yaa... kapıp da kaçar mısın?... ne transfer yap, ne doğru dürüst antrenör, teknik adam getir, ne gerektiği şekilde hazırlan, sonra at palavrayı, «jena'yı yeneriz, eleriz» diye...
futbol, artık matematik metodlar içerisinde oynanıyor... balonculukla bu işin yürümediğini ünlü antrenör herrera bile anladı.. ya, maçtan önce gazetelere verilen beyanatlar? «jena'ya karşı sert oynayacağız..» kim söylemiş bu lafı?.. başkan ılgaz... «jena’yı ancak sertlikle yıldırabiliriz!.» kim savurmuş bu hikmeti? teaşka… beyler. sert oynamak da bir taktiktir.. bu daha evvel basın yolu ile umumi efkâra açıklanmaz... sen bilirsi,n sahaya çıkarken de son dakikada oyuncularına bildirirsin... gerçek şu, fenerbahçe'nin kafasında patlayan bu kabak tâ transfer ayından başlar… yaş vasatisi oyuza yaklaşan bu takıma yenilerini eklemeden bir varlık bekleyemezsin.. bak eskişehir’e… verdi parayı ama, üç golü çakıverdi sevilla’ya… sert oynayayım dersin, beceremezsin, tekme atayım dersin, kendin yeri öpersin, balon uçurayım dersin, elinde sabun köpüğü bile kalmaz ve o taraftarını çılgına çevirtip tribünlerden «beş beş» diye haykırtırsın..
herşeyi anladık, şu jena'nın 90 dakika at gibi koşan futbolcuları var… canavar gibi verkaç yapan, şut atan gençleri var... bir alman takımının sululuğa varan, hattâ onu aşıp edepsizliğe başvurması niye? işte bunu yakıştıramadık jena'ya.. yoksa, fenerbahçe’yi allah için teslim almasını bildi..
perşembenin gelişi, şarşambadan belliydi.. ama baloncular bunu saklamağa ve yutturma edebiyatı ile bu işi götürmeğe çalıştılar...