20 ekim 1905... mekteb-i sultani’de mehmet ata bey’in edebiyat dersi sırasında arkadaşlarıyla birlikte galatasaray futbol kulübü’nü kurdu. kulübün 1 numaralı üyesi oldu.
o dönemde yabancıların oynadığı futbolu, türk gençlerinin de kendi takımlarında oynayabileceğinin ilk örneğini verdi.
takım arkadaşlarından çoğu çanakkale’de, kafkasya’da savaşırken, o denizci subay adaylarına öğretmenlik yapıyordu.
şehit abdurrahman robenson’un “bu savaşta ölürsek, bizi hatırlayınız” mesajı taşıyan, cephede bile galatasaray rozeti taktığını belirten mektuplarını, kulübün belgeleri arasına kaydetti.
galatasaray-fenerbahçe rekabetine dostluk mayasını kattı. iki kulüp başkanı ali sami yen ile galip kulaksızoğlu, 1912’de yabancı takımlara karşı bir “güçbirliği” karması oluşturmaya karar verdiler. beyaz zeminde kırmızı yıldızlı formalarla oynayacaklardı. dahası, yabancı takımlarla yaptıkları maçlarda birbirlerine “takviye” oyuncu vermeye de başladılar.
ittihatspor kulübünün merdiven altında, ayda 30 kuruş kira ile tutulan kapalı bir mekan, onların ilk lokali oldu. maçlardan önce yakındaki bir kahvehanede soyunup giyiniyorlardı.
sonradan galatasaray, türkiye’nin en en çok gayrimenkule sahip kulübü oldu. 1938’de yine ali sami yen’in çabalarıyla alınan hasnun galip’teki kulüp binası bunun başlangıcıydı.
1932’de fenerbahçe stadı’nın açılış maçında ortaya bir kupa kondu. fenerbahçe, bu tarihi maça en büyük dostu ve rakibi galatasaray’ı davet etti. açılış mükafatı olarak ortaya konan heykeli, maçı 2-1 kazanan galatasaray aldı.o dönemde iki kulüpte de önemli olan kazanmak değil, birlikte oynamaktı!
türk sporunun tartışmasız 1 numaralı yöneticisidir. sadece galatasaray’ın değil, türkiye idman cemiyetleri ittifakı’nın da başkanlığını yaptı. o ittifak, spor yönetimi konusunda bugün bile büyük bir demokrasi ve kendi kendini yönetme örneği olarak değerini korur.
1924 paris olimpiyat oyunları’na katılan 1 yaşındaki türkiye cumhuriyeti sporcularının da kafile başkanıydı ali sami yen...
adını mecidiyeköy’deki kulüp arsası üzerinde inşa edilen stada verdiler. 20 aralık 1964’de izdiham yüzünden meydana gelen üzücü bir tribün kazasıyla açıldı stat.
futbola gönül vermiş herkesin anılarında bir başyapıt olarak yer aldı ali sami yen. galatasaray’ın özellikle yabancı takımlara karşı kazandığı unutulmaz maçlara ev sahipliği yaptı. 2000’de uefa kupası zaferiyle taçlanan, süper kupa ile ölümsüzleşen muhteşem yürüyüş de orada başladı. sadece galatasaray’ın değil, fenerbahçe ve beşiktaş’ın tarihindeki parlak sayfalarda da yer aldı. milli takım’ın iyi kötü günlerine tanıklık etti ali sami yen... ama en güzeli, avusturya’yı 5 golle yenip 2002’de 48 yıl aradan sonra yeniden dünya kupası finallerine vize aldığımız yolculuğun oradan başlamasıydı.
koltuklar protesto aracı oldu
nice yıldızlar gördü, ne büyük hocalar doğdu orada... krallar, imparator’lar gelip geçti.
cumartesi günü ali sami yen’deki son lig maçını oynadı galatasaray... bir futbol maçında ev sahibi takımın yenilmesi görülmemiş bir şey değildi. hele ki o takım kötü bir sürecin içindeyken...
ama görülmemiş şeyler yaşandı orada... başlangıçta çoğu seyircinin evlerine hatıra olarak götürmek üzere söktüğü koltuklar, protesto aracı olarak sahaya atıldı. her türlü anlayışsızlığın, saygısızlığın ve sınır tanımaz hoyrat bir öfkenin gösteri alanına dönüştü ali sami yen...
endüstriyel futbol, çağın koşulları, evet orayı terk etmeyi, yeni bir stada taşınmayı dayatıyordu.
ama bu işler yapılırken, ali sami yen, hak ettiği saygıyı görmedi. adını, yeni stadın da içinde yer alacağı bir spor kompleksine vererek geçiştirdiler.
veda maçı çok güzel bir şenliğe dönüştürülebilirdi. amerika’yı, avrupa’yı yeniden keşfetmeye de gerek kalmadan hem de... isteyenlere anı olarak o koltuklar küçük bir ücret karşılığı anlamlı bir yazıyla süslenip şık bir paketle gönderilir, hatta stadın çimleri bile parça parça dağıtılabilirdi. biliyorum, orada son bir kupa maçı oynanacak ama, bu işler önceden organize edilir, taraftarlara duyurulurdu. son maçlara müzikle, şarkılarla gelirdi futbolseverler.
çok daha kalıcı şeyler yapılabilirdi.
mesela ali sami yen stadı’nın tarihi bir kitapta toplanır, orada oynanan maçların fotoğraflı dökümü yapılır, ilginç anılar derlenebilirdi. orada oynanmış maçların cd’leri hazırlanıp satışa sunulsa milyon satardı.
hayır yapmadılar. kimse ali sami yen’e saygı göstermedi. varsa yoksa yeni stat... gelsin yeni kombine gelirleri! yaşasın endüstriyel futbolun yolu!
...ve şimdi size bir soru: ali sami yen kaç kere öldü?