer abim ve oğlu alperen (aka kahe) geldiler.
maçın zor geçeceğini biliyordum. ama bir hafta önce deplasmanda antep'i yenmiş olmanın morali ile "iyi oynarsak alırız" diye de aklımdan geçiriyordum. istanbul'dan maç için gelen akşit abi de, "yenelim de dönüş yolu kolay olsun" diyordu.
maçın başından itibaren baskılı ama sakin oynayan bizdik. gol için yavaş yavaş volume arttırıyorduk. sivasspor ise ileride sadece bir adam bırakıp kontra arıyordu. petrovic ve azo'nun direğin dibinden giden şutları iştahımızı iyice kabarttı. maçın 19. dakikasında (açıkçası ben fark etmedim ama sonradan söylediler) mehmet nas topu eliyle kontrol etti, hakem avantaja bıraktı. ardından hurşut sağ kanatta topu kontrol edip kaleye paralel bir şekilde içeri girerken net bir şekilde düşürüldü. hakem devam dedi. sivassporlular topu doğrudan ileriye şişirdiler. bu sefer de pozisyon net bir şekilde ofsayttı. hakem ona da devam dedi ve akabinde golü yedik. pozisyonun ardından itiraz eden gençlerliler sarı kart görürken hakem mehmet nas'ın sarı kartını da unutmuştu...
bu dakikadan itibaren maç devre sonuna kadar gergin geçti. sivassporluların zaman geçirmeleri, rıza çalımbay'ın tacı kullanmak isteyen petrovic'i itmesi (hızlı taç kullanmak için topu verme-vermeme yüzünden) ve sahanın karışması derken zamanlar tükendi. bu arada azo ile net bir pozisyon kaçırdık. işin tuzu biberi de petrovic'in sakatlanıp çıkması idi.
ikinci yarı baskılı oynuyorduk. sivasspor ise eneramo'yu tek başına ilerde bırakıp tüm buldukları topu şişiriyorlardı. soldan yerden yapılan bir ortada lekiç’in çok müsait bir pozisyonda topu kaleye atamaması onun hakkındaki olumsuz düşüncelerimizi iyice pekiştirdi! ardından jimmy'nin kişisel gayreti ve presi sonucunda kaptığı top ile ceza alanına girmesi ve (çok da inandırıcı olmayan bir sarj sonucu) düşürülmesi ile penaltı kazandık. işte o anda gençlerbirliği tribünü 19. dakikadan sonra hakeme yönelik tepkisini daha da arttırdı. çünkü (muhtemelen) karar yine hatalıydı. hep bir ağızdan "hakem dışarı" diye bağırıldı.
hurşut golü attı ve skora denge geldi. bu dakikadan itibaren zec'in beklenmedik şutu ve borjan'ın kale dibinden topu çıkarışı, yine zec'in karambolde topu düzelteyim diyerek zaman kaybetmesi ve ardından çektiği şutun defansa çarpması. jimmy'nn sağdan girip 2 tane kale dibinden giden şutu ve en önemlisi 90+3'de yapılan ortaya çakılan kafayı borjan'ın günü kurtaran kurtarışı ile maç 1-1 bitti.
maçın ardından uzun bir süre gençler tribünleri "hakem dışarı" diye bağırarak tepkilerini ortaya koymaya çalıştılar. ardından takım çağırıldı alkışlandı.
petrovic'in çıkması ile orta sahada üretken bir ofans yapamadık. sadece huşut ve jimmy ile bir şeyler yapıldı. fakat 1-1'den sonra jimmy'nin sağa, hurşut'un ortaya ve zec'in sola geçmesi enteresandı. bu yüzden çoğu atak sağdan yapıldı ancak sivaslılar o iki adamı kapatırken zec'i unutmaları düşünüldü ama o da pek gerçekçi bir sonuç ortaya çıkarmadı.
bu hafta ben bu anıyı yazana kadar oynanan maçlarda üstteki takımların tamamının puan kaybettiği haftada biz de 2 puanı bıraktık. bundan sonraki 6 maç ise birbirinden zorlu. sanırım bu 6 maçta alacağımız sonuçlar ikinci yarıdaki yerimizi belli edecek.
maçın çıkışında tanıl ve kaan abilerle titreyerek arabaya doğru yürüyorduk. bu arada 20lerinde şortlu bir çocuk görüp tanıl abiye “ergen olmak farklı bir şey abi” diyerek gösterdim. "yuuuuh" diye öyle bir bağırdı ki önümüzdeki tüm taraftarlar dönüp şaşkın şaşkın bize baktı, gülüştük. eve ulaşana kadar tek konu elbette hakem ve "kazanabilirdik ama borjan istemedi" idi…
bir dip not olarak. maç eskişehirspor - fenerbahçe ( http://macanilari.com/17....ahce.-201220131205--.html) maçı ile aynı saatlerde oynandı. o maçta da hakem fırat aydınus caner'i ilginç bir şekilde oyun dışı bıraktı. haliyle tüm gündem bu oldu ve tüm hafta "doğal olarak" bu konuşulacak. işte bu yüzden bu maçta olanlar hiçbir zaman görülmeyecek, duyulmayacak, konuşulmayacak. ama en azından bir gün "onlara" hatırlatmak istersek, "hani caner'in ilginç bir şekilde oyundan atıldığı maç vardı ya, işte o maçla aynı saatlerde oynanan maçta" diye az da olsa anımsatabileceğiz herhalde...