ş. hilâl iyi idi, ama metin (2), ayhan (2) ve uğur'un gollerine mani olamadılar
kahraman bapçum
galatasaray için bu maçın öyle «zorlayıcı» bir maç olmayacağı belliydi tabii... ama, herhalde sarı - kırmızılı yöneticilerin de bir bildiği olmalıydı. çünkü 4 - 2 - 4 ün iki orta adamından biri olan suat'ı oyunun başında oldukça geri tutuyorlardı.
yüklenen hücumcular arasında bulunması faydalı olacak besinci adamdan böylece mahrum katıyorlardı. nitekim bunun acısını çektiler.
saha ortasında rakipten daha kötü ve daha beceriksiz olmayan şekerhilâl'liler başabaş oynadıkları futbolle rahat rahat sarı - kırmızılı kale önünde parlayabildiler. yani oyun ister istemez galatasaray yarı sahasında yıkılabiliyordu. bu arada galatasarayın dört forvetinden biri - tarık - önce sağaçıkta sonra solaçıkta inadına top ezip, faydalı olmak şöyle dursun zararlı olmağa başlayınca liderin gol gücü inanılmaz şekilde azalmıştı.
şu var ki, şekerhilâl iyi futbol oynayan, fakat kolay gol yiyip, golcü olamamak gibi futbolla bağdaşmayacak bir vasfa sahip takımdı... ve galatasaray ilk devredeki üç golünü inanılmaz - daha doğrusu sahadaki oyuna bakılırsa - umulmaz bir kolaylıkla yaptı. 16 ncı dakikada metinin üstüne gelen kaleciyi aşmak isteyip avuta kadar kaçırdığı topun sonra 19 uncu dakikada...
metin soldan ta gerilerden kaptığı topu ortaya aktarıverdi. ayhan süratle daldı, defanstan sıyrıldı ve şerefin sol tarafından yerden ağlara uzattı topu. galatasaray gollere başlıyordu.
fakat bu peşin verilmiş bir hükümdü. çünkü neredeyse bundan dört dakika sonra şekerhilâl de gollere başlayacaktı. 23 üncü dakikada galatasaray kalesindeki bir karambolden sonra, sola gelen topa yalçının vurduğu falsolu şut turgay'ı mağlûp ediyor ve ters taraftan direği sıyırarak kaleye giriyordu ki, son anda yetişen ergun durumu kurtardı.
gene de şekerhilal birşeyler yapabilir görünüyordu. bu hava elbetteki galatasarayın işine yarayacak ve yapacağı kontrataklarla..
nitekim öyle oldu. böyle bir açılışta metin, evire çevire kaleye kadar sokuldu ve ikinci golü yapıverdi. aradan beş dakika geçecek bu defa metinin sağaçık yerinden atacağı kornere rahat bir kafa vuruşuyapan ayhan takımına üçüncü golü kazandıracaktı.
ikinci devrenin beşinci dakikasında metinden güzel bir pas alan ayhan selâhattini çalımlayıp ceza sahası içine girerken rakibi beline sarıldı ve düşürdü. çizginin hemen dışından verilen frikiki metin attı. barajda bulduğu küçücük bir delikten fişek gibi geçen top kaleye girerken şeref kıpırdayamamıştı.
sayı farkı dört olmuştu. fakat şekerhilalliler asla bozulmamışlar bir ingiliz lig takımı gibi sayı tabeleası ile ilgilenmeden, ne yapabilirlerse onu yağmağa çalışıyorlardı. ve allah için söylemek gerekir ki, iyi futbol oynuyorlardı.
devreni 13. dakikasında sol taraftan kazandıkları frikikle eski günlerin «iyi futbolcusu» fahrettin bütün oyun boyunca gösterdiği akılıı oyununu nefis bir başarı ile süslüyordu. attığı şüt turgayın sağ üst köşesine vurup geri geldi. şut bir gol kadar güzeldi.
tarığın arkadaşlarından aldığo bir pası ezip yok ettikten sonra nihayet yalçın «ergun, kadri ve ahmet»in duraklamalarından faydalanıp bekledikleri golü yaptı.
günün son golünü uğur yaptı. gene metinin verdiği bir pasla ceza sahasına sokulurken çıkış yapan kalecinin üzerinden aşırıp beşinci golü kazandı. bu belki de günün en güzel golü idi.