serkan seymen'in takımdan ayrı düz koşu kitabında bulunan "izmir'in plakası kaç" başlıklı yazısından;
evde oturuyorduk. bunda bir tuhaflık yok. tuhaf olan babam da gündüz vakti evdeydi o hafta. izinliymiş. babalar yılda bir hafta "izne çıkmak" diye bir şey yapıp işe gitmezmiş. dendi ki: "maça gidiyoruz." bir çanta hazırlandı; bir plastik şişede su, yarım ekmek arası yiyecek birşeyler, bir de küçük bir örtü... yola koyulduk...
stada gelince örtü çıkarıldı, beton oturma yerine serildi, yeme içme faslı başladı. işte bu esnada takımlar belirmeye başladı yeşil alanda; rengarenk şortlar, formalar, çoraplar giymiş bir sürü adam. herkesin ilk kez maça gittiğinde soracağı sorunun babaya soruluşu var sadece o maçtan hatırlanan: yanda oturan adam bağırıyor "ofsayt, ofsayt!" "e, ofsayt ne baba?" baba anlattı mı, anlattıysa ofsaytın ne olduğu anlaşıldı mı, o da müphem. ama unutulmayan şu, takımlardan biri sarı-kırmızı renklerde, diğeri ise sarı-lacivert. ikincisi fenerbahçe, o tamam da, birincisi galatasaray değil işte. mekan izmir, dolayısıyla fenerbahe'nin karşısındaki de göztepe.
biri bağırdı "hadi oğlum fuji!" o ne demek? mehmet'miş futbolculardan birinin adı ama guji mehmet derlermiş, lakabıymış. maç kaç kaç bitti, kayıtlarda yok. tek hatırlanan maçın sonunda bir stad dolusu adamın "milyonluk eşekler" diye bağırdığı. çünkü göztepe kazanmış maçı, böyle bağırınca fenerli futbolcularla dalga geçiliyormuş. onlar bir iki milyondan aşağı transfer ücreti almayan pahalı adamlarmış; onlara müstahakmış.