seyirci lehimizde, saha vaziyeti aleyhimize buna rağmen maçı kazanmamız muhtemel
maçı aynı tempo ile götürebilecek nefese sahip görülen belçikalılarla çetin bir sistem mücadelesi yapacağız
ankara ve istanbul radyoları, maçı 14'ten itibaren yayımlayacak
necmi tanyolaç ankara'dan bildiriyor
millî futbol takımımız 1957 sezonunun son maçını bugün meçhul bir rakiple: belçika ile oynuyor. rakibimiz hakkında herkesin bildiği nihayet bir avrupa futbolu etiketin taşıması, bir de macar antrenörün elinde ötedenberi yatkın olduklar bilinen «w.m.» sistemine sadık kalmaları... yalnız 5-2 llk son hollanda mağlûbiyetinin, bu istikrarsız futbola yeni bir hüviyet verme tesebbüsünü doğurduğu bir vakıadır. bu itibarla, bugünkü rakibimiz yepyeni bir ekip halinde karşımıza çıkacaktır. belçika federasyonunun, yeni bir kadro teşkili mevzuundaki ümitleri ankaradaki maçta ya yeşerecek ya da cılız kalacaktır. bu teknik bir hesaptır ve bu şartlar altında milli takımımıza bir şans tanımak makul olur.
kısaca hususiyetleri
belçika milli takımı, enerjik bir futbol oynamaktadır. futbolcuları sağlam yapılı, atletik kabiliyetli ve 90 dakikayı ayni tempo içinde götürebilecek bir nefes üstünlüğüne sahiptir. «w.m.» i, müdafaaya önem vermek suretiyle tatbik ederler. umumiyetle iki içten biri geri çalışır ve bu futbol ölçüsü içinde sür'atli kontrataklara seçerler. bu sebeple, rakiplerimizin ofansif bir oyun tutturduğumuz andan itibaren müdafaalarını kapayıp, sıkıştıracaklarını bilmek için kâhin olmağa lüzum yoktur. kağıt üzerine geçen bu malûmata rağmen, rakiplerimizin gerek ferdi, gerekse cem'i futbol varlıklarını ancak bugünkü maçtan sonra tesbit edebileceğiz güzel ve alışılmış bir ifade ile belçika bizim «kapalı bir kutudur.»
«.w m .» ler savaşı
bugünkü karşılaşma, peşin bir tahmine göre. w m. sistemlerinin savaşı olacaktır. takımımız, oyuna çok sıkı bir markaj anlayışı ile ve fakat hücumla başlayacaktır. oyun içinde futbolcuların hususi bir vazife alması mahzurlu kabul edeilmiştir. her oyuncu kendisine verilen talimatın, daha doğrusu tatbiki arzu edilen sistemin icaplarını yerine getirmeğe çalışacak ve durmadan hamle yapacaktır. forvetlerimizin kontrollu bir oyunla insiyatifi teminde güçlük çekmeyicekleri anlaşılmaktadır.
zaruretlere gelince...
tek seçici eşfak aykaç, millî kadronun nihai tertibini bulmakta hayli zorluğa uğramış görünüyordu. nazariyeler onu aldatmıştı.. bunun için takımın teşkil tarzını aşağıdaki esaslara istinaat ettirdi:
1. hava ve saha şartları.
2. millî maçta 44 üncü indi dakikaya kadar kaleci hariç, ancak bir oyuncu değiştirilmesi mecburiyeti.
