* ilk gol attığı, * ilk gol yediği, * ilk mağlubiyet aldığı, * deplasmanda oynadığı ilk, * deplasmanda ilk gol attığı, * deplasmanda ilk gol yediği, * deplasmanda mağlubiyet aldığı ilk maç.
her aklıma geldiginde tüylerimin hala ürperdigi maçtır. sanırım malatyaspor yeni lige cıkmıştı. galatasaray ise yeni ve pahalı bir takım kurmuştu. inönü stadı cok kalabalık günlerinden birini yaşıyordu her iki takımın renkleride sarı kırmızı oldugu icin kim galatasaraylı kim malatyalı belli degildi.
inönü stadının numaralı trübünü üzerinde elinde bayrak olan bir kac kişi görünce bende oraya cıkacagım anasını satim dedim elektirik diregine tırmanmaya başladım ve yeterince tırmandıktan sonra numaralı trübünnün hizasına ulaştım fakat cetının üzerine cıkmakta zorlanıyordum elimden tutmaları konusunda catının üzerindekilerden yardım istedim ve geldiler elimden tutmak için geldiklerinde aman allahım oda,,,nee, malatyaspor taraftarlarıymış beni yukarı cekmek için gelenleri yakından gördügümde malatyaspor lu taraftarlar oldugunu görünce,,, öyle bir tırstımki anlatamam.
macı catıda malatyalılarla birlikte izledim attıgımız gollere sevinemedim korkudan beni oradan aşagıya atarlar diye oraya cıkmış olmaktan cok pişman olmuştum ama yapacak bir şey yoktu artık.. cünkü bu catıdan inebilmek için onlara tekrar ihtiyacım olacaktı.
bırakın malatayalı taraftarlardan korkmayı oradan macı izlemek bile korkunc bir şeydi... aklıma geldikce hala tüylerim ürperiyor. deli cesareti benim kisi yada gencligin verdigi cesaret,midir nedir. şimdi o direge bakıp bakıp gülüyorum..hala şaşıyorum nasıl cıktım ben oraya diye.
insan sevdiği kişilerle şakalaşmayı,hatta onları kızdırmayı çok seviyor rahmetli behzat da kızdırmaktan hoşlandığımız,ama bir o kadar da korktuğumuz birisiydi. korktuğumu diyorum çünkü behzat yaptığımı şakalara gerçekten sinirlenen birisiydi.behzat'ı tanıyanlar onu sinirlendirmemek gerektiğini de iyi bilirdi.
1984-85 sezonundaki malatya maçında, kapalı tribünde pronto arif'le oturuyorduk.(2 eylül 1984).her zaman olduğu gibi demirlerin üstü amigoluğa özenenelerle doluydu.ama o maç yerimde oturmayı yeğelemiştim. arif le beraber olduğumuzda nedense şeytan bizi dürtüyor ve birilerine bulaşıp kızdırmayı çok seviyorduk.
ben arif'le millete laf yetiştirip,yeni tezahüratları söyletmeye açlışırken demirlerin önünde behzat'ın trübüne bağırarak birşeyler söylemeye çalıştığını gördüm. behzat'ın bir özelliğide söylediği sözlerin sadece onu iyi tanıyan yakın arkadaşları tarafında anlaşılmasıydı.rahmetlinin bu özelliğini o gittikten sonra yeğeni yılmaz uzun yıllar tribünde yaşattı. arif'e 'kimse behzat'ın ne söylediğini anlamamıştır' dedim.arif de hemen besteyi patlattı .eskilerin meşhur şarkıcılarından ali rıza binboğa'nın şarkısını behzat'a uyarlamıştı:
behzat a a a... behzat b b b... kim öğretti alfabeyi, ilk öğretmenin kim senin...
sonra etrafımızdakilerin bize katılmasıyla koro halinde behzat'a tezahirata başladık. normalde biz bizeyken bu şakayı yapsak o kadar alınmazdı.başkalarını da ona karşı ayartmamıza çok sinirlenmişti.bize çok fena bozuldu.malesef ona bağıran grubun içinde de olayları oraganize eden benmişim gibi gözüküyordu. behzat bana el kol hareketleri yaparak susmamızı işaret etti .biz ise havaya girmiş behzat'ın kızdığını gördükçe daha da abartılı bir şekilde bağırmaya başlamıştık.
biz kapalının ortasında üst kısma yakın bir yerde oturuyorduk. behzat da en önde demirlerin üstündeydi.aramızda yaklaşık 25 metre vardı. behzat'ı çok net görüyordum.iyice delirmiş,yukarıya yanımıza gelecek gibi haraketler yapıyordu. sonra aniden yanında duran bir çocuğun elindeki konfeti rulosunu aldığını gördüm. gözümü behzat tan ayırmadan,yaptıklarını seyrediyor ve o kadar uzaklıktan bana yapabileceği hiç birşey olmadığını düşünüyordum. o kadar hızlı bir hareketle elindeki konfettiyi bana attı ki ,değil kaçmak kımıldayamadım bile.25 metreden beni tam kafamdan vurmuştu. koca konfeti rulosunu kafama yedikten sonra ancak birkaç dakikada kendime gelebildim. behzat'a bu atışından doalyı madalya verilse hakkıydı. bu olaydan sonra, uzaktan da olsam rahmetliyi sinirlendirmemeye dikkat ettim.
1984-85 sezonunda galatasaray'ın başına geçen almanya milli futbol takımı eski teknik direktörü jupp derwall'ın isteğiyle eski takım arkadaşı rüdiger abramczik ile beraber erdal keser de galatasaray'a transfer edildi. galatasaray'daki ilk resmi maçında malatyaspor'a penaltıdan bir gol atan erdal keser galatasaray forması ile ilk resmi golünü atıyordu.
derwall tribünde doktor bulamayınca raşit'in kafasını kendi elleriyle sardı.
maçın 21.dakikasında rakibiyle çarpışan raşit'in kafası yarılmıştı...saha doktoru raşit'in kafasını sarıp sarmaladı...ancak teknik direktör derwall raşit'in kafasındaki sargıyı begenmeyince,trübünde el kol işaretleri ile doktor aramaya başladı...ancak tribünde doktor bulamayan derwall,raşit'in kafasındaki sargıyı çıkardı ve kendi elleriyle yeni bir bandaj yaparak raşit'i oyuna soktu.