mor - beyazlıların daha iyi göründüğü maçta, sarı - lâcivertlilerin golünü özer attı. ferhatoviç, forvetin süratine ayak uyduramadı
kahraman bapçum
çelik gibi saglam, alabildiğine girgin ve çabuk, futbolü «gözü pek insaların sporu» olarak tanımış bir hacettepe müdafaası...
onun karşısında ise her elemanı, aldığı her topu ayakları altında dakikalarca tutmayı şart sanan bir fenerbahçe forveti...
hayır, hayır öyle fenerbahçenin an'ane haline gelmiş yerden kısa paslı kombinezonlarla karşı defansı dantelâ gibi işleyip dağılarak yüklenen bir fenerbahçe forveti değil... basına üç, beş adamı toplayıp aradan yuvarlayacağı toplarla civa gibi iki adamını kale önüne kaydıran bir fenerbahçe değil... hacettepe arkasında bekleyen bir foto muhabirine maçtan sonra «yahu! fenerbahçe forvetinin resmini çekmek bile bir mesele idi... gelmiyorlar ki kale yakınına...» dedirten bir fenerbahçe forveti.
eğer hacettepe'nin zaman zaman gerilerden örülmeğe başlayıp saha ortalarında olgunlaşan akıllı, sâkin ve becerikli kombinezonları netice vermediyse bu biraz da fenerbahçenin şansı idi. biraz da ercan'ın ve diğerlerinin şanssızlığı... yoksa fenerbahçe'nin beraberliği değil, maglûbiyeti bile anormal olmayacaktı.
bütün bunların üstünde sahada dikkati çeken iki «kişi» vardı. bunlar yazık ki, bir ekip birliği içinde büyüyemiyorlar «kişi» olarak dikkati çekiyorlardı: sürhat ve sami... biri, hacettepenin cesur, çabuk, becerikli kalecisi... diğeri de sağlam fizik yapılı defansla forvet arasında irtibatı kuran beyin...
maçın kaderinde ne son haftaların başarılı nedim'i, ne ağır adam ferhatoviç, ne de genç hüseyin rol alamadılar. ve golü de başarısız yan haf özer yaptı: nedim -ayağında bu kadar çok top tutan her futbolcunun başına geldiği gibi* bitmez tükenmez biçilişlerinden biri ile sol açık yerinde yıkıldı. verilen frikikte ters tarafa düşen topu mustafa kafa ile ortaya düşürdü. bir anda sürhat, özer ve iki bek karambola girdiler, özer galip çıktı ve çaktı. bu estantane gol ile fenerbahçe iki puanı kurtarıyordu.