gençlerbirliği-galatasaray maçında ev sahibi kulüp tarafından bilet fiyatları 10, 20 ve 50 tl olarak belirlendi. bilet fiyatlarının düşük olmasına karşın taraftarlar maça ilgi göstermedi. galatasaraylı taraftarlar statta kendilerine ayrılan bölümü doldururken, ev sahibi ekip taraftarlarının tribünlerinde ise boşluklar göze çarptı.
öte yandan, gençlerbirliği takımı sahaya üzerinde “trafikte her an sorumlu davran” yazılı pankartla çıktı.
gençlerbirliği-galatasaray karşılaşmasında protokol tribünü boş kaldı. başkentte bu tür maçlar öncesinde yoğunluk yaşanan protokol tribününde büyük boşluklar görüldü. siyaset, iş ve spor dünyasından kişiler karşılaşmaya ilgi göstermedi. galatasaray kulübü'nün olağanüstü seçimli genel kurulu nedeniyle başkente sarı-kırmızılı yöneticilerden de gelen olmadı.
27. dakikada ceza alanının dışında topla buluşan orhan'ın şutunda emre aygün'ün dokunduğu meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 1-0
43. dakikada gelişen galatasaray atağında kazım, sağ kanattan penaltı noktasına ortaladı. iyi yükselen kewell, şık bir vuruşla topu filelere göndererek, eşitliği sağladı: 1-1
47. dakikada gelişen galatasaray atağında uzun pasta topu önünde bulan culio, kaleci özkan'ın öne çıktığını görünce meşin yuvarlağı aşırtma bir vuruşla kaleye gönderdi. kaleci özkan'ın müdahalesine rağmen top ağlarla buluştu: 1-2
79. dakikada yasin'in attığı sert şutta ceza alanı içine koşu yapan emre aygün'e çarpan top bu futbolcunun önünde kaldı. ceza alanı içindeki emre aygün ikinci pozisyonda plase bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 2-2
86. dakikada emre çolak'ın sağ kanattan arka direğe yaptığı ortada kaleci özkan'ın elinden kaçırdığı topu kazım dokunarak ağlara gönderdi: 2-3
3. international congress on leukemia lymphoma myeloma için istanbul'da olduğumdan dolayı tribünde yerimi alamadığım maç. kongrenin son günü olduğundan çok yorucu idi. işleri bitirip otele vardığımda maç başlamak üzereydi. ilk yarıda maç genelde kısır ve orta sahada geçiyordu. bu arada orhan'ın bir şutuna emre akgün dokunarak gençlerin ilk golünü attı. ardından maç yine orta saha mücadelesine döndü. ilk yarı bitmek üzere iken kazımın sağdan ortasına kafası ile dokunan kewell ilk devreyi berabere bitirdi.
ikinci yarı başlamak üzere iken biz yemeğe çıktık. oradan yaptığım canlı bağlantıların birinde dakika 80ler idi ve maç 2-2 iken jedinak kırmızı gördü. ikinci bağlantım sırasında da gol yedik. bunun üzerine aradığım serkan, "arama abicim her aradığında ya kırmızı ya gol yiyoruz ya!" diye fırça atıyordu...
bir dip not: bugün oynanan konya-sivas ve manisa-buca maçları ile bu maça ilk yarı berabere oynadığımdan 4e30 kazanmış oldum... bu da herhalde son 1 yılda tutturduğum tek kupon oldu...
profesyonel futbol disiplin kurulu'nun 19.05.2011 tarih ve 97 sayılı toplantısında almış olduğu kararlar aşağıda belirtilmiştir.
- galatasaray a.ş.'nin, 14.05.2011 tarihinde oynanan gençlerbirliği - galatasaray a.ş. spor toto süper lig futbol müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürattan dolayı ve çirkin ve kötü tezahürat eyleminin aynı sezon içerisinde 4. kez gerçekleştirilmesi nedeniyle takdiren 1 resmi müsabakayı kendi sahasında seyircisiz oynama ve 60.000.-tl para cezası ile cezalandırılmasına,
hayatımda tribünden izlediğim ilk maçtı bu. o zamanlar galatasaray taraftarı olmama rağmen alkaralar'dan arkdaşım sayesinde gençlerbirliği tribününe girip izlemiştim maçı.
