galatasaray’ın bu yıl çok büyük bir takım kurduğunu kimse inkâr edemez. gelmiş geçmiş tüm galatasaray yönetimleri içinde ali uras ve arkadaşlarını en başa getirmiştir, 1984 temmuzu..
türkiye’nin, hatta avrupa’nın en iyi futbolcuları alınmış, başlanma da dünya çapında bir hoca getirilmiştir. böylesine bir yöneticilik başarısı yalnız galatasaray’da değil, başka takımlarda da yoktur. sezon başında galatasaray herkesin gıpta ile baktığı bir takımdı. geçen sezonun sonunda lig maçlarına 5 bin kişi gelmezken, bu yıl antrenmanlar 20 bin kişi önünde yapılır olmuştu. sonra...
sonrasında hep aynı hayal kırıklığı. galatasaray yönetimi, kurmakla işin bittiğini sandı ve kenara çekildi. takım, bu takımı hiç mi hiç tanımayan derwall ile, daha geçen yıl, takım arkadaşım dediklerine hocalık yapmakla görevlendirilen mustafa denizli’ye emanet edildi. yani camiayı tanımayan bir adamla, camianın henüz kabul etmediği bir başka adama. bu iki adam, en çok yardıma ihtiyaç duydukları bir dönemde yapayalnız bırakıldılar. bol keseden hata yapmalarına izin verildi ve galatasaray bugün, dönüşü olmayan bir yola girdi.
doğru, kurulan takım gençtir, kalitelidir, en az 10 yıl galatasaray’a hizmet edecek güçtedir. ama bu sene kaybedilmiştir. burada da hata, tekrar tekrar söylüyoruz, ne derwall’de, ne mustafa denizli’de, sadece ve sadece ali uras ve arkadaşlarındadır. yapmakta en büyük başarıyı gösterenler, yürütmekte iflas etmişlerdir.
bir örnek verelim... metin ile öner’in kiralanmaları söz konusu olduğu zaman alp yalman ile uzun uzun konuşmuştuk. o zamanlar ortalık günlük güneşlik, sahalar yemyeşil çimdi. galatasaray antrenmanlarım nerdeyse 38 kişiyle yapıyordu..
«yapmayın» dedik. «bunun kış sezonu var. sahaların bataklığa döndüğü günler gelecek. bu takımdaki bugün futbol oynar görünen pek çok adam, o zaman bataklıkta boğulacak. kötü sahalar için tank gibi adam, metin’i tutun... yapmayın» dedik. «bugün kalabalık gibi görülüyorsunuz. oysa, lig ve kupa zorlanmaya başladığı zaman sakatlıklar birbirini izleyecek. takım kuramaz hale geleceksiniz. hiç değilse o zaman, elinizde iyi görev adamı yedekler olsun. metin ve öner’i tutun...»
«yapmayın» dedik. «oyun disiplininin kaybolduğu, her şeyin bittiği anlar vardır maçlarda. hani amiyane deyim ile ‘ya herro, ya merro’ dersiniz... işte böyle zamanlarda bugün ‘takım oyunu oynamıyor’ dediğiniz metin, kahraman olabilir, maçı ve takımı kurtarabilir. yedek olarak kulübede oturur, metini tutun» dedik.
«hayır» dedi yalman, «derwall istemiyor, ne yapalım...» verdiler metini konya’ya. «derwall yeni... ileriyi göremez. ama siz deneyimlisiniz. burnunuzun ötesini görün. derwall’in istemediklerini verin günay hocaya. üçüncü lig takımı ile idman yapsınlar... yarın derwall adamsızlık yüzünden kıvranırken, çıkarır verirsiniz» deyişimizi de kulak arkası ederek... bu dediklerimizi, cumhuriyet okurları hatırlar, hep yazdık da...
şimdi denizli maçından sonra, bütün türk spor basınında galatasaray’ın ufak adamlarının bataklık sahada nasıl boğulduğunu okudunuz. dün de semih, erdal ve raşit’i sakat. derwall’in dövünmelerini yazdı aynı spor sayfaları. soralım mı şimdi, «metin’in tam zamanı değil miydi?» diye.
oyuncu harcamak kolay... mahalle bekçisinden yönetici yapsanız, «asarım keserim»se eğer, becerir bu işi. zor olan, oyuncuyu kazanmak, yararlanmaktır. galatasaray yönetimi bunu becerememiştir. galatasaray yönetimi, «teknik adamların işine karışılmaz» diye iki yalnız adamı büsbütün yalnızlığa itmiş, onların yanlışlarına ortak olmuştur. galatasaray yönetimi korkakça oynanan deplasman maçlarına önlem getirmemiştir.
galatasaray yönetimi, galatasaray’ı yönetmemiştir.