3. namzet kadronun son hazırlık maçındaki zaaf ve bilhassa müdafaa bütünlüğü içindeki hataları.
bu sebeple teşkil edilen kadro, ilk tasavvurlara güre, değişik sayılabilir. takım, oyunun tarzına göre kendi bünyesi içinde tâdiller yapılabilecek şekilde tesbit ediimiştir. bilhassa müdafaamız rakibin hücum gücünü kuvvetlendirmesine mâni olamazsa, bu taktirde takım içinde bazı oyuncuların yerlari değiştirilecektir. böylece de müdafaa hatlarımız daha dayanıklı bir hale getirilecektir.
peşin söz, milli takımımızdan bugün galibiyet bekliyoruz. bu arzu kat'iyen rakibimizi küçük görmek gibi bir hükümden doğmamaktadır. millî maç an'anemiz ve nihayet birbirini tanımanın verdiği avantajla umumi manada bir futbol üstünlüğümüz. belçika'ya ankara'da «maç veremez» diyoruz. saha top kontrolünü güçleştirecek ağırlıktadır. bu da şüphesiz oyunun seyrine tesir edecek ve bir takım hesapları tehlikeye sokacaktır. ama biz şu çok anormal idman maçı nın kamçıladığı çocuklardan hele sırtlarında ay - yıldızlı forma olduğu bir günde galibiyet bekliyor ve onlara muvaffakiyetler diliyoruz.
futbol federasyonumuzun maçta iki oyuncu değiştirilmesi için yaptığı teklifi belçikalı idareciler kabul etmemişlerdir. böylece kaleci hariç sakatlanan veya aksayan bir oyuncu ancak 44 üncü dakikaya kadar değiştirilebilecektir.
ilk yedeklerimiz
bugünkü maçta ayhan, suat ve ismail ilk yedekler olarak tesbit edilmiştir.
lefter, dün hafif bir rahatsızlık geçirmiş, metin de kendisini iyi hissetmemiştir. bu sebeple iki futbolcu da kapalı salon idmanına çıkmamışlardır. iki futbolcu da istirahate çekilmişler ve milli maçta oynıyacaklarını söylemişlerdir.
belçika antrenörü t0ldi dedi ki: "gaye gol yememek, bilâkis gol atmak"
kafiledeki belçikalı gazeteciye kopa: "türkler sizden iki gömlek üstündür orada yenmeniz imkânsızdır" demiş
orhan türel ankara'dan bildiriyor
«taktik gizli fakat gaye belli, gol yememek, gol atmak». bu sözleri belçika milli takımının macar antrenörü «toldi» söylüyordu. fakat konuşmasına şunları da ilâve etmeyi ihmal etmedi: «kağıt üzerinde zayıfız. ama netice almaya da çalışacağız. bizim sistemde peşinen mağlûbiyet yok»»
toldi, iri yapılı ve neş'eli bir şahıs. mütemadiyen gülüyor. bir ara: «belçika'dan evvel mısır, finlandiya ve danimarka'da antrenörlük yaptım. frenç - varoş'da uzun seneler futbol oynadım. fakat asker olduğum için takımımın türkiye'ye 1938 senesinde yaptığı seyahate iştirâk edemedim. futbolunuzu iyi tanımıyorum. sadece ispanya'da bir kerre seyrettim. bu maçta ispanyaya değil kubala'ya mağlûp oldunuz. beraberlik hakkınızdı. enerjik ve çabuk bir oyun tarzınız var.» cümleleri ile kendi futbol hayatını ve hakkımızdaki bildiklerini anlattı.
takımla gelen teknik komite azaflarından elde ettiğim malûmata göre, belçikalıların sistemi «w.m.» dir. yaş vasatisi 30 olan müdafa elemanlarına büyük ümitleri soliç jürion yardım edecek ve forvet ilk yarım saatte 4 kişi ile çalışacaktır. müteakiben duruma göre içleri ileriye kaydırarak ofansif bir oyun tarzı cihetine gidilecektir.
belçika takımının kadrosu ve son durumu
belçika milli takımı bu sene içinde üç maç yapmıştır. izlanda ile 6-3, fransa ile 0-0 lık neticeler alan rakiplerimiz, son maçlarında hollanda'ya 5-2 yenilmişlerdir. bu maçta belçikalılar son derece kötü bir oyun çıkarmışlardır. bu sebepten aksayan 7 kişiyi takımdan çıkarmak zarureti hasıl olmuştur. bu meyanda en acar oyuncuları «coppens» de form düşüklüğü yüzünden uzun müddet için kadro dışı bırakılmıştır.
rakibimiz belçikalılar forvet hattında 4 yeni oyuncu denemektedir. bu hususta kendisiyle konuştuğum belçika federasyonu teknik âzası mr. maurinus şöyle demiştir: «takımımız şu anda bir duraklama devresi geçirmektedir. forvet oyuncuları tecrübesiz, genç, fakat hırslıdırlar, ilk defa milli olacaklarından çıkaracakları oyun hakkında kat'i bir şey söyleyemem ancak santrfor ve soliçimiz, istikballeri çok parlak iki futbolcudur. her an sizin için tehlikeli olabilirler.»
avrupa kulüpler arası şampiyonası için ispanya'ya gitmiş olan belçika'nın journal (het-volk) gazetesi muhabiri r. depestele, milli maçı takip için belçikalılarla beraber ankara'ya gelmiştir. madrid'te konuştuğum r. kopa, bugünkü maç için kendisine şunları söylemiştir: «türkleri yenmeniz sizin için imkansızdır. zira hem teknik ve hem de fizikman rakipleriniz sizden iki gömlek üstündürler.»
belçikalılar ne diyor?
antrenör hariç, temas ettiğim oyuncu ve idareciler saha ve seyirci avantajı dolayisiyle maçı bizim kazanacağımızı tahmin ettiklerini söylediler.
szobel, belçikalılara malûmat vermiş
takımımız hakkındaki son durumu halen istanbulsporun şarta muallâk antrenörü szobel'den elde eden belçikalılar yukarıda görüldüğü veçhile maçın neticesinden ümitli değillerdir. fakat yine de «top yuvarlaktır» demekten kendilerini alamıyorlar.
19 mayıs stadının karları, bugüne hazırlık olmak üzere temizleniyor. ankara bölgesinin bütün müstahdemi, başlaronda müdürler de dahil olmak üzere, dışarıdan kiralanmış 100 amelenin de yardımı ile geç saatlere kadar stadda 20 santim kalınlık tutan karın temizlenmesine çalışılmaktadır.
turgay: takım kaptanı. 30 defa milli, 932 de ankarada doğmuş, futbola 1918 senesinde galatasaray lisesinde başlamıştır, ilk milli maçını iran'a karşı oynamıştır, evlidir.
ali: 3 defa milli. futbola 1946 seneninde izmitte kağıtspor'da başlamıştır. ilk maçını 1948 senesinde akdeniz kupası maçı için italya'ya karşı oynamıştır. evlidir.
basri: 1929 da silistre'de doğmuştur. 16 defa millidir. 940 senesinde eskişehirde futbola başlamış, ilk maçını 1952 de helsinki'de macarlara karlı oynamıştır ve bekârdır.
mustafa: 20 defa milli. 928 de bursa'da doğmuştur. futbola adana yün mensucat kulübünde başlamıştır. ilk milli maçı suriye'ye karşı oynamıştır. bekârdır.
naci: 1931 de istanbul'da doğmuştur. 13 defa millidir ve futbola 1947 senesinde başlamıştır. ilk maçını 1954 dünya kupasında almanya'ya karşı oynamıştır.
ahmet: 1932 de istanbul'da doğmuştur. 8 defa milli formayı h,giymiştir. 1950 yılında karagümrük'te futbola başlamış. ilk maçını portekliz'e karşı oynamıştır. evlidir,
hilmi: 3 defa milli. 1934 senesinde filibe'de doğmuştur. futbola 1941 senesinde başlamış, ilk milli maçını kahire'de mısır'a karşı oynamıştır, bekârdır.
can: 1936 senesinde istanbul'da doğmuştur. futbola basketboldan sonra başlamıştır. ilk milli maçını polonya'ya karşı oynamıştır. milli basketbolcu olup bekârdır.
metin: 1936 senesinde izmir'de doğmuştur. futbola çok küçükken izmir'de de başlamıştır. ilk maçını istanbul'da portekiz milli takımına karşı yapmıştır. 11 defa millidir.
kadri: 1930 senesinde istanbul'da doğmuştur. ilk maçını italya'ya karşı oynamıştır. bu bu futbolcumuz evli olup 11 defa ay-yıldızlı formayı giymiştir.
lefter: 926 senesinde istanbul'da doğmuştur. 1937 senesinde futbola başlımış, ilk milli maçını 1948 senesinde atina'da yunanlılara karşı oynamış'tır. evlidir. 34 defa milli olmuştur.
millî takım elemanlarının maneviyatları yüksek, galibiyet umuyorlar
ankara, yavuz bayraktar bildiriyor
bugün 19 mayıs stadyomunda belçika milli takımına karşı 101 inci karşılamasını yapcak olan milli takımımızın maneviyatı tamdır kendileriyle görüştüğümüz millî| takım elemanları topun yuvarlak olduğunu kabul etmekle beraber bu maçta galip çıkabileceklerini de ilave etmişlerdir.
ne dediler?
turgay (kaleci - kaptan): «her zamanki gibi, bu defa da topun yuvarlak olduğunu kabul ediyoruz. gerek sahanın pek yumuşak oluşu, gerekse hava şartları bizim hiç del lehimize değildir. fakat, her şeye rağmen galip gelmek ve ankaralı seyircilere iyi futbol göstermek için çalışacağız. arkadaşlarıma inanıyorum.»
b. ali (sağbek): «belçikalı rakiplerimizi yenmek için oynayacağız.»
basri (solbek): «allahtan isteğim iyi futbol oynayarak galip gelmek. ankaralılarıı tatmin etmektir. bazı anormal şartlara rağmen iyi bir oyun çıkaracağımıza inanıyorum.»
mustafa (soğhaf): «belçika'yı yeneceğimizi sanıyorum. amma, futbol cilvesini t unutmamak lazımdır.»
naci (santrhaf): «arkadaşlarıma ve kendime güveniyorum. galip gelmek için oynayacağız.»
b. ahmet (solhaf): «inşallah yeneceğiz. yalnız saha hiç de iyi değil.»
hilmi (sağaçık): «sahaya alışamadık. amma, herhalde galip gelmemiz lâzımdır. bunun için de neticeyi önceden garantilememiz icap etmektedir.»
can (sağiç): «maçtan evvel konuşmamız doğru olmaz. amma, ille bi şey söylemek lâzımsa, inşallah galip geliriz derim.»
metin (santrfor): «ankara'da futbol oynamayı ve rakiplerimizi yenmeti çok arzu ediyorum. inşallah galibiz.»
kadri (soliç): «takımdaki arkadaşlarım formdadır. hepsinin candan futbol oynayacağına ve bu maçı kazanacağımıza inanıyorum.»
lefter (solaçık): «hastalıktan kalkıp ankara'da kampa girdim. kendimden ziyade arkadaşlarıma güveniyorum. ama, hani ben da hiç fena değilim. futbolu çok iyi anlayan ankaralılara güzel futbol ve kıymetli galibiyet hediye etmek azmindeyiz. inşallah bunda muvaffak olacağız.»
10 günden beri başşehrin misfiri bulunan milli takımımız, mevsimin üçüncü müsabakasını bugün belçika'ya karşı oynuyor.
peşinen şu hususu sayın efkârı umumiyeye arzetmek isteriz ki, belçikalıların gayet hafif bir rakip oldukları yolunda çıkıp, hattâ milli takım saflarında bile bir rehavet havası yaratan haberler, bu takım hakkında edinmiş olduğumuz açık malûmata kafiyen uymamaktadır. binbir tegsire uğrayacağını bilmekle, beraber, bir hakikati ifadeden çekinmiyor ve bugün ankara'da gayet çetin bir mücadele cereyan edeceğini açıklıyoruz. milli takımımız ankara'da kaldığı müddet içinde oynadığı idman maçlarında, bugünün akşamını huzurla bekletecek bir hüviyette görünemedi. keyfiyeti bütün idman müsabakalarında olduğu gibi taraflardan birini hırs, diğerinin lakayidisiyle izah sanırız pek yanlış bir teşhis değildir. bu itibarla idman maçlarının uyandırdığı intihalara fazla itibar etmeyip gençlerimizden mûtad oyunlarını beklemek boş bir intizar olmayacaktır. uğradıkları son hollanda mağlûbiyetini müteakip belçikalılar milli takımımıza karşı çıkaracakları kadrolarına altı yeni oyuncu ithal etmiş bulunmaktadırlar. bu değişiklik sebebinin hollanda mağlûbiyeti kadar takımımızı madrid'te seyreden belçika milli takım antrenörünün müşahedeleri neticesi olması da mümkündür. şu kısa izahattan anlaşılacağı veçhile ankara bugün mûtad oyununu oynamasını temenni ettiğimiz millî takımımızla, yepyeni bir hüviyete büründüğü için «meçhûl» den ibaret belçika milli takımı arasında cereyan edecek mücadeleyi seyredecektir. ancak bugünkü meçhul belçika millî takımının malûm bir hamuru var ki, bite tekrar ettiriyor: zor bir maç yapacağız.
ankara, veli arığ'dan misafir edildikleri ankara palas'ta maç hakkında kanaatibi sorduğumuz orta hakem ricarolo pieri'nin cevabı çok kısa olmuştur. «hava ne kadar fena.» iki yardımcısı sinyor alfeo frignani ile ugo famulari ise «bilmiş olsaydık roma'da bıraktığımız bahar havasını buraya getirirdik» diye arkadaşını tasdik ediyordu.
«sahayı gezdiniz mi, maçın tehrini muhtemel görüyor musunuz?» şeklindeki sualimizi oldukça garip karşılayarak, mânali bir omuz silkişi ile «ne lüzum var?» şeklinde cevaplandırarak ilâve etti: «müsabaka yarın (bugün) saat 14'de değil mi? bir saat önce stada gider, sahaya çıkar ve kararımı veririm.»
anlaşılan şu ki, hakem görüşü ile müsabakanın tehiri diye bir husus mevzuubahis değildir.
pazartesi günü istanbul yolu ile roma'ya dönecek olan italyan hakemleri, dün anıt - kabri ziyaret etmişler, müteâkiben çankaya'yı gezmişlerdir.
7 kişilik belçika müdafaasını, devamlı baskımıza ve fırsatlara rağmen ancak bir kere mağlûp edebildik
tek golümüzü can attı. belçika gözlüklü soliçin ayağı ile 2. devrenin 35 inci saniyesinde beraberliğe ulaştı
necmi tanyolaç ankara'dan bildiriyor
belçikayı'da mağlûp edemedik. biz görüşlerimizi daha ziyade bu cepheden yürüteceğiz. çünkü, milli takımımız sağlam yapılı rakibi karşısında devamlı surette vasatın üzerinde bir futbol oynayabilmeydi, maçı alırdık. oyun hücumla başlamış ve 12 nci dakikada 1-0 galip duruma geçmiştik. maçın düğüm noktası işte bu golde idi. mağlûp duruma düşen bir takımın yapacağı en iyi iş müdafaa idi. - ki moral bakımından gol bir yıkıntı sebeb olmasın- nitekim yaptılar ve muvaffak da oldular. ama kusur 7 kişilik bi kapalı baraj inşa ediveren belçikalılarda değildi. pekala, merkezden taarruzların ceza sahası içi ve dışında oyunu ziyadesiyle sıkıştırdığı tesbit edildikten sonra, hücum tarzı açıkların kontrolü altına girebilir ve böylece de kapalı saha boşaltılabilirdi. milli takımımız, sahanın ağırlığını azaltacak bir oyun varken, tam aksini yaptı. belçika antrenörü macar toldi'nin de dediği gibi: «bütün takımımız oyun devamınca topla oyalanmış, çalımı elden bırakmamıştı.»
sonra, rakibi baskı altında tutmanın da netice için kafi gelmiyeceğini aşikardır. evet, çok zaman hücumda gözükmüş -bilhassa ilk devrede - bastırmış fakat bir gol atabilmiştik. yalnız gününde bir metin, dünkü milli maç hele belçika gibi bir rakip için çok şey demekti.. 40 bine yakın seyircinin dikkati hemen her topa dalan, fakat ikinci hamlede hareketsiz kalan bu genç santrforun üzerinde gezindi. metin, sık sık şut atmıştı. fakat bizim bildiğimiz metin dünkü gibi ayağına, kafasına gelen fırsatları seri halinde isabetsiz vuruşlarla kaçırmazdı ve kaçırmamalıydı da. böylece, en can alıcı hücum silahımız, atışlarından bir tanesinde isabet kaydedemeden menzilinde kaldı. lefter ve hilmi de forvetin «daha iyi çalışıp daha çok iş yapabilecek» adamları arasındaydılar. ve ikisine de dünkü sıkışık futbol furyasında büyük vazifeler düşüyordu. biri klâsını ilk devrenin ancak 35 dakikalık zamanı içinde gösterebildi ve üç ortayı gol pozisyonuna davet etti. diğeri, müthiş sür'at ve dalıcılık vasıflarına rağmen, ceza sahasının ürkek bir açık olarak yaklaştı. ayrıca da ihmal edildi. hücum hattında geriye can kalıyordu. bu genç futbolcu da ilk devrenin başarılı üç elemanından biriydi. ve bir gol atmakta güçlük çekmedi. kadri, bu tarafın futbolunu göstermeyen fakat iyi takip edildiği takdirde en çalışan oyuncu idi. haf hattı ile forvet arasında uzanan boşluğu kapatmak için büyük bir gayret sarfetti. ileri hattın da seyyal çalışma temposuna yardımcı oldu.
daima müdafaa
belçika takımı karşımıza tahmin edildiği gibi müdafaa üzerine monte edilmiş bir «w.m» sistemi ile çıktı. rakiplerimiz, açık nokta bırakmıyorlar ve iki içi de intizamlı bir tempo ile geri çekerek muayyen bir sahayı perdeliyorlardı. yalnız bu kapanış gelişi güzel olmaktan ziyaede üzerinde işlenmiş ve tecrübe edilmiş bir taktiğe dayanıyordu. şöyle ki, sol iç enerjisi ve futbol bilgisi ile iki hattı sol taraftan bağlarken santrhaf carre oyunu ve bilhassa hücum tarzını iyi bir futbol teknisyeni gibi tanzim ediyordu. takımımız hücuma geçerken de bu defa iki iç'in ustalıkla geriye kayıp, ilk müdafaa kademesini teşkil ettiği dikkat çekti. ama belçika millî takımında tıkır tıkır işleyen tarafın haf hattı olduğunu söyliyeceğiz. bu hattın üç elemanı müdafaa ve hücumda ustalıklarını gösterdiler.
hücumla oyuna giriyoruz
milli takımımız seri bir hücumla oyuna girdi. henüz 3 üncü dakikada kadri, naci'den aldığı bir topu avuta attı. 5 inci dakikada belçika santrforu da aynı işi yaptı. takımımızın rakibine göz açtırmak istemediği anlaşılıyor. ancak, bunu ham bir futbolla devam ettirmek istiyordu.
can golü nasıl attı?
11 inci dakikada bir gol fırsatı daha kaçırdık. can'a faul yapmışlardı. msutafa çekti, kaleci kalesini bıraktı. lefter soliç yerinden topu boş kaleye yolladı, gol olabilirdi. top avuta gitti. 12 nci dakikada metin, belçika cezâ sahasına girmek isterken santrhaf kendisine faul yaptı. santrfor muvazenesini kaybetmemişti ve yere düşeceği anda pasını can'a uzattı. can'da cezâ sahası üzerinden attığı kuvvetli bir şütle sol köşeyi gördü. top, belçika kalecisinin eline çarparak ağlarla buluştu. 1-0 galio duruma geçen takımımız devrenin sonuna kadar hücum yapmasına rağmen başka gol atamadı. 15 inci dakikada da bir gol tehlikesi atlattık. santrfor wegria'nın atağına mâni olan turgay, hafif bir sakatlık geçirdi. belçikalı santrfor ise iki dakikalık bir tedâviden sonra oyuna girdi. 20 nci dakika lefter'in 30 metreden çektiği şutu collette kurtardı. 25 inci dakika turgay, belçika sağaçığının ortasını zararsız hale getirirken, lefter'le hilmi yer değiştirdiler. 32 nci dakikada lefter, hilmi'den aldığı pasla indi ve topu rakip kaleye doldurdu. belçika kalecisi bir gole daha mâni olmuştu.
ayhan oyuna giriyor
37 nci dakikada mustafa sağ baldırını tutarak oyundan çıktı. ayhan solhafa, ahmet de solhaftan sağhafa geçtiler.
devre, kadri'nin altı pas içinde kaçırdığı golle kapandı. lefter'in mükemmel bir ortasını soliçimiz kullanamamıştı. belçikalılar da sakatlanan santrforun yerine orlans'ı aldılar. devre 1-0 lehimize...
henüz 35 saniye olmuştu
milli takımımızın ikinci devrede galibiyeri sigortalyacağı, hem de açık bir şekilde bekleniyordu. ama, ikinci devrenin başında yediğimiz golle oyunumuzu bozduk. henüz 35 saniye olmuştu ki, belçika takımının maçı gözlükle oyanayn soliçi jurion, müdafaamızın büyük hâtasından faydalanarak cezâ sahasına indi ve sert bir vuruşla uzaktan beraberliği temin etti. gol, milli takımımızı dağıtmıştı. ilk devredeki oyundan eser kalmamıştı. zira artık forvete müdafaadan top gitmiyor ve topu çok iyi tâkip eden belçikalılar, bu harekette öne geçiyorlardı. böylece belçika oyunu kontrolu altına almış, takımımız hücum insiyatifini kaybetmişti. buna rağmen karşı tarafın defansı kuvvetli tutması suretiyle oyun, 15 inci dakikadan sonra yine karşılıklı hücumlarla sürüklendi. bu müddet zarfında bir kaç tehlike atlatmış, bir tanesinde de turgay'ın kurtarışı ile beraberliği muhafaza etmiştik.
metin'in gayrete gelmesiyle son dakikalarda bir kaç hücum daha denedik. maalesef galibiyete açılan yolu bulamıyorduk. gayesiz bir oyunda kalmış, rakip defansı tesirli olarak bir kere dahi yaramamıştık. rakiplerimiz seyrek de olsa son hücum teşebbüslerinde daha çok göz dolduruyorlardı. maç 1-1 berabere bittiği zaman seyirciler ve futbolcular çok üzgündüler. sanki maç kaybedilmiş gibi... am, üzülmek neye yarardı. hücumla başlanıp, müdafaa ile biten oyunumuz netice vermemişti.
«sözlerime topu mütemadiyen sola göndertip bu sâyede bize kolayca müdafaa taktiği hazırlatan şahsa teşekkürle başlamak isterim. »
maçta sonra soyunma odasında konuştuğum belçika takımı antrenörü toldi, konuşmasına şöyle devam etti: «ispanya'da görüp sistemini takip ettiğim takımınıza karşı tasarladığım müdafaa taktiğim muvaffak oldu. içleriniz daima haf hattımıza çarptı ve açıklarınız tabiatiyte durdu. şayet mütemadiyen ortadan hücum hazırlamakta inat etmeseydiniz esasen hakkınız olan galibiyet sizin olacaktı. oyuncularınızdan kadri, ayhan ve naci'yi beğendim. lefter'e gelince... teknik mükemmel, fakat zamanı gelince lâzım olan şeyi yapmayıp müdafaaya toparlanma imkânı veriyor.»
belçika kaptanı ve en iyi oyuncusu carre ise şunları söyledi: «maçın neticesinden memnunum. fakat kabul etmek lâzımdır ki, siz daha iyi oynadız. karşımda oynıyan metin'in deplasmanları iyi fakat santrforda olması icap eden dalıcılık ve yırtıcılık yok. bu büyük bir kusur. hilmi, bence forvetinizin en tehlikeli ve acar oyuncusudur. niye onunla oynamadınız anlıyamadım.»
teknik komite âzası grorge maurinus durumdan çok memnundu. hakikaten 7 asil oyuncusunu değiştirmiş ve temeli yaşlı futbolculardan kurulu «deneme» takımın iddialı ev sahibine karşı aldığı beraberlik iyi bir netice idi.
maurinus müteakiben gelecek sene brüksel'de yapacağımız müsabaka'nın daha erteresan geçeceğini ümitle
«centilmen dostlarımın burada bize gösterilen yakınlığa belçika'da tatbikten haz duyacaklarını da ifade ile sözlerini şöyle bitirdi: galibiyet birinci devrede size. ikinci devrede bize güldü. fakat bitaraf olalım ve diyelim ki, galibiyet sizin hakkınızdı.»
maçın orta hakemi italyan ricardo pieri de seyircilerimizin centilmenliğini belirtti ve şöyle konuştu: «türk takımı daha ziyade canlı ve süratli oynadı. belçikalılar ise daha tekniktiler. seyircilerinizin takımınızı teşçi temposu ise bugüne kadar görmediğim sevimlilikte idi. ben bu kadar maç idare ettim. bu kadar candan tezahürat görmedim. geçen sene beşiktaş - galatasaray ve fenerbahçe - beşiktaş maçlarını idare etmiştim. takımınızda naci, kadri ve lefter'i çok beğendim. türk futbolüne muvaffakiyetler dilerim.»
h. polat federasyon başkanlığından istifasını ankara'da bugün basına açıklayacak
necmi tanyolaç ankara'dan bildiriyor
- yeni federasyonda tek seçicilik vazifesime devanı edecek misiniz?
bu suali maçtan bir kaç saat sonra eşfak aykaç'a sormuş ve şu cevabı almıştım: « bana bir vazife verildiği ve yeni federasyon reisi kendisiyle çalışabileceğim bir zat olduğu takdirde bir âzâ olarak memnuniyetle davete icabet ederim. ancak bilfiil futbol işleri ile uğraşmamak şartı ile... zira, artık milli takımla bir tek kişinin uğraşmasına imkân ve ihitmal yoktur. bu ancak bir heyetin işidir. bunun en yakın misâli benim. şu kadarlık zaman içinde yorulduğum ve yıprandığımın farkındayım. bundan da anlayacağınız gibi tek seçicilik vazifem burada sona ermektedir.»
aykaç bunu açıklarken sanki büyük bir yükü üzerinden atmış gibi rahatlamıştı. genç bir federasyon heyetinin bu genç azâsı şimdiye kadar yaptığı bütün müracaatlar kabul edilmedikten sonra nihayet arttk kendi «tek seçici» bırakmaya kat'iyen karar vermiş bulunuyordu.
belki bir tesadüftü ama bugün saat 11 de futbol federasyonu başkanı trabzon mebusu hasan polat da istifasını maarif vekiline verecek ve saat 17 de yapacağı basın toplantısı ile durumu efkârı umumiyeye açıklayacaktı. yüzde 90 ihtimalle heyette vazifeli bulunun selahattin belliren başkanlığa getirileceği düne kadar söylenmekte idiyse de, belçika maçının berabere bitmesi üzerine belliren'in tâyini ihtimali biraz zayıflamış görünmektedir.
hasan polattn sözleri
polat istifası ve federasyonun alacağı şekli nasıl karşılayacağını şöyle açıklıyordu: «bizim için ahmet de bir mehmet de. federasyonun vazifesine devamında faydalı olacağı bellidir. aksi kanaat yeni bir federasyon kurulmasına yol açacaıktır.