gençlerbirliği taraftarının centilmen olduğunu önceden biliyordum. hatta ben de 2002-2003 senelerinde gençlerbirliği'nin uefa kupası maçlarında 90 dakika boyunca gençlerbirliği'ni desteklemiş, o günden sonra takıma sempati duymaya başlamıştım. fakat elden ne gelir, 4 büyük takımdan birini destekliyorsanız bu tür anadolu takımlarına sadece sempati ya da antipati duyarsınız. ötesi olamaz. eğer gençlerbirliği desteklediğin takımı yenerse 'bizi 3 puandan ettiler' dersin. çünkü onlar süper lig için sadece birer piyondur büyük takım taraftarlarına göre.
maç başladı. gençlerbirliği emre aygün'ün golü ile 1-0 öne geçti. ilk yarının sonlarına doğru kewell durumu 1-1'e getirdi. ikinci yarıda culio orta sahanın ortalarından güzel bir gol atarak durumu 2-1 yaptı. ardından emre aygün 2-2, ve son dakikalarda kazım kazım durumu 3-2 yaparak maç sonucunu belirledi.
gençlerbirliği durumu 2-2 yaptıktan sonra tribüne benim gibi sızmış olan galatasaray taraftarlarından biri gol sevincini hazmedemedi. arkasına dönerek 'arkadaşım bağırmasana kafama tükürük geliyor' dedi. olay tam önümde gerçekleşiyordu. tribünün abileri olan necdet abi, ozan abi ve diğer abiler (o zamanlar tanımıyorum) çağrı'yı sakinleştirmeye çalışırken galatasaray durumu 3-2 yaptı. işte o an çağrı'nın babası da sinirlerine hakim olamayarak galatasaray taraftarlarına bağırmaya çağırmaya başladı. olayın tam ortasında bulunan ben hafiftan tırsarak tanımadığım insanları sakinleştirmeye çalıştım. neyse ki maç bitti ve herhangi bir olay olmadan dağıldık.
işin ilginç yanıysa o maçtan 4 ay sonra ben de bir gençlerbirliği taraftarı oldum ve 3 aralık 2011'deki gençlerbirliği-galatasaray maçında tribüne gelen galatasaray taraftarlarının gol sevincine tepki gösterdim.
diğer ilginç tarafsa galatasaraylı olarak gittiğim gün tribünde etrafımda bulunan, tanımadığım dediğim insanların birçoğunu şu an tanıyorum.
iyi ki o insanları tanımışım, iyi ki gençlerbirlikli olmuşum.
emre aygün (1-0) saatli tarafındaki kaleye attı. herry kewell (1-1) genclik parkı tarafındaki kaleye attı. juan culio (1-2) saatli tarafındaki kaleye attı. emre aygün (2-2) genclik parkı tarafındaki kaleye attı. kazım kazım (2-3) saatli tarafındaki kaleye attı.
it didn't really matter for either team but a decent crowd came out on saturday night to see gencler take on galatasaray only to see us stuff up at the end.
genclerbirligi 2 - 3 galatasaray
little oz kanka, flying dutchman kanka, miss apples and myself showed up nice an early at the beer bus and then squeezed in with a bunch of alkaralar as we taxied off to the stadium.
whilst the atmosphere wasn't as fun as last week, no one really cared that much about the result but it was our last home match for the season and we wanted to see gencler go out with a win.
it was not to be.
in the first half galatasaray were absolute crap and it was no surprise when emre scored in the 27th. it was a bit lucky really. orhan had a shot which emre managed to deflect past the keeper. still it had us on our feet.
some silly defending resulted in us conceding not long before half time. still, most of us were confident we could win it.
second half and galatasaray stepped it up a bit but still we were optimistic. then just a few minutes in and galatasaray scored what was one of those "oh dear" goals. galatasaray's culio had a shot from just outside the box. ozkan jumped high got a hand to the ball which hit the crossbar bounced in, and then out. well done to the referee because it certainly looked like a goal from where we were. at the same time though it was one of those things that the ref could so easily have got wrong.
two-one down but still we reckoned we could get it. and our hopes were high when emre scored his second. i'm not exactly sure what happened as i was lifting little oz kanka in the air so he could see. all was good in the world and then.... the ref killed us off.
i have no idea why but jedinak, who had a poor game overall, was given a yellow in the first half for almost nothing, and then he was given a second yellow for a "foul" in which there was absolutely no contact at all. i'm not sure what the appeals process is for these things but they certainly have a good case if they do try and get the decision overturned.
much cursing later and then our keeper made the mistake that cost us the match. the ball was sent in and ozkan failed to keep control of it only to allow colin colin kazim kazim to poach the winner. the galatasaray fans started swearing at us and so we ended the match with the good old chant "hepiniz istanbul cocugusunuz"