1948’de londra olimpiyatları’nda altın kazanmış takımın gre-no-li diye billinen üçlüsü gunnar gren, gunar nordhal ve nils liedholm, 1949’da milan’a gitmiş, iki kez şampiyon olmuş ve nordhal 36 yaşında emekli olurken, ardında 257 maçta 210 gol gibi inanılmaz bir istatistik bırakmıştır.
isveç takımı, 38’lik “profesör” gren ve 36’lık liedholm’un yanında, geride eski polis atalantalı julli gustavsson ve ilerde yine italya’da oynayan interli lennart ‘nacka’ skoglund ve fiorentinalı kurt hamrin ile evinde kupaya sessizce adaydır.
macar intikamı
gurubu birinci tamamlayıp, kuvvetli rusları da 2-0’la geçecekler ve almanların önüne dikileceklerdir yarı finalde.
kurt hamrin, o sert italya liginde önce fiorentina, sonra milan’da pişmenin verdiği ayrıcalığı çok iyi kullanarak, finale giden isveç’in yarı finalde almanya’yı 3-1’le geçmesinde unutulmayacak bir üçüncü gol yaratmıştır.
bu maç da tarihîdir. hakem macar zsolt’tur. uwe seeler başlangıçta topu schaefer’e yollamış ve o da voleyle 1-0 yapmıştır durumu. sekiz dakika sonra o ünlü hücum beşlisi, “hamrin, gren, simonsson, liedholm, skoglund” şeklinde dizilmiş forvet, önce liedholm’un elle verdiği pasla skoglund’la beraberliği yakalamış, ardından gren’in onsekiz dışından patlattığı şutla öne geçmiştir isveç.
bu maçta ilahlar ve de hakem isveç’ten yanadır.
hamrin’e sert giren alman beki juskowiak oyundan atılırken, almanların en etkin forveti fritz walter ise maruz kaldığı müthiş bir faulden sonra sakatlanmıştır. eski şampiyon 9 kişidir artık.
fışşt diye bir şey geçti
hamrin, tüm olanlara rağmen direnen kupalı almanların yarı sahasından kaptığı topla önce yavaşça taç çizgisi yakınlarından çaktırmadan ilerlemiş, sonra şimşek gibi bir hızla attığı 40 metrelik bir depar sonucu üç savunmanı geçmiş, alman kalecisini de üstüne çekip dar bir boşluktan topu mağrurca üçüncü gol olarak kaleye bırakmıştır.
1954 kupası’nın “macar” intikamı alınmıştır.
sakin bilinen, şans tanınmayan takımları zaferler getirdikçe, birden “azılı şoven” ve “milliyetçi” kesilen isveç seyircisi, goteborg’un ulleval stadında “heja, heja, heja” çığlıkları arasında sahaya minderleri atacak kadar coşacaktır.
yıllar sonra hamrin’e karşı pek alışık olmadıkları bir gece maçında oynamasını anlatacaktır basri dirimlili. ”fışşt diye“bir şey geçti yanımdan, ne olduğunu anlamadım”... birkaç kez aynı “fışt” olduktan sonra, geçenin kurt hamrin olduğu anlaşılacak, neden sonra basri hamrin’i durduracaksa da, “menekşe” fiorentina 2-1 kazanacaktı can bartu için oynadıkları fenerbahçe maçını...