halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
1959-1960 karakartalların yılıydı. slyah-beyazlıların şampiyonluğa giden yolda büyük bir engeli aştıkları maçta mikrofon basındaydım.
o zaman lig maçlarının çoğu için yabancı ülkelerden hakem getiriliyordu. o gün de (6 nisan 1960) istanbul'da 30 bine yakın seyircili beşiktaş-galatasaray maçında hakem, bulgar takov'du... maçın 32. dakikasında hakem takov'un düdüğü bir hayli sert ötmüştü. penaltıyı ilan ediyordu hakem... münir'in suat'ı düşürmesinden doğan penaltıyı, o günlerin "penaltı kralı" metin çekecekti... ve de gol olacaktı tabiî... çünkü metin oktay'ın penaltı kaçırdığı görülmüş işitilmiş değildi. ve işte top dikildi. metin vurdu. stad şaşırmıştı. top necmi'deydi. beşiktaş kalecisi öylesine rahat bloke etmişti ki. metin'in böylesine hafif vurmasına da şaşılmıştı. bu tehlikeyi atlatan beşiktaş açılmış, hele seyircisinin "şenol-birol-gol" temposuyla iyice coşmuştu. siyah-beyazlı takımda bir forvet oyuncusu arif vardı. bir detektif gibi hiç görünmeden topu izler ve golü atardı. işte bu arif, o gün de hafiyeliğini göstermiş, hiç belli etmeden ortaya çıkmış ve maçın tek golünü atmıştı.
0 akşam matbaaya geldiğimde foto ilhan demirel, "bak," dedi, "sana ilginç bir not... maçtan önce beşiktaş kaptanı nazmi bilge geldi. bıyıklarımla oynadı, önemsemedim. fakat maçtan sonra bütün takım sevinç içindeyken, yine nazmi bana koştu. bıyıklarımı okşadı yine... ve dedi ki, ilhan, sen farkında değilsin ama geçenlerde bir maçtan önce senin bıyıklarına dokunmuştum. o gün kazanmıştık. bugün de aynı uğuru denedim. yine uğur getirdin. bundan sonra maçlarımızdan önce bana görünmezsen karışmam. işte bugünkü maçın sırrı benim bu kaytan bıyıklarımdan geçti. tamam mı?"
ikinci devre milli lig fikstürü tesbit edildi ankara, hususî
futbol federasyonu, milli ligin ikinci devre fikstürünü tesbit ve ilan etmiştir. buna göre milli ligin ikinci devresi 25 günlük bir fasılayı müteakip 27 ocak 1960 çarşamba günü başlayacak ve 8 mayıs 1960 pazar günü sona erecektir.
federasyon, müsabakaların yapılacağı sahaları, hâsılatın artırılması hususunda, ilgili mercilerle yapacağı temaslardan sonra tesbit ederek açıklayacaktır. ayrıca başlama ve bitiş tarihleri aynı kalmak şartıyla, maçların gün ve sahaları lüzumu halinde değiştirilebilecektir.
yeni tesbit edilmiş bulunan ikinci devre milli lig fikstüründe, birinci devreye nazaran hayli değişiklik yapılmış bulunmaktadır. bunlar arasından en fazla dikkati çeken müsabaka ise 2 aralık çarşamaba günü galatasaray ve beşiktaş takımları arasında oynanacak milli lig maçı revanşının ikinci devre fikstüründe 5 nisan salı günün konmuş olmasıdır.
feriköy maçında sakatlanan galatasaray santraforu metin oktay'ın önümüzdeki hafta çarşamba günü beşiktaş maçında da oynaması şüphelidir. milli futbolcunun tedavisine dün de devam edilmiş ve adalesindeki sertliğin arttığı müşahede edilmiştir. sarı - kırmızılı idareciler metin'in bir an evvel takımdaki yerini alabilecek duruma gelmesi için çalışmaktadırlar.
feriköy maçında sakatlanan galatasaray santrforu metin oktay bugün saat 11 de takımının ali sami yen stadında yapacağı antrenmana çıkacaktır. millî futbolcunun durumu iyiye doğru gitmektedir.
