thomas doll gençlerbirliği’ni eski günlerine döndürebilecek mi?
mehmet ali çetinkaya
gençlerbirliği, 1965-66 sezonunda şampiyonluk yarışına girip ligi 3. bitirdiğinde puan cetvelinde ilk kez istanbul’un 3 büyük takımı arasına giriyor ve ilk “4. büyük” payesini alıyordu. 1923’den itibaren özellikle fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaray’a karşı aldığı sükseli sonuçlarla adını hep üstlerde tutan gençlerbirliği, son yıllardaki en başarılı mevsimini ersun yanal’lı 2002-04 yılları arasında geçirdi. önce 2002-03 sezonunda “bol gollü ofansif oyunu” ile bir koldan şampiyonluk mücadelesine girişiyor bir yandan da türkiye kupasında finale adını yazdırıyordu. şampiyonluk yarışını son dönemeçte beşiktaş jimnastik kulübünün 100. yılına ve finalde türkiye kupasını trabzonspor’a kaptıran gençlerbirliği, 2003-04 sezonunda ise avrupa kulvarında büyük sonuçlara imza attı. blackburn rovers, sporting lisbon ve parma’yı eleyip avrupa’nın 2 numaralı kupasında ilk 16 ya adını yazdırdı. bu sezon 2 sezon kupa kazanmasa da 1965-66 sezonundan sonra belki de en iyi sezonlarını geçirmişti alkaralar.
ne olduysa bundan sonra oldu. önce ersun yanal’ın milli takım’a gitmesi ardından takımın iskeletinin bozulması ve son olarak yükselen çıtanın getirdiği beklentileri karşılamayacak teknik adamların başa getirilmesi ile birlikte bir düşüş sürecine girdi gençler.
thomas doll farkı
2009-2010 sezonunun başında yönetim son 5 yılın en iyi hamlesini yapıp thomas doll’u takımın başına getiriyordu. parlak bir futbolcu kariyeri olan ve 2004’de sonlardayken devraldığı hamburg’u şampiyonlar ligi bileti kazandıran alman teknik adam ankara’ya adım attığı ilk günlerden itibaren pek alışık olmadığımız “dobra“ açıklamalarla önce gençlerbirlikli taraftarlarının ardından tüm futbol kamuoyunun ilgisini çekti. lig başlamadan önce “2 yılda 12 teknik direktör değiştiren bir takımda tek suçlu teknik direktör müdür?” açıklaması ile son 5 sezonda yaptığı hataları bir türlü kabullenmeyen yönetime güzel bir gönderme yapıyordu. sezon başında “biri küme düşen diğeri ise direkten dönen 2 takımın birleştiği bir takım olduğumuz unutulmamaları. önce defansı sonra ofansı toplayacağız” açıklaması da takımın sezon öncesi durumunu en açık şekilde ortaya koyuyordu. kayserispor, ankaraspor ve beşiktaş beraberliklerinden sonra deplasmanda 4-0 kazanılan kasımpaşa maçından sonra “bu sonuç kimseyi yanıltmasın, sahada bu skoru hak edecek bir oyun oynamadık” diyecek kadar “gerçekci” olan doll, maçların ardından “diğer” faktörlere bulaşmadan kendi takımı için yaptığı tüm övgüler ve eleştirilerle birlikte gençlerbirlikli taraftarların “en güvendiği” adam haline geliyordu.
üzerine ölü toprağı serpilmiş gençlerbirliği, thomas doll’la birlikte tekrar canlanmaya başlıyordu. 26 puanla ilk yarıyı 7. bitiren gençlerbirliği thomas doll’un duruşu ve takımın sahada oynadığı oyunla birçok futbol blog yazarının da ilgisini çekmeyi başarmıştı.
nedeni belirsiz bir düşüş
ikinci yarıya kötü başlayan ama daha sonradan tekrar toparlanan gençlerbirliği hiçbir iddiası kalmadığı son haftalarda peş peşe aldığı 2 yenilginin ardından doll, “erkenden tatile çıkmış oyuncularım var. denizlisporlular küme düşmesine rağmen kendilerini hırpalayıp mücadele ediyorlar. onlar ödevlerini yapmışlar ama biz yapamadık. kendimi kötü hissediyorum ve futbolcularım da birkaç gün içinde rahatsızlığımı hissedecekler” diyerek hırsını ortaya koyuyordu. çoğu taraftar “doll bu hırsını futbolcularına aşılarsa neler olur neler” diye akıllarından geçiriyