ramazandı.. de-ka gümrükleme firmasında çalışıyordum.. bir bahaneyle işten erken ayrılıp kadıköy'ün yolunu tuttum.. annem kalp hastası olduğu için ki biliyordu bu maça gideceğimi önlemimi alıp maçtan önce aradım.. kahvede arkadaşlarla seyredeceğiz dedim.. şarjımın bitmek üzere olduğunu söyleyip telefonu kapattım..stada girdim..
olaylar erken başlamıştı.. bizimkiler pisuvarları kırıp organize bir şekilde fenerlilerin üzerine atıyorlardı.. aynı şekilde karşılığını alıyorduk.. polis dayanamayıp basmıştı biber gazını..ortalık kan revan, gözümden gazın etkisiyle yaşlar akıyordu.. aşağıya inip yüzümü yıkamaya ve sakinleşmeye çalıştım..
içeride yiyecek hiçbirşey olmadığından (!) arkadaşımı aramak için telefonumu açtım.. açar açmaz nasıl olduysa annemin çağrısına "yes" demek zorunda kaldım.. annem ağlamaklı ve birazda kızgın bir sesle "çabuk eve gel" türünden bişeyler söyledi.. ne olduğunu anlamaya çalışırken " televizyonun ampul gibi beni gösterdiğini söyledi.. evet televizyona çıkmıştım.. ama arkamda başından kanlar akan bir taraftar vardı..
polis maç başlamadan bizi dışarıya çıkardı.. evimin kartal'da olduğunu söylememe rağmen ısrarla otobüslere bindirildik.. m.köy'ün yolunu tuttuk..
o sinirle bi tanıdık yerdeydik.. altın fıçı..sodalarla başladı maç 3-0 da 5. birayı devirmiştim.. dayanamadım, çıktım.. çiftkatlı kartal otobüsüne bindim..
......
saate baktığımda gece 2 civarını gösteriyordu.. otobüs benzin istasyonunda yıkamacıda..indim... 5-10 kez yanıma gelen şöför uyandıramamıştı beni...
o zaman anladım.. biber gazıyla alkolü karıştırmıcaksın.. eve geldim, balkonda bekleniyorum..