günün ikinci maçı saat 14.45'de beşiktaş ile kasımpaşa arasında yapılacaktır.
kulübün bir müddet evvel geçirdiği krizler sebebiyle morali hayli sarsılan kasımpaşalıların beşiktaş karşısında netice alması çok zayıf bir ihtimaldir. umumi kanaat siyah-beyazlıların karşılaşmayı kolay alacağı merkezindedir.
kasımpaşa'nın iki yan hafı vardı, beşiktaş'ın da bir santrforu... o iki yan haf, orta sahayı o kadar iyi dolduruyor, kesicilik ve hazırlayıcılık işlerini o kadar iyi başarıyorlardı ki, zevkle seyretmemeğe imkan yoktu.
üstelik karşılarındaki iki insayt oldukça «dişli» adamlardı... yüksel'le, kaya'nın da fırsat buldukça ileri fırlayıp kasımpaşa defansı üzerine yüklenişlerini ancak bu kasımpaşa yan hafları, adnan ve ali ihsan durdurabiliyorlardı.
beşiktaşın santrforuna gelince: bir çok iyi hareketlerine ve attığı iki güzel gole rağmen, asıl başarısını kasımpaşa santrhafının hatalarına borçlu idi. attığı golde, yiyen kalecinin de payı vardı tabii... şenol'un meziyeti hataları affetmemesi oldu.
oyuna rüzgarı arkasına alarak başlayan kasımpaşanın ne yaparsa ilk devrede yapacağı söylenebilirdi. oysa, lacivert beyazlılar daha çok defansif bir yayılış halinde idiler. alabildiğine sert ve kar tipisi ile dahada tesirli olan rüzgarın karşısında beşiktaşlılar iyi yükleniyorlardı. kasımpaşa için elbette yapacak ilk iş «gedik vermemek» ti. bunu çok iyi başardılar. fakat mutlaka açılıp fırlamanın ve rüzgarla birlikte özcanın kalesine saldırmanın çaresini aramalıydılar. işte bunu yapamadılar. «kapanmayı»da ancak 23. dakikaya kadar sürdürdüler.
frikikten kaleye havale edile bir topu, çok sıkışık bir anda ve tam kale ağzında yakalayan nedim adeta iterek kaleye attı.
bu gol işi bitiriyor sayılmazdı. nitekim hem ilk devrenin golden sonraki dakikalaronda hem de ikinci devrede kasımpaşalılar zaman zaman pekala gol atabilir davranışlara girdiler.
kaçan ilk fırsat
beşiktaş hesabına işin bitişi fırsatı ikinci devrenin üçüncü dakikasında kaçtı<. şenol sol tarafta ve tam kale önünde yakaladığı topu üstüne basarak ve ayağı kayıp yere düşerek eziverdi... bu, yok edilmiş bir goldü. ama, çocuğun ayağının altında toprak değil, kaygan bir çamur vardı. bu zemin üzerinde iyi kötü bir şeyler başarabilmekle aslında bütün futbolcular «kendilerine düşeni» fazlasıyla yapmış sayılmalıydılar.
maçın böyle başlayan ikinci devresinde, bu defa rüzgarın ve tipinin yardımını rakibe bırakmış olan kasımpaşalıların dikkati çeken bir üstünlüğü vardı. ama hiç bir netice alamadılar.
halbuki beşiktaş, devrenin 20 nci dakikasında şenol'un attığı ve üst direğe vurup çıkan frikikten sonra gene şenol'un, santrhafın hatası ile yakaladığı fırsatları, iyi kullanmasıyla çok kolay iki gol atarak maçı alıverdi.
34. dakikada soldan inen top, ceza sahası dışında şenol'a geldi. şenol olduğu yerde dönerek hiç de beklenmeyen bir anda topun dibine patlatıverdi. özkay yanıbaşından geçen top için kımıldamadı bile.
üç dakika sonra ahmet kasımpaşa defansının hatası ile kaptığı topu şenol'a aktardı. o da hemen hemen aynı pozisyonda, fakat bu defa aradan sıyrılarak üçüncü golü attı.
kasımaşa rüzgarla beraberken kullanamadığı avantajı, rüzgar altında iken geri alabilir miydi? ummak bile hayal olurdu bunu... çünkü siyah - beyazlılar «kaleci özcan» kozunu maçın sonuna kdar aynamağa imkan bile bulamamışlardı.