eksik, ümitsiz, iddiasız, «kolu -kanadı kırık» fenerbahçe, öylesine bir maç çıkardı ki, ezeli rakibine, güneşli havada hasır şapkasını almadığı için üzülen, fakat az sonra yağmura tutulup iliklerine kadar ıslanan bir yolcuya döndü galatasaray...
dile kolay bu. tam bir yıl didin, uğraş, çalış, yırtın, puan topla, hududa kadar gel. sonra da şampiyonluukta
hiç iddiası bulunmayan fenerbahçe'nin büyük bir azizliğine uğra. nasıl üzülmezdi ki galatasaray bu ümit kapılarının kapanışına... yumuşacık, kadife elli gördüğü rakibinden sert bir tokat yiyordu. hem de ne tokat...
uzun müddet bocaladı sarı - kırmızılı takım. ümit etmediğine uğramanın moral bozukluğu içersinde futbolcular, sahada adeta bir turist gibi dolaştılar. kendini buluş hali galatasaray için ancak son 20 dakikada oldu. ve ondan sonra fenerbahçenin «çanakkale müdafaası»nı galatasarayın ise «afyon taaruzu»nu seyrettik. ölümüne bir mücadele idi bu. son yıllarda, hem futbol kalitesi bu derece yüksek, hem de böyle başa baş, dişe diş bir futbol harbine şahit olmamıştık.
şu, veya bu. «fenerbahçe - galatasaray maçları hiçbir zaman ölçüye sığmaz, kuvvet muvazenesi tanımaz» diyenler, dün gece de haklı çıktılar. 50 yıllık bir rekabetten, esasen başka türlü bir tezahür, yani orhan veli'nin dediği gibi, «uzanıp, sere serpe yatıverme» hali beklenemezdi.