ne fenerbahçe'nin altay önünde şampiyonluğu kurtarıp kurtaramayacağı... ne inter'in koca real madrid'i ezerek şampiyonlar şampiyonu oluşu... ne peru'da yüzlerce sporseverin statta canverişi... hiç biri... hiç biri...
dündenberi türk spor efkârı sadece bir tek konu ile ilgilidir. hatta yalnız spor çevreleri değil, biz tümüyle düşünebilecek, konuşabilecek vakit bulan herkes aynı olaydan, bugüne kadar eşine rastlanmamış büyük skandaldan bahsetmektedir.
kasımpaşa kulübü, bazı futbolcularını «bir maçtan önce, o gün yenilmek için para aldıklarını» ihbar etmiş, futbolcular da «evet, aldık» diye itirafname imzalamışlardır.
olay, gerçekten rezalettir. türk sporunun, kalkınmaya en muhtaç olduğu bir sırada, karşısına dikilen en büyük engeldir bu... büyük hayret, hatta dehşet yaratması ise, ilk defa böyle bir hâdisenin gazete sayfalarında akis bulması, kamu oyuna açıklanmasıdır. yoksa bir para veya başka menfaat karşılığı o günkü oyununu satan oyuncular, sadece bu birkaç kasımpaşalıdan ibaret değildir. evet, tekrar ediyoruz: bu olay, futbolumuzda ilk defa rastlanan bir rüşvet değildir. ne var ki, bugüne kadar gazetelere akseden ihbarlar, elde delil delil bulunmadığı ya da o deliller sonradan elde olamayacağı için çekinilmiş, yayın safhasına geçilememiştir.
bu sezonda öyle haftalar olmuştur ki, gazetemiz telefonlar gelmiş. «bu haftaki filanca maçı falanca takım kazanacak. toto cetvelinizi öyle verin» demişlerdir. biz ise, sporcularımızın böyle bir harekete sapmayacakları inancı içinde gülmüş, geçmiş ve spor -toto cetvelimizi o maçın favorisi olan takıma şans vererek yayınlamışadır. ama o maçı seyrettiğimizde gerçekten hayrete düşmüş, favorinin nasıl göz göre göre yenildiğini görmüş, hele önceden «satn alındı» denilen bazı oyuncuların nasıl topu rakibe vole atması için hazırladıklarına şahit olup hayret içinde kalmışızdır. «bu hafta filan takım izmir deplasmanında puan alamayacak» diye ihbarlar gelmiştir. hakikaten o takım, en kuvvetli haliyle puan alamamış, fakat ertesi hafta gene fevkalade oynayarak mucizeler yaratmıştır. «şu takım bu hafta ankara'daki maçı rahat kazanacak» diye bizzat futbolcular için de ağzından kaçıran olmuştur. o takım rahat, ama rakip takımdan bazı oyuncuların topa koşmayışları dolayısiyle, söylendiği şekilde kazanmıştır. mahalli maçlarda tarafların anlaştığı söylentilerinin yanısıra, idarecilerin «bu haftaki maçın berabere bitmesi için filanca oyuncuyu» gördük. dediği de, gerçektir. ama tekrar ediyoruz, basın mensupları bunca ihbarı, ellerinde delil bulunmadığı, ispat edemeyecekleri için açıklayamamışlardır bugüne kadar...
kasımpaşa olayı, yazılı itirafla ortaya çıkınca, artık basın da bir rahat nefes almış ve rezaleti kamu oyuna sunmuştur. bu, bu şekilde vukubulan ilk hadise değildir. ama yetkililerin işe gereği gibi el koyarak bunun son hadise olmasını sağlamaları gerekir. bu tarz olayların, namusuyla futbol oynayan sporcuları en fazla üzeceği şüphesizdir.
fakat yetkililerin işi bununla bitmeyecektir. biz, geriye de dönülmesini, çok anormal bitmiş, bazı büyük takımlara puan vermemiş ya da beraberliği zor vermiş bazı takımların, en zayıf kadrolar karşısında cömertçe yenilişlerinin de bir gözden geçirilmesini arzuluyoruz.
profesyonellik, futbolu namuslu bir meslek haline getirmekten ibarettir. yoksa sırtındaki formanın namusunu satmak için para almak değil...