1956 yılında fenerbahçe dinamo moskova ile hazırlık maçı yapmak için moskova'ya gider. maçı fenerbahçe yönetcilerinden niyazi sel anlatacaktır. maçın ilk yarısının ardından niyazi sel, "soyunma odasına gideceğim. ikinci yarıya yetişirim" der ve gider. maçın ikinci yarısı başlamak üzeredir ve niyazi sel hala ortalıkta yoktur. halit kıvanç mecburyetten maçı anlatmaya başlar. niyazi sel ha geldi ha gelecek derken maç biter. maçın bitiminde niyazi sel'i gören halit kıvanç, "neredeydin" diye sorunca sel, "geldim ama o kadar güzel anlatıyordun ki bölmek istemedim" der ve halit kıvanç maç anlatmaya böyle başlar.
halit kıvanç'ın "gool diye diye" kitabında yer alan bu anının ardından halit kıvanç şöyle devam ediyor;
"aslında ne kadar çok isterdim bu maç spikerliğine 1956'nın ortalarında değil de, daha öncelerde, hiç değilse aynı yılın ilk günlerinde başlamış olmayı... o unutulmaz macar zaferini anlatabilseydim... eşref aykaç'ın tek seçiliciliğinde puşkaş'ın dünyayı titreten takımını 3-1 yenişimizi, lefter'in, metin'in, o gollerini, isfendiyar'ın inişlerini, tugay'ın kurtarışlarını, kısaca 'macar destanı'nı sunabilseydim. çok isterdim, çok... çünkü bir spikerin, milli duygularla çoştuğu bir mlli sevinci anlatmasındaki mutluluk, hiçbir güzellikle kıyaslanamaz. bunu mikrofon başında o zevki yaşayanlar bilir. tabii acı sonuçlarda da üzüntünün aynı ölçüde büyük oluşu gibi..."