çarşamba günü g. sarayla büyük müsabakayı yapacak olan beşiktaşlı futbolculara kutik "maçı düşünmeyin" dedi.
beşiktaş ve galatasaray takımları 6 nisan çarşamba günü oynayacakları milli lig maçının hazırlığına başlamışlardır. beşiktaş'ın şampiyonluk, galatasaray'ın ise prestij mücadelesi yapacakları karşılaşma taraftarlar arasında şimdiden büyük bir alâka toplamıştır.
bu sebepkle dünkü idmanları bilhassa beşiktaş'ın antrenmanını hayli sayıda kulüp taraftarının takip ettiği görülmüştür.
beşiktaşın saat 15.00 de yaptığı idman topsuz ve daha ziyade kültür -fizik hareketleri halinde geçmiştir.
çalışmadan evvel yaptığı konuşmada macar antrenör futbolculara «maça kadar futbolun dışında mevzularla meşgun olunuz. maç hakkında sorulacak her hangi bir suale vereceğiniz en güzel cevap mesela: hava güzel şeklinde olmalıdır.» demiştir. amatör milli kadroda bulunan mustafa ve selim hariç, bütün futbolcuların katıldığı idmanı ikinci reis enver abiral ile teknik komiteden saim sarper takip etmişlerdir. beşiktaş pazartesi günü sıkı bir antrenmana tabi tutulacak ve galatasaray maçı için kampa girecektir.
galatasaray'ın dün sabah ali sami yen stadında yaptığı idmana feriköy maçında sakatlanan metin oktay da iştirak etmiştir. durumunun günden güne iyiye gittiğini ve beşiktaş'a karşı oynamak üzere kendisini hazırladığını ifade eden golcü santraforun arzulu bir şekilde çalıştığı görülmüştür. izinki bulunan ismailin gelmediği ilk hazırlık gününde antrenör coşkun özarı, metin'den başka ergun'u da hususi bir çalışmaya tabi tutmuştur.
sarı - kırmızılılar beşiktaş maçı için kampa girmeyeceklerdir. ilinci resi rüçhan adil «şampiyonlukta söz sahibi değiliz ama beşiktaş'tan kamp yapmadanda revanşı alacağımızı zannediyorum» demiştir.
ses sanatkârı sevim çağlayan bugün yapılacak galatasaray - beşiktaş maçı galibine bir kupa verecektir. kupayı göstermek için dün bir basın toplantısı yapan çağlayan, son derece dekolte elbisesiyle pencerenin önüde durunca sokaktan gelip geçenler kendisini seyredebilmek için camın önüne yığılmışlardır. resimde sanatçı ve pencereden bakan heyecanlı seyirciler görülmektedir.
hâlen 33 maçta temin ettiği 57 puanla lg liderliğini muhafaza eden beşiktaş için bugünkü karşılaşma hayâti bir ehemmiyet taşımaktadır. zira siyah-beyazlı takım bu zor engeli aştıkları takdirde kendisini 3 puala geriden takip eden fenerbahçeden çok daha avantajlı duruma geçecek ve milli lig şampiyonluğuna biraz daha yaklaşacaktır. bu sebeple geride bıraktığımız haftayı ciddi bir hazırlıkta geçirmişlerdir, idareciler ve antrenör kutik futbolcuları moralman bu maça en iyi şekilde çıkarmak için azami gayreti sarfetmişlerdir. selahiyetli şahıslar; takımın son haftalarda eski formunu kaybettiğini kabul etmekle beraber, beşiktaşın genç futbolcularının büyük maç çıkartabilecek havaya girdiklerini söylemişlerdir 33 maçta attığı 61 gole mukabil 13 gol yiyen beşiktaş müdafaası için spor otoritelerinin vermiş olduğu hüküm defansın zayıf olduğu şeklindedir. halbuki riyazi ifadesiyle diğer takımlarla yapılacak bir kıyaslamada müdafaa bütünlüğü bakımından beşiktaş diğer takımlardan daha üstün durumda gözükmektedir. bununla beraber bir beraberlik dahi beşiktaş için bir kıymet taşıdığı halde siyah-beyazlı takımı idare eden kurmayların müdafaa taktiğine başvuracakları tahmin edilmemektedir. olsa olsa tutulacak yol; galatasarayın golcü adamı metin'i çift adamla sahada tevkif etmektir. fakat beşiktaş bilinen hücum kudretini azaltmamak için bugün adam adama bir oyunla şampiyonluk şansını kuvvetlendirmeye çalışacaktır.
