gençlerbirliği'nin hırpaladığı, fenerbahçe'yi h.tepe yere indirdi: 2-1
enerjik rakipleri karşısında 1-0'lık aventajı koruyamayan sarı-lâciverttiler 88 inci dakikada hakem hakkı gürüz'ün yersiz bir penaltı kararı ile sahadan mağlûp olarak ayrıldılar
namık sevik ankara'dan bildiriyor
gençleribirliği karşısında bir gün önce meydan muharebesi veren fenerbahçe dün de hakem hakkı gürüz'ün son dakikada bir azizliğine kurban giderek, sahadan 2-1 mağlûp ayrıldı.
gerçi, sarı - lâcivertliler, bir beraberliği dahi hak etmemişlerdi. ama gel gör ki, gürüz, 88. dakikada metin'in topu elle önüne düşürüşünü yan hakemin ısrarına rağmen hentbolle tecziye etmeyecek ve az sonra da, bu oyuncunun özcan'ın ceza sahası içerisinde yıkılışını enaltı ile cezalandıracaktı. evet özcan penaltı yapmıştı ama, bir iki saniye önce hakem hentbol cezasını vermiş olsaydı belki değil, muhakkak penaltı pozisyonu doğmayacaktı. hakkı gürüz bir gün evvel çaktırmanın hırpaladığı fenerbahçe'ye, böylece son kroşeyi vuruyor ve onu nakavt ediyordu...
fenerbahçe takımı iyi değildi. müdafaası da, hücum hattı da bir ahenk içersinde gözükmüyordu. halkası kopuk dağınık bir zincire benzeyen ve en ufak bir rakip karşısında bile bocalayıp çözülen sarı - lacivertli ekibin daha çetin rakipler karşısında düşeceği durumları kestirebilmek için fazla zekâya da lüzûm yoktur. müdafaa da bir avni, hücum hattında, boyundan çok büyük işler yapan bir nedim, koca takımı kurtarmaya elbette ki yetmezdi.
hakemin azizliğinden, fenerbahçe'nin kötü oyunundan bahsedişimiz, hiç bir zaman hacettepe'nin galibiyetini küçümsediğimiz ve gölgelediğimiz mânasına alınmamalıdır. başkentin enerjik, fizikman kuvvetli elemanlarından kurulu hacettepe'si, gençlerbirliği gibi kapalı bir taktikle düğil, açık bir oyunla fcnerbahçe ile mücadele etti ve ondan iki puanı sökmesini bildi.
ilk dakikalar adeta özel bir maç havasında geçmişti. nedim'in bilhassa şahsi gayretleriyle yaptığı akınlar hacettepe defansı tarafından ya yerinde bir müdahale ile veya faulle kesiyordu. 29 dakikada kornerden gelen topa nedim, kedini bir ağaça tırmanışı gibi santrhaf aydının uzun upuzun boyunu aşacak ve sert bir kafa şutu ile topu filelere gönderecekti.
ikinci yarıdaki durgunluk fenerbahçe'ye pek pahalıya mal oldu. 31. dakikada hacettepe'nin henri fonda'ya benzeyen ve vurduğu toptan ses getiren sağbeki yılmaz'ın 25 metre mesafeden attığı frikik perşembe'nin gelişini müjdelemişti. hâzım yerden kurşun gibi gelen topu ancak £göğüsleyebildi. ve yetişen k. yılmaz beraberlik golünü kaydediverdi.
işte bundan sonra bir acaip yarışmadır başladı. hacettepe çekindiği rakibinin boş olduğunu anlamanın rahatlığı içinde oynamağa başladı. 36. dakikada bir kontratakta teoman'ın, hâzımın da üzerinden aşırarak kaleye gönderdiği topu osman güç halle kornere atabildi. fenerbahçe her şeye rağmen bir toparlanma istadı gösteremiyordu. gerçi selim ve şeref bu arada gollük pozisyonlar yakalamalardı. amma, «güliver ülkesinin» devlerine benzeyen iri kıyım futbolculardan kurulu hacettepe defansı için bunları savuşturmak pek de zor olmadı. maçın bilmesine 2 dakika kala hakem hakkı gürüz, o meşhur penaltılarından birini vererek hem fenerbahçe için büyük bir sürpriz yapacak, hem de monoton giden oyuna bir heyecan kazandıracaktı. 40 metre, 50 metre demeden kaleyi bombardıman eden yılmaz için 13 pastan penaltı atmak hiç de zor olmadı. top hani hâzım'a çarpmış olsaydı seyrini değiştirir miydi?.. bize kalırsa hayır, delip geçerdi...
fenerbahçe, başkentte iki maç yaptı.
birinde hırpalandı, ikincisinde ise nakavt oldu. ilk deplasman haftası için söylenecek söz buydu...