ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
nihayet büyük final gelip çatmıştı. ve işte iki takım arjantin'le almanya sahadaydı.
korkunç gerilimli başlayan maçın ilk yarısında futbol kalitesi, bir dünya kupası finaline yaraşacak değerde değildi. bu zevksiz mücadele, ikinci yarıda almanların bilinen presli oyuna dönmeleriyle değişiverdi. şimdi almanlar daha hızlıydı. bu arada klinsmann'a çok sert giren monzon'a meksikalı hakem kırmızı kart gösterince, almanya'nın işi kolaylaştı. böylesine büyük bir finalde onbir kişiye karşı on kişiyle savaşmak, arjantin için hiç de kolay değildi. ancak bu avantaja karşın, alman takımı bir türlü golü bulamadı. laf aramızda, normal sürerenin bitimine üç dakika kala hakem penaltı noktasını göstermese, gene uzatma ve gene penaltılar gelebilirdi. gidiş oydu çünkü... ama 87. dakikada völler ceza alanına girerken, simon'un sert müdahalesiyle kendini yerde bulunca, bir anda her şey değişiyor; penaltı, kupanın sahibini tayin ediyordu. ne var ki, herkes matthaeus'un penaltıyı atmak için koşmasını beklerken, o yerinden kapırdamıyordu bile... şimdi ileri doğru koşan, çok geçmeden topu penaltı noktasına diken ve gerilip vurmasıyla beraber stadı ayağa kaldıran... brehme idi. gerçekten mükemmel vurmuştu brehme... 14. dünya kupası'nın sahibini ilan eden goldü bu... kalan iki dakikada arjantin'in yürüyecek hali dahi kalmayacaktı. çünkü monzon'dan sonra dezotti de kırmızı kart görmüş, arjantin dokuz kişi kalmıştı.
arjantinliler müthiş öfkelenecek, mafya'nın fifa ile işbirliği yaptığı suçlamasında bulunacaklardı.
arjantinlilere göre "her şey ev sahibi italyanlarla almanlara göre ayarlanmıştı. gene her şey, maradona'nın takımını kenara itmek için hesaplanmıştı. sonuç da bunun ifadesi olmuştu.
finalin meksikalı hakemi codesal için ise, "o, arjantin'i ekarte etmek için kullanılan bir maşaydı" diyordu arjantinliler...
- maradona'dan madonna'ya... 1990 finalinde maradona sahada mücedele ederken, tribünde de ünlü şarkıcı madonna, ünlü tenor pavarotti ile beraber maçı izliyordu. şeref tribününde de italya cumhurbaşkanı cossiga, başbakan andreotti, almanya cumhurbaşkanı weizsacker, başbakan helmut kohl, brezilya cumhurbaşkanı color de mello, kamerun başbakanı ebvende vardı. arjantin cumhurbaşkanı carlos menem ise, maça gitmesinin uğurlu gelmediğini öne sürerek, finali tv'den seyretmeyi tercih etmişti. menem, açılışta kamerun'a yenildikleri için uğursuzluğa inanmıştı. ne var ki başkan gelince yenilmişlerdi de... gelmeyince de yeniliyorlardı işte!
- maradona, turnuvanın en renkli kişisiydi. finalden sonra ünlü "bücür"ün fifa'ya, hakemlere filan çok ağır dille yüklenmesini bekleyenler biraz şaşıracaklardı. çünkü maradona onlara da verip veriştirmişti ama... herhalde artık olgunlaşmaya başlamış olmalı ki, kendisinin, kendi federasyonunun, kendi takımının hatalarını da söylemeden geçememişti. maradona, şöyle dert yanmıştı final sonrası: "1986 kupası'nda savunma oyuncularımız bile gol atıyordu. şimdi yük, sadece benim üstümde... italya, almanya ve brezilya takımlarının bizden daha iyi olduğunu kabul etmemiz lazım... ancak kamerun'a yenilmemizin üzüntüsünü hâlâ içimden atamadım. dünya kupası maçlarında başarılı olmak, arjantin'in geleneği... gelecek kupa için şimdiden hazırlanmalıyız."
- finaller başlarken, o tarihteki cumhurbaşkanımız turgut özal, ev sahibi italya'yı favori göstermiş, "italyanlar kupayı kazanır" demişti. türkiye'de fenerbahçe'de oynamakta olan schumacher de italyanlara şans vermiş, kaç yıl kalesini koruduğu alman milli takımı için "bugünkü kadromuzla bizim takım, bırakın kupayı, yan finale bile gelemez" demecini vermişti.
- almanlar, üçüncü kez dünya şampiyonu olmanın mutluluğunu sokaklara dökülerek coşkuyla kutlarken, matthaeus "kimse hakeme çamur atmasın. penaltı penaltıydı. ayrıca, bizim augenthaler'in düşürüldüğü, gene yüzde yüz penaltı olan pozisyon da cezalandırılmadı. bu kupayı bizden başka takımın kazanması, futbol adaleti adına ihanet olurdu" diyerek şimşekleri epey üstüne çekti.
- en ilginç sözü ise, alman littbarski söyledi maçtan sonra: "dört yıl önce meksika'da maradona ve arkadaşları gülerken, biz ağlıyorduk. gülme sırası bizde... şimdi de maradona ağlasın bakalım... aslında final arjantin'in hakkı değildi. onun için maradona da boşun ağlamasın." ve maradona, kupayı kaybettiklerinden çok littbarski'nin söylediklerine daha fazla kızmıştı.