sarı-lâclvertliler 2-0 mağlûbiyetten 2. devredeki fevkalâde oyunları ile galibiyete yükseldiler
golleri yılmaz, coşkun, mustafa, şerfe (2) attı
namık sevik
milhatpaşa stadında ilk gece maçı... havada sise benzeyen mavimsi garip bir duman var... son zamanlarda boşluğundan şikayet edilen tribünler hıncahınç dolu.
önce sarı - lacivertliler çıkıyor. alkış, alkış... fenerbahçe çok yaşa sesleri. hem de aradaki dokuz puan farka rağmen... sonra, lâcivert - beyazlılar geliyor, bir ok sürati ile dağılıveriyorlar sahaya...
şampiyonlar şampiyonu beyaz-şimşekler gibi... mithatpaşanın kuru taşlaşmış kelliği olmasa, insan kendini avrupada bir kupa finali seyrediyor zannedecek. maç başlıyor, daha ikinci dakika, yılmazın ani bir dalışı ve attığı şut: genç kaleci üner avlanıveriyor...
bir ölüm sükûtu çöküyor tribünlerre. hakikaten kasımpaşa beyaz-şimşeklere yakıdan bir oyun çıkartıyor. üstüste akınlar fenerbahçe âciz, fenerbahçe ne yapacağını şaşırmış vaziyette. şöhretleri çökmüş müdafaa, savruk, forvet ise manâsız bir telâş içersinde... ayakta kalabilen solhafta bir hüseyin. ilerde didinen bir şeref...
fakat gel gör ki fenerbahçe takımı sanki operada hayaleti oynuyor... ve 30. dakika. ahmet'in uzattığı pası coşkun yakalıyor. harika bir çalımla naci'yi ekarte ediyor, ceza sahasına dalıyor, kaleci üner fırlıyor yerinden... aşırtma bir şut: beyaz fosforlu top ikinci defa filelerde... bu gol yıkılışın ve çöküşün şüphe götürmez öncüsü oluyor. tam bir dakika sonra yine coşkun üç pastan muhakkak bir golü kaçırıyor. ya gol den evvel yılmaz'ın altı metreden topu dışarı atışı.. kasımpaşanın oyununun hakkı 4-0 evet. yılmaz ve coşkun biraz becerikli olabilseler...
yuh sesleri
fenerbahçeliler ikinci devreye taraftarlarının yuh yağmuru altında sahaya çıkıyor.. bu bekleneni bulamamanın menfi bir tezahürü. fakat o ne? şimdi fenerbahçe voranof aşısı yapılmış gibi gençleşmiş, delikanlılaşmış sahneye eski artistlerin yerine yenileri gelmiş. ilk devredeki o havadan mânasız ve kendi sistemine zıd düşen oyun yok. yan haflar topu yere indiriyor. basri, naci, kadri hattâ hattâ lefter dahi bir takım şuuru içersinde çalışıyor. tam 47. dakika selim'in soldan yaptığı ortayı mikro mustafa ufak adımlarla kovalıyor. yakalıyor topu ve plase bir şut sarı - lâcivertlilere ümit kapılarını açıyor. bu golde hâzım hiç de kabahatli değil. bir mesul aramak icap ederse o da sedattan başkası olmıyacak. sonra? sonra ne mi oluyor? ne olmuyor ki, maçı kazanmak için fenerbahçe her şeyi yapıyor. ilk devre çöken ve sabun köpüğü gibi eriyen sarı - lâcivertli takım şimdi büyük bir silindir olmuş rakibini insafsızca eziyor. 49. dakika lefterin iki kişinin arasından uzattığı derilin bir pas... şeref «vahşi koşu filmindeki henry fonda» gibi koşuyor. geçiyor ergun'u ve topu sert bir şutla filelere bırakıyor. eee. kasımpaşa milli ligin en iyi takımlarından biri. bşabaş dişe diş mücadele eden yenilmesi güç bir ekip. ama hiç bir zaman neticeyi muhafaza edecek büyük bir takım hüviyetinde değil. esasen bozguna uğrayışlarının bizce sebebi de bu. fenerbahçe fırtınalı üçüncü golün yapılışından sonra da devam edecek. ama bu golü anlatmak lâzım. dakika 69. lefterin mustafaya uzattığı top. mustafanın aut çizgisine kadar kayarak yaptığı orta ve kaleye on metre mesafede bulunan şerefin havaya fırlayarak topa balyoz gibi kondurduğu kafa ve meşin cismin ağlara takılışı... bir flâşın çakması kadar gibi âni oluyor bu hâdise. ve fenerbahçe 45 dakikalık futbolu ile sahadan 3-2 böyle galip ayrıldı.