karagümrük - yeşildirek ve fenerbahçe - vefa, bu gece mithatpaşa stadında «4 altın puan» için mücadele edeceklerdir.
saat 20.30 da başlayacak ikinci maç şampiyonluk ümidi içerisinde bulunan fenerbahçe ile tehlikeli bölgeden kurtulamayan vefa arasında oynanacaktır. puan kaybetmemek niyetinde olan iki takım da maça bütün güçleri ile asılacaklardır. bu gece için büyük bir ciddiyetle hazırlanan ve kampa giren vefa'nın sarı - lacivertli rakibine bir azizlik yapacağı düşünülebilir. ancak maçın peşin favorisinin fenerbahçe olduğu da inkar edilemez.
ümitler maçı, ille de 23 yaşından ufak fulbolcuların maçı olmuyor bazan.
meselâ dün geceki fenerbahçe - vefa karşılaşması, her yönü ile tam bir «ümitler maçı» idi. hatta, yalnız oynayanlar için değil, oynamayanlar için de... fenerbahçe, şampjyonluğa yaklaşabilmek ümidine - az da olsa -sahipli. vefa, baraja düşüğ boğulmak tehlikesi arasında bu maça ümitle başlamıştı. ya saha dışındakiler? işte galatasaray, bu maçta şampiyonluğunu garantilemek ümidini taşıyordu işte karagümrük, işte yeşildirek, bursa kaplıcalarında terlemekten kurtulmak için bu maça ümitle bakıyorlardı.
vefa yenerse??? vefa beraberlik koparırsa??? fenerbahçe fark yaparsa??? futbolseverler, ünlü hesap uzmanlarına taş çıkartırcasına rakamlar üzerine eğilmiş, hesaplıyorlardı. işte işte, fenerbahçe canlu başlamıştı oyuna. vefa ise telaşlı, endişeli, dağınıktı. daha 5. dakikada lefter'in sıkı şutu, turgut'un ellerinde eriyor. üç dakika sonra nedim'in vuruşuyla giden top, üst direğe çarpıp dönüyordu. çok geçmeden (22. dakikada) turgut'tan kaçan top, boş kale ağzındaki şeref'in ayağına gelivermişti. ve şeref'in plasesi, topu oracıktan -evet, kale ağzından- avuta gönderiyordu.
ilk 25 dakika vefa bir «yolcu telaşı» içinde, ne yapacağını şaşırmış gibiydi. ama yolculuğun son durağını hatırlamak, yeşil - beyazlıları kamçılamış olacak ki, bu anda ibre ters yöne döndü. 29. dakikada haydar, ileri pasla atak yapmış, kaleye akmıştı. özcan kalesinden çıkarak atladı, golü kurtardı. tam bir dakika sonra ise, haydar'ın sağdan ortasıyla sola gelen top, fenerbahçe müdafaasının bakışları arasında ibrahim'in ayağını buldu. ibrahim, önü kapalı olduğu halde, meşin yuvarlağı filelere yapıştıran şutu çekti: maçın tek golüydü bu...
santra ile birlikte, gene ibrahim'in bombası, fenerbahçenin bu defa dış yan filelerini sarstı. devre sonunda naci'nin uzaktan sert frikiğini turgut başarıyla önledi ve devre 1-0 kapandı.
golü kaçıran gene vefa
«ümitler maçı» dedik ya... fenerbahçeliler de ikinci 45 dakikada ümitliydiler bu sefer... naci'yi ileri almış, nedim'i geriye vermiş, «gole gol» için gayrete gelmişlerdi. eğer vahdet de «onbir»ine ayak uydurabilse ve meselâ 63. dakikada kendi yarı sahasından alıp götürdüğü topu, özcan'ın kucağına atmasa, sayı tabelası bir daha değişecekti. yeşil - beyazlılar «bu takım kümeden düşerse yazık» dedirten bir gayret ve başarı gösteriyorlardı.
son 15 dakikada fenerbahçe son ümitlerini harcadı. kornerler, şutlar, ataklar... vefa bu defa «müdafaa» olarak açık vermiyordu. turgut peşpeşe kurtarışlarla beraberlik fırsatı bırakmıoyrdu. ama gol atamayan tekme atabilirdi ya. işte bunu da, avni, en görünür şekilde başardı. hakem, avni'yi oyundan çıkardıktan üç dakika sonra da maç, vefanın 1-0 galibiyetiyle son buldu. ne var ki, vefa, fenerbahçeyi yenmekle barajdan kurtuldu ümidini yükseltmiş, ama durumunu henüz garantileyememişti. önünde çetin engel vardı daha... fakat vefanın bu galibiyetle galatasarayın şampiyonluğunu garantiye aldığı rahatça söylenebilirdi. ve birşey daha söylenmeliydi: fenerbahçe, dün gecek oyunu ile «şampiyonluk»tan öylesine uzaktı ki...