halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
bir semt adı değil, güçlü takımdı hacettepe
bir hacettepe vardı sahi... bir ankara takımı... evet evet, sadece bir semt değil başkentte.... baskın'ıyla büyük ve küçük suphi'leriyle nuri'siyle çetin'iyle, onursal'ıyla, daha birçok başarılı ismiyle, büyük bir takımdı hacettepe tam deyimiyle "kök söktürürdü istanbul'un uç büyüklerine... 1966, hacettepe'nin yılıydı. fenerbahçe'si de, galatasaray'ı da, beşiktaş'ı da, anlattığım üç maçta, beraberlikten fazlasını alamamıştı hacettepe'den... zaman zaman ankara'ya gittiğimde yolum hacettepe'ye düştüğünde, "nerede o hacettee takımı?" der, sorarım kendi kendime... "nerede birinci lig'de rakiplerini titreten hacettepe?"
not: 1966-67 sezonunda hacettepe fenerbahçe ile 2-2, 1-1 berabere kalmış, beşiktaş ile ankara'da oynadığı maçı 1-0 kazanmış istanbulda 1-1 berabere kalmış, galatasaray ile de ankara'da 1-1 berabere kalıp istanbulda 4-0 yenilmiştir.
üstte bahsi geçen sn. kıvanç'ın kitabı bende de var, az önce üstteki anıyı okuyunca, alıp tekrar baktım, gözlerim doldu. her şeyiyle çok güzeldi o günler. özellikle, bütün takım taraftarları yan yana oturup maç izliyor, bugünkü gibi, olaylar olmuyordu. hani bir söz vardır ya, "silah çıktı, mertlik bozuldu" diye, bence maç yorumcularının, tuttuğu takımların, yenilgileri sonucu ortalığı birbirine katmasından meydana geldiği kanısındayım. ne zaman yorumcular, takım tutmadan yorum yaparlar ve eşit davranırlarsa, futboldaki kaosun ve fanatikliğin ortadan kalkacağına inanıyorum.