maça giderken zor geçeceğini ve hatta yenilebileceğimizi seziyordum. fakat uğursuzluk olmasın diye hiç dillendirmedim. zaten birkaç yıl gençlerbirliği tribününde yerinizi alırsanız bu tür maçların çok pis olduğunu bilir ve ona göre kendinizi hazırlarsınız. elazığ maçı da öyle oldu…
gençlerbirliği yukarılara tırmanmaya ya da yukarılarda kalmaya çalışırken, kağıt üstünde favori olduğu bir maça çıkar. rakip düşmeme mücadelesi veriyordur ve bu tür maçlarda golü ne kadar erken bulup oyunu kontrole alırsanız gerisi daha kolay olacaktır. ama bu tarz rakipler dişlidir, serttir, agresiftir ve en önemlisi zamana oynamayı çok iyi bilirler. oysa gençlerbirliği (en son 3-3’lük galatasaray maçında da gördüğümüz gibi) azimli, mücadeleci olsa da asla bu 3 özelliği bir arada sergileyememiştir. elazığ maçı da böyle oldu…
maçın ilk dakikalarında elazığ 11 kişi ile defans yaptı. bizim sahaya neredeyse hiç gelmedi. bu arada biz onları açmaya çalışırken bir korner atışında hurşut’un ortası ve aykut’un golü ile ilk yarının ortasında öne geçtik. çoğumuz “kilit açıldı” diye düşünsek de hemen ardından golü yiyince maç tekrar başa döndü. ardından yakalanan 2 tane çok net pozisyondan gol gelmeyince umutlar ikinci yarıya kaldı.
devre arasında arkadaşlara “ilk 15’de golü bulmalıyız. bulmadığımız her dakika daha da zorlanacağız. hatta galibiyet için toplu yüklenirken kontradan golü de yiyebiliriz” dedim. ikinci yarıya baskılı başladık ama tosic’in boşalttığı yerden yediğimiz bir kontrada kaleci ramazan, aydın’ı düşürdü. aydın düşürülmeden önce kalenin çaprazına doru gidiyor ve başka bir oyuncumuz da kademeye giriyordu. yani bariz gol şansı azaldı denebilirdi ama hakem ramazan’ı oyundan attı.
bu kararın ardından en ilerdeki adamımız lekic yerine kaleci özkan oyuna dahil oldu. elazığ sayısal üstünlüğüne psikolojik baskıyı da ekledi ve oyunu bizim sahaya yıktı. biz ise tam tersi bir şekilde inanılmaz demoralize olduk. bir türlü oyunu diğer sahaya taşıyamadık. derken galibiyet için yüklenmeye karar verdiğimiz dakikalardan birinde mağlubiyet golünü de yedik ve elazığ’ın “profesyonel” zaman geçirmeleri ile sahadan mağlup ayrıldık.
fuat çapa açısından en kötü durum kendi isteği ile bir değişiklik yapabilmesi idi. çünkü ilk yarıda ante sakatlanıp oyundan çıktı. ikinci yarı da ramazan’ın kırmızı ile lekic çıkıp özkan girdi. ayrıca maç öncesindeki arntrenmanda jimmy’nin sakatlanması da tuz-biber oldu.
fakat…
özellikle hurşut’un baskı yediği için onu tutan adamla didişmesi ve lakayt bir oyun sergilemesi çok saçma idi. topu bir türlü ceza alanı sokamamamız ve tosic’in atağa güzel katkı sağlamasına rağmen maçın bazı bölümlerinde alanını sürekli boş bırakması yüzünden çok atak yedik. zaten kırmızı kart, 2. gol ve kaçırılan net gol yanlışım yoksa bu nedenle yaşandı. 3-2 önde olduğumuz galatasaray maçının son anlarında da golü yediğimiz serbest vuruşun nedeni yine tosic’in yerinde olmaması idi.
hakemler ise maç içinde neredeyse tüm benzer pozisyonlara farklı karar verecek kadar "kötü" idi. örneğin, elazığ'ın kontrasını durdurmak isteyen azo'ya sarı kart veren hakem gençler'in kontrasını 2 ya da 3 kez kesen elazığlılara sarı kart vermeyi unuttu. muhtemelen maç içinde benzer birçok kararda hem gençler hem de elazığlılar için hata yaptı...
havanın çok güzel olması ve tribünlerde 9000’e yakın seyircinin olması ise güzel gelişmelerdi...