g. sarayın hedefi
sarı-kırmızı takım için maçın neticesi beşiktaş kadar hayati bir ehemmiyet taşımamaktadır. çünkü galatasaraylılar karagümrük mağlûbiyetinden sonra şampiyonluk mücaddesinden uzaklaşmışlardır. ancak, sarı-kırmızılıların ilk devrenin revanşını almak istemeleri, menecer gündüz kılıç'ın da ifade ettiği gibi milli lig şampiyonunu yenmek şerefine erişme azminde bulunmalarına bir misal teşkil etmektedir. bu sebepte onlar da geride bıraktığımız haftayı ciddi çalışmalara tahsis etmişler, sakat bulunan metin ve ismail'i tekrar kadroya sokabilmek yolunda gayret sarfetmişlerdir. müdafaası nisbeten kuvvetli, hücum hattı ise ancak metin'in iyi oyununa bağlı galatasaray'ın beşiktaş defansını bilhassa ortadan yapılarak akınlarla zorlayacağı tahmin edilmektedir.
meteoroloji istasyonundan aldığımız bilgiye göre bugün istanbulda hava çok bulutlu ve puslu, rüzgarlar poyrazdan hafif, sonraları mutedil olarak esecek, en yüksek sıcaklık 10 derece en az sıcaklık da 4 derece olacaktır.
dün bir basın toplantısı yapan firma hazirandan itibaren gece maçları yapılabileceğini söyledi
mithatpaşa stadı, haziran ayı içinde dünyada mevcut stadyumların en modern ışıklandırmalardan birine sahip olacaktır. kabul edilen tenvir sistemi, 115 bin kişilik barcelona stadı başta olmak üzere bir çok stadyumlarda ve hipotromlarda tatbik edilmiştir. şimdiye kadar 21 memlekette kullanılan ve ismine infranor denen bu sistemle ışıklandırılacak olan mithatpaşa stadı, böylece avrupadaki gibi beynelmilel gece maçları için tercih edilen bir şöhrete sahip olacaktır.
infranor sisteminde, optik tertibatındaki hususiyet sayesinde yalnız futbol sahası aydınlanmakta ve dolayısiyle seyirciler bu ışığın dışında kaldıklarından gözleri kamaşmadan gayet net bir şekilde müsabakaları takip imkânını elde etmektedirler. yine bu tenvirat sistemi sayesinde sporcular gündüz maçlarında olduğu gibi rahatça hareket edebilmektedirler.
19 mayıs stadının ışık sistemi tenkid ediliyor
ankara 19 mayıs stadında tatbikine başlanılan ışıklandırma tertibatı civa buharlı lambalar vasıtasiyle yapılacağından alâkalılar tarafından tenkide uğramıştır. zira civa buharı ile yapılan tenvirat saha dahil bütün stadı aydınlatmakta ve bu durum seyircilerin gözlerini kamaştırarak müsabakaları net bir şekilde takip etme imkânlarını ortadan kaldırmaktadır.
bölge istişare heyeti yarın karar verecek
bir isviçre firması tarafından ışıklandıracak olan mithatpaşa'nın tenvirat sistemi takriben 350 bin liraya çıkacaktır. bu hususta yarın toplanacak olan bölge istişare heyeti kati kararı verecektir.
siyah-beyazlılar dün galatasarayı arif'in golüyle mağlûp ederek millî lig'deki en mühim bir barajı daha aştılar
g. sarayın büyük kozu metin 1 penaltı kaçırdı
necmi tanyolaç
sadece büyük maç mıydı bu?...
elbette hayır...
büyüklerin maçı demek lâzımdı buna...
beşiktaş şampiyonluk istiyordu... galatasaray da prestij...
fenerbahçe ise ilk defa bir saha mücadelesinde futbolcusundan, taraftarına kadar ezeli rakibinden, sarı -kırmızılı renklerden yana oluyordu. gerçi, görünüşte fenerbahçe taraftarları kapalı tribünün ortasında hareketsiz ve donuk oturuyorlardı. ama, bu hareketsizlik, bu donukluk bile gönüllerde yatan arslanın tâ kendisiydi...
ve beşiktaş taa geçen ağustos ayındanberi kendisine liderdiği temin eden puanların «değirmenden» gelmediğini final turunun hemen başında isbat etti. maç kazanılmıştı çünkü. bu bir milli lig devresi içinde galatasarayın beşiktaşa aynı neticeyle ikinci mağlûbiyetiydi. bu, artık meşru sayılması icabeden bir temenni ile ezeli rakibinden puan isteyen bir fenerbahçenin da ümidini kaybedişiydi. ve bu, en kötümser bir beşiktaş taraftarının dahi cesaretle «artık şampiyon oluyoruz» diyebileceği bir büyük neticeydi...
maçın hikâyesi
beşiktaşlı futbolcular maçın sonunda sahanın ortasında toplanıp birbirlerini kucaklamış ve halkı selamlamışlardı. manzara siyah - beyazlı takımın bundan evvelki galibiyetlerine nazaran değişikti. bir hasretin ifâdesiydi bu. sonra kapalı tribünün kenarına doğru koşmuş ve vefakâr taraftarlarının ellerindeki meşalelerin ışığına terli yüzlerini çevirmişlerdi. bağırıyorlardı. sağol, sağol, sağol... bu, bir mücadelenin sonuydu. ve kapalı tribünün önüne hiç yorulmamış insanların diriliğiyle koşuncaya kadar çok şey olmuştu terkettikleri sahada.. hikâyeyi sarı - kırmızı renkli geniş çubuklu formalarıyla galatasaraylılar açmıştı. başta kaptanları turgay olmak üzere hızla sahanın ortasına koymuş ve büyük tezahüratla karşılanmışlardı. galatasaraylı taraftarın beşiktaş maçında galatasaraydan beklediği şüphesiz sadece galibiyetti... sonra beşiktaşlılar siyah - beyaz formalarıyla çıkış tünelinin başında korunmuş.. ve bir kasırganın koptuğu sanılmıştı...
nihayet hakemler sahada yerlerini aldılar. saat 15.14'u gösteriyordu. kur'ayı nazmi kazandı ve gazhane tarafındaki kaleyi aldı. galatasaray ise rüzgar altındaki karşı kaleye yerleşmişti. kaptanlar öpüştüler. sanki bir dostluk maçı başlıyordu...
dk. 2 - galatasaray iniverdi karşı sahaya. münür topu kornerle kesti. isfendiyarın kornerine solaçık oynayan solbek ismailin sert volesi, top, beşiktaş kalesini yalarken, sarı - kırmızılı taraftarlar takımlarının okunuşundaki hoşnutsuzluğu tekzip eden bir heycanla ayağa fırladılar.
karşılıklı akınlarla vakit ilerliyordu.
dk. 7 - arifin sağdan ortası galatasaray ceza sahası içerisine düşerken ahmet voleye hazırlandı. olmadı, uzattı topu... birol geç kaldı... nazmi de öyle. bir gol böyle gitti. > halbuki pozisyon o kadar müsatti ki.
iki tarafın da uzun paslı bir oyun üzerinde kararlı olduğu görülüyordu.
dk. 11 - beşiktaş bir tehlike atlattı. sabahattin ve tuncay'ın hatâsı sebep oldu buna. necmi çıktı, aldı topu
dk. 13 - bulgar hakem takov birbiriyle didinen tuncayla, ahmetten ikincisine ilk ihtarı verdi.
dk. 24 - beşiktaşa mühim bir fırsat daha geldi. nazmi ortaladı. ahmet topu okkaladı, tarttı adeta ve vurdu. top baraja çarparken, beşiktaş seyircsinin gür temposu: «ahhhh»
beşiktaşta hissedilir bir üstünlük var galatasaray, galatasaray1 tanımayanlar için «açık farklı bir mağlûbiyete müdafaa tedbirleri almiş» bir takıma benziyor. ileride, haddizatında ileri hattın geri kademesinde dolaşan bir metin, hemen her yükselen topu kafayla isfendiyara aktaran bir suat ve münürle harbeden bir isfendiyar var. ismail mi? bu futbolcunun solaçıkta oynatılış sebebinin izahı güç doğrusu. müdafaanın bu kıvrak adamı maçın başında attığı şütün üstüne yatmış gibi ileride küskün, dalgın bekliyor. fakat akla başka bir suat geliyor? galatasaray defansa gücünü vıgmış haliyle kontratak dememeye kalkarsa? beşiktaş ısrarlı yüklenişinin cezasını çeker mi, çekmez mi?
dk. 26 - işte metin bir âni pasa daldı. arkasından da 4 kişi bahattin, tuncay, sabahattin ve kaya. kaybetti topu tabii.
dk. 27 - suatın kafa ile aşırdığı topa metin vuramadı. sabahattin ıskalamış. necmi ikinci bir tehlikeye refleksiyle mâni olmuştu.
metin penaltı kaçırıyor
kim derdi ki baskı altında oynayan galatasaray tam 32 nci dakikada bir penaltı kazanacak?
ve kim derdi ki maçın kaderini değiştirebilecek olan bu penaltıyı türkiyenin en iyi bir penaltı atıcısı değil, fakat topa en iyi vuran adamı metin kaçıracak?
evet, dak. dak. 32 - suat topla beşiktaş ceza sahasına girerken münür'ün müdahalesiyle karşılaştı. tam çizgi üzerindeydi, sert hareketin tesiri ile içeriye düştü. hakem suat'ın düştüğü yere bakti ve sonra eliyle penaltı noktasını gösterdi. karar ağırdı doğrusu. bir iki ufak itiraz oldu. o kadar. metin geldi topun başına. beşiktaş taraftarları biran sonra fileleri kaldıracak olan bombardımanın gürültüsünü duyar gibiydi...
ve metin topa vurdu o kadar. buna en hafif şekliyle dahi vuruş demek zordu. metin gol kralı olduğu topraklarda hayatının en kötü vuruşunu yapıyor ve kaleci necmi penaltı noktasından gelen topu rahatça bloke ediyordu...
şimdi nüktedan beşiktaş seyircicisini dinleyelim « metin. metin çok yaşa.»
bir maçın, bir milli ligin her şeyini değiştirebilirdi bu penaltı. ve beşiktaş penaltıdan kurtulan her takım gibi saldırıverdi rakibine. galatasarayın geri hatlarındaki canlılık. beşiktaş üstünlüğünü perdelerken devre golsüz bitiyordu...
ikinci devre ve gol
maçın ikinci yarısı metin'in futbol hayatında çok talihsiz bir 45 dakika olarak ifade edilebilir. tribünler pek kötü bir gününde olan genç futbolcuya gözünü dikmişti bir kere. hele o galatasaray taraftarlarından yediği sertt darbe. metin'i kendi kulübünün taraftarları protesto ediyor ve o her protestoda oyundan biraz daha uzaklaşıyor. kaçıyor, penaltıda toprağa vurduğu ayağının galatasaraya kazandırdığı golleri neredeyse haram edecek hale geliyordu. oyunun sonuna kadar kaçırdığı penaltının üzüntüsü ile silindi, silindi ve değil şut atmak, değil pas vermek, hareket ve teşebbüs kabiliyetini elinden kaçırdı. beşiktaşlılar. galatasaraylı futbolcularla. galatasaraylı taraftarlar arasında cereyan eden bu sessiz harpten habersiz, aradıklarını bulmak mecburiyetindeydiler. şimdi daha iyi oynamaya ve maça asılmaya başlamışlardı.
bir 20 dakika daha böyle geçti. galatasaray müdafaa gayreti ile ayakta durmaya çalışıyordu. bir de ileride hırsla eski takımına gol atmaya çalışan ahmet berman'ın yaptığı izzeti nefis mücadelesiyle...
büyük maçların golcüsü
beşiktaşlı taraftarlar sahadaki siyah-beyazlı «onbir» in bastırışından keyiflenmişti. şarkılar söyleniyor, «şenol, birol, goool» sloganının bu defa bestesi kulakları dolduruyordu. ve bu tempo arasında ismi duyulmayan sarışın genç, şenol'ların, birolların, büyük gollerin arkadaşı arif bu büyük maçın son sözünü söyledi. doğrusu aranılırsa yaptığı, bundan evvelkilerden pek farklı değildi. tşte yine takımı büyük bir maç oynuyor ve tam 70 inci dakikanın dolduğu sırada meşin yuvarlağı mayk hammer takipciliği ile galatasaray ağlarına takıyordu. milliyet arife boş uere «mayk hammer» dememişti. küçük ahmedin ustaca çizgi kenarından sürükleyip soldan sağa aktardığı topu. şenol de mükemmel bir hareketle sağdan ortalamış ve işte arif ortada dâvayı halletmişti. galatasarayın dünkü en iyi adamı candemirin ahmet tarafından geçilişinin gole kadar gitmesi, cendemir hesabına büyük talihsizlikti. arif ise talihini kendi yaratmış, mayk hammer'liğinin mükafatını görmüştü.
«1-0» galibiyet demekti. «1-0» belki de şampiyonluk demekti, «1-0» her şey demekti beşiktaş için siyah-beyazlı lider şampiyonluk koşusunda finişe kalkmıştı artık. ve dün döndüğü viraj da, onu varış ipine çok yaklaştırmıştı.
1. beşiktaş...34...26...7...1...62...13...59...9 2. f. bahçe...31...23...4...4...74...31...50...12 3. g. saray...33...20...9...4...63...21...49...17 4. d. spor...33...15...11...7...45...35...41...25 5. ist. spor...34...13...13...8...37...30...39...29 6. k. güm...32...13...8...11...41...36...34...31 7. iz. spor...29...12...10...7...48...34...34...24 8. g. birliği...32...12...8...12...44...37...32...32 9. feriköy...33...14...4...15...37...37...32...34 10. vefa...34...10...11...13...33...56...31...37 11. k. paşa...34...8...13...13...27...44...29...39 12. ş. hilâl...31...10...9...12...33...36...29...33 13. altay...34...10...7...17...41...60...27...41 14. göztepe...33...7...12...15...30...38...25...41 15. beykoz...31...8...9...14...31...47...25...37 16. k. yaka...29...9...6...14...29...41...24...34 17. a. gücü...28...7...8...13...28...44...22...34 18. adalet...31...7...7...17...22...40...21...41 19. h. tepe...32...7...6...19...36...57...20...44 20. a. ordu...33...6...7...20...36...59...19...47
necmi: yerinde mudahaleleri ile takımının galibiyetine amil olanların başında geliyordu. kurtardığı penaltı için fevkalâde demek doğru olur. gerçi şut hafif gitmişti. amma penaltıyı atan da metin di.
bahattin: bu mevsim alışılan oyunlarından birini çıkardı. ismaili zararsız hale getiemekte müşkilata uğramadı.
münür: durgun, hareketsiz hattâ isteksiz isfendiyar karşısında rahat bir oyun oynadı. topu uzun uzun açışı, ağır ağır form tutmaya başladığına bir işaretti.
tuncay : çelimsiz hattâ fizikman zayıf olmasına rağmen bir makine intizamı içinde çalıştı. en müşkül anlarda kalesini o koruyor ve her gedik veren yere yetişiyordu.
sabahattin : metinin karşısında ne yapacağı merak ediliyordu. maçın başlarındaki bir iki falsolu hareketi hariç tutulursa onu da vazifesini yapanlar içine dahil etmek mümküğn olacaktır.
kaya: suat ile çok sert bir mücadeleye tutuştuç fakat ne suat onu ne de o suatı yıpratabildi.
arif : sinsi takipçi, bu maçta da altın gollerinden birini attıç gole kadar ve golden sonra da forvetin en çalışkanlarından biri idi.
nazmi : ileri geri çalıştı. her hali ile gemisini kurtaran kaptan'dı.
şenol : atak ve şarjlı futbolcu ile galatasaray defansını zorlayanlardan bir tanesi oldu. bilhassa havadan ergun gibi bir santrahafa daima faikiyet gösterdi.
birol: ince ve zarif hareketleri ile dikkati çekti. yalnız gol hazırlayıcı olarak vazife görmesi bu futbolcunun gün geçtikçe şüt atmak hassasını kaybettiriyordu.
ahmet: uzun boylu iş düşmedi. yalnız bir defa dalışı ve güç pozisyonda attığı şüt nefisti. golün hazurlayıcılarındandı.
galatasaray
turgay: kritik maçın asabi havasında kendini kurtaramadı. arif'in attığı golde biraz ağır hareket ettiği söylenebilir. kaldı ki, blokajlarında da mütereddir olduğu görülüyordu.
candemir: topa ve rakibine sert girmesine rağmen müdafaanın en güvenilen elemanı, takımın en iyisi olarak gözüktü. çabuk adam oluşu karşısındaki ahmet'e faydalı olmak imkânını vermedi.
saim: sağ ayağı daha kuvvetli olan bu futbolcunun solbeke konulması hatalı olmuştur. topu iyi takip eden arif karşısında ekseriya bu sebeple güç durumlara düştü.
mustafa: maçın başlarında tutunamadı. fakar dakikalar ilerledikçe kendisine geldi. birol gibi seyyal bir insaytın karşısında hem rakibi zararsız hale getirmek ve hem de forvete top taşınması imkansız oluyordu.
ergun : şenol karşısında bir hayli zorlandı. cüsseli ve yapılı olmasına rağmen sarjlı futbol oynayan santraforlar karşısında çabuk bozulan erdun dün şenola bilhassa havadan gelen toplarda mağlûp oldu.
nuri: ergun'a yardımcı olmak isterken çok zaman yerini kaybetti.
isfendiyar: cevval, hareketli sağaçık olmak meziyetinden çok uzaktı. sağaçıkta adeta makhsur kalmıştı. bütün topların metinde toplanışına biraz da bu sebep oldu.
suat: takımın en çalışkan elamanı idi. 90 dakika ileri geri koştu, didindi. bu hali taraftarlarının da gözünden kaçmamıl olacak ki maçın sonlarına doğru hep bir ağızdan galatasaray tribününden «suat, suat çok yaşa» sesleri yükseliyordu.
ahmet: eski takımına karşı arzulu oynayışı moral bozucu bir tezahürat ile karşılaşmasına sebep oldu.
metin: varlığı ile yokluğu birdi. penaltıyı ayağını toprağa vurarak kaçırışı için bir talihsizlik demek icabedecektir. ama toplara girmeyişi isteksiz hali için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir.
ismail: eğer eski günlerin ismaili olsaydı, öyle tahmin edilir ki hiç kimse onun solaçık mevkiine konuşundan bu derece şikâyet etmeyecekti. tek kelime ile maç kabiliyetini kaybetmiş.
beşiktaşın altın golünün yaratıcısı arif maçtan sonra etrafını kendisinin tebrik edenlere «ben sadece hisseme düşeni yaptım, galibiyette benim kadar diğer arkadaşlarımın da büyük payı var.» diyor ve sözlerine hemen şunu ilâve ediyordu: «fakat yine de takımının şampiyonluğunu garantileten golü atmakta kendimi bahtiyar addediyorum.»
sahaların sinsi takipçisi arif, beşiktaş'ı dün galatasaray karşısında galip getiren golü de yine ustaca bir takip sonunda atmıştı. işte arif, etrafını dolduranlara golünü şöyle anlatıyordu: «-dakikalar gittikçe ilerliyor, hakim oynamamıza rağmen bir türlü nihai neticeyi tayin edecek golü atamıyorduk. fakat ısrarla maça asılıyorduk. birden bire ahmet'in bir yıldırım hızıyla candemir'in yanından sıyrıldığını ve topu kaptana aktardığını gördüm. nazmi önüne gelen topu hiç bekletmeden sağ açıpa deplâse olan şenol'a yolladı, bu vaziyette benim içe kaçmam icap ediyordu. nitekim öyle yaptım. şenol'un ortaladığı top ergun'u gecerek önüme düştü. bu pozisyonda benim üzerime çıkan turgay'dan topu kurtararak kaleye atmam icap ediyordu, ben de icap edeni yaptım ve attığım sıkı şut galatasaray kalesine girmişti bile..»
turgay çok heyecanlı idi... yerinde duramıyor, eliyle sinirli hareketler yapıyordu. bütün dikkatimi ona teksif etmiştim. büyük maç başlıyalı henüz 15 dakika olmuştu. sağdan arifin yaptığı ortada şenolun şarjı ile dev kaleci sırt üstü yere düşüyordu. arif koştu. onu takım arkadaşlarından evvel yerden kaldırdı. sırtını okşadı. turgay da arifi yanağından öpüyor. müdafaanın - takımın demiyorum - idaresi onda. turgayın en çok bağırdığı «aman bırakma! yakından marke et!» diye seslendiği insan candemir. ergunla öyle iyi anlaşmışlar ki âdeta konuşmalarını kaş göz işâretleriyle yapıyorlar. yarım saatin dolduğu bir sırada turgayın sinirli sesi tekrar yükseliyordu: «dikkat et mustafa, birolu kaçırıyorsun!» ama şöhretli kalecinin sinir sistemini bozup dağılan ve onu ümitsizliğe gömen hâdise 22 nci dakikada cereyan etti. suate yapılan faulü bulgar hakem takov bir penaltı ile tecziye etmişti. turgay ellerini havaya kaldırarak bir çocuk gibi sevindi. sonra yerinden ok gibi fırladı koştu ve metini öptü. ceza atışında topu istediği noktaya çok iyi sevkeden metinin gole tahvil edeceğine inanıyordu. kalesine geldi. emin nazarlarla arkadaşına bakmaya başladı... o ne? metinin gerilip attığı şut kaleci necminin kucağında kalmıştı. turgay, rakip takımın kalesini koruyan genç arkadaşının bu başarısını, hattâ bizzat kendi kalemiyle uzun uzun anlatırdı. dev kaleci teessürden kendisini yere attı. yüzünün hattları gerilmişti. saim'e «biz bu maçı zor alırız» diye fısıldadı. fakat hakem kararında mütereddit gözüküyordu. gazhane tarafında bulunan foto muhabirleri desahaya girmişlerdi. turgay da oraya gitti. hakemin kararı penaltının tekrarı değildi. kronometreyi yanlış tuttuğu için çaldığı düdük devrenin bitimine aitti. üzgün bir kumandan edasiyle kalesine döndü ve geriye kalan 15 dakikalık zaman içerisinde beşiktaşın acar forvetine karşı mücadeleye koyuldu. ikinci devrede turgay bir ara nikbin olmuşu. zira forvet beşiktaş kalesini ağır bir tazyik altında tutuyordu. ama golün yapılışı onu temelinden sarstı. gerek arkadaşları gerekle idareciler ona bundan sonra ne söyledilerse hep aksi cevaplar aldılar. eski arkadaşı antrenör coşkun bir ara «ahmet ile mustafanın yerini değiştir. turgay!» diye seslendi. turgav küskünlük içersinde kafasını salladı ve bu tavsiyeye riayet etmedi. mac bitti. az evvel birbirlerine seri giren futbolcular, şimdi öpüşüyorlardu. dev kalecinin yüzündeki ifâde arkadaşlarından çok fazla müteessir olduğunu gösteriyordu. ve buna rağmen sahayı terkederken çılgınca tezahürata devam eden beşiktaş tribününe eliyle tebrik işâreti yapmaktan geri kalmadı.