insan sevdiği kişilerle şakalaşmayı,hatta onları kızdırmayı çok seviyor rahmetli behzat da kızdırmaktan hoşlandığımız,ama bir o kadar da korktuğumuz birisiydi. korktuğumu diyorum çünkü behzat yaptığımı şakalara gerçekten sinirlenen birisiydi.behzat'ı tanıyanlar onu sinirlendirmemek gerektiğini de iyi bilirdi.
1984-85 sezonundaki malatya maçında, kapalı tribünde pronto arif'le oturuyorduk.(2 eylül 1984).her zaman olduğu gibi demirlerin üstü amigoluğa özenenelerle doluydu.ama o maç yerimde oturmayı yeğelemiştim. arif le beraber olduğumuzda nedense şeytan bizi dürtüyor ve birilerine bulaşıp kızdırmayı çok seviyorduk.
ben arif'le millete laf yetiştirip,yeni tezahüratları söyletmeye açlışırken demirlerin önünde behzat'ın trübüne bağırarak birşeyler söylemeye çalıştığını gördüm. behzat'ın bir özelliğide söylediği sözlerin sadece onu iyi tanıyan yakın arkadaşları tarafında anlaşılmasıydı.rahmetlinin bu özelliğini o gittikten sonra yeğeni yılmaz uzun yıllar tribünde yaşattı. arif'e 'kimse behzat'ın ne söylediğini anlamamıştır' dedim.arif de hemen besteyi patlattı .eskilerin meşhur şarkıcılarından ali rıza binboğa'nın şarkısını behzat'a uyarlamıştı:
behzat a a a... behzat b b b... kim öğretti alfabeyi, ilk öğretmenin kim senin...
sonra etrafımızdakilerin bize katılmasıyla koro halinde behzat'a tezahirata başladık. normalde biz bizeyken bu şakayı yapsak o kadar alınmazdı.başkalarını da ona karşı ayartmamıza çok sinirlenmişti.bize çok fena bozuldu.malesef ona bağıran grubun içinde de olayları oraganize eden benmişim gibi gözüküyordu. behzat bana el kol hareketleri yaparak susmamızı işaret etti .biz ise havaya girmiş behzat'ın kızdığını gördükçe daha da abartılı bir şekilde bağırmaya başlamıştık.
biz kapalının ortasında üst kısma yakın bir yerde oturuyorduk. behzat da en önde demirlerin üstündeydi.aramızda yaklaşık 25 metre vardı. behzat'ı çok net görüyordum.iyice delirmiş,yukarıya yanımıza gelecek gibi haraketler yapıyordu. sonra aniden yanında duran bir çocuğun elindeki konfeti rulosunu aldığını gördüm. gözümü behzat tan ayırmadan,yaptıklarını seyrediyor ve o kadar uzaklıktan bana yapabileceği hiç birşey olmadığını düşünüyordum. o kadar hızlı bir hareketle elindeki konfettiyi bana attı ki ,değil kaçmak kımıldayamadım bile.25 metreden beni tam kafamdan vurmuştu. koca konfeti rulosunu kafama yedikten sonra ancak birkaç dakikada kendime gelebildim. behzat'a bu atışından doalyı madalya verilse hakkıydı. bu olaydan sonra, uzaktan da olsam rahmetliyi sinirlendirmemeye dikkat ettim.