fenerli babamın beni ilk kez götürdüğü ve güngören belediye stadyumu'nda oynanan maçtı. 12 yaşındaydım. stadın oturma koltukları yoktu. oturmak için mahalle arasındaki basketbol sahalarındaki gibi düz beton bloklar vardı ama zaten fenerbahçe tribününde insanların pek de oturmaya niyeti yoktu. babamın söylediğine göre, 90 dakika susmadan tezahürat eden bandolu ekip maça bedava sokulan amigo ekipleriydi. maçın başlarında saçma pozisyonlar sonucu fenerin 2-0 geriye düştüğünü ve o skordan itibaren hayatımda hiç duymadığım farklı küfür kombinasyonlarına maruz kalıp maça olan hevesimi kaybetmiştim. küfür edip bağırmaktan kıpkırmızı olmuş orta yaşlı saçı dökülmüş amcalar hatırlıyorum. bu sırada maçın en güzel olayı o gün ne olduğunu öğrendiğim "meksika dalgası"nı galibiyetle coşan istanbulspor taraftarının icra ettiği dakikalardı. maçı bırakıp onların oley çekmelerini seyretmiştim. mac çıkışı tofaşın bagajını seyyar korsan forma satış merkezine çevirmiş bir adamın sattığı formalar içinde kırmızı-kara m oil logolu gençlerbirliği forması görüp logoyu ve renkleri çok sevdiğimi belirterek babamdan almasını istemiştim. ancak o, fener dururken napacaksın gençlerbirliği'ni deyince dudağımı bükerek evin yolunu tutmaya devam ettim. 2010 yılı başında gençlerbirliği taraftarı olduğunda bu anıyı tebessümle yad edecektim...