diğer maçlar: ist. spor - ş. hilâl, iz. spor - vefa, a. ordu - beykoz
milli ligin beşinci haftasına bugün izmir ve şehrimizde yapılacak dört karşılaşma ile devam edilecektir.
gününü ikinci maçını saat 16 da fenerbahçe ile ankaragücü oynayacaklardır. askerliği sona eren can'ın da yer alacağı sarı - lacivertli takımda, sakatlığı maç saatine kadar iyileşmediği takdirde solaçık selim oynayamıyacaktır. çarşamba günü ezeli rakibi ile 1-1 berabere kalan ve form yolunda bulunan fenerbahçelilerin, kuvvetli rakiplerini mağlûp etmeleri normaldir.
bütün oyun devamınca karşılarında sağlam bir müdafaa bulan sarı-lâcivertli takımı can'ın penaltı golü galip getirdi
kahraman bapçum
açıkca konuşalım sizinle fenerbahçe'nin «as» ları, «yıldız» ları!... sizin «üstünlüğünüz» nereden geliyor? yâni nedir üstünlüğünüzü veren vasn? enerjiniz mi? süratiniz mi? nedir?
sizin şöhretiniz meşin yuvarlağa olan hâkimiyetinizden, bu yuvarlakla yaptığınız hareketlerden, onu beklerken, onu başkasına atarken, sahip olduğunuz kıvraklıktan ileri geliyor. yani siz ferden «iyi futbol oynayan» insalarsınız... ama bir şartla: yuvarlak yerlerde sürtünmeli, ayakları nız arasında kalmalı. top havalarda dolanırken sizin ona başkalarından daha iyi hükmedebileceğinizi kim iddia edebilir?
birinci devrede henüz yağmur yoktu. saha - bizim standardımıza göre -hiç de fena değildi. halbuki lefterler, canlar, hilmiler, kadriler yani türk futbol tarihine iyi pasör, iyi demarke kalıcı, iyi kaçıcı ve iyi çalımcı adamlar olarak geçmiş olan futbolcular dünkü maçta ille de havadan futbol oynamak sevdasında idiler. ve tabii. ankaragücünün müdafaasının delikanlı adamlarından hiçbir üstünlükleri kalmıyordu.
ve eğer geri müdafaanın olağanüstü başarısı olmasa fenerbahçe tek golle aldığı maçı zor kurtarırdı. ama forveti?
ankaragücüne gelince: taş gibi çelik gibi, cıva gibi bir defans... hele ikinci devrede yağan müthiş yağmur sahayı inanılmaz derecede kaygan yaptıktan sonra bile her daldıkları topu alabiliyorlardı ama onların forveti de ... hem bu forvet birçok ufak maçtan bile kolay kolay alamaz gibi göründü...
maç, yağmur, gol ve sonrası
ilk yarım saat biterken fenerbahçe yeni yeni toparlanmış ve tehlikeli olmağa başlamıştı. tam 30 uncu dakikada kadrinin havadan top aşırısı ile başlayan akında. lefter oyunun ilk şütünü denedi. rakiplere çarpan topu iki defa bombaladı. sonra sol taraftan frikik... naci, yuvarlanan top.. nacinin balyoz gibi vuruşu. top içeri girdi, ama o sırada forvet içeri sızmıştı ve ofsayt...
sonra 40 inci dakikada bir başka parlayış. günün en çalışkan adamlarından biri olan lefter, birkaç kişi arasından sıyrıldı gitti. can'a gelen topa, o da kale ağzında hâkim oldu. parladı sokuldu. kaleci üzerine geldi. başkaları da... karambol. gene can söktü topu plâse etti. tam kale çizgisi üzerinde yetişip çıkardılar.
ikinci devrenin 10 uncu dakikasında yağmur başladı. önce sinsi sinsi çielerken birden sağnak haline geldi. saha beş dakika içinde hüviyetini kaybetti. ve gariptir ki maç o berbat sahada daha da hızlandı. naci ve basri şimdi adamakıllı yüklenmişlerdi.
nihayet devrenin 30 uncu dakikasında hilminin ortasını defans karşıladı. şeref kalesini terketmişti. kadri boş kaleye şütünü attı. hem de tam direk dibine erkan kale içinden bir kaleci gibi uçarak elle çıkardı. penaltı. can penaltıyı, kaleciyi sağa koşbundan sonrası, bundan evvelsi gibiydi. havalarda dolaşan top ve asla oyuna hâkim olamayan bir fenerbahçe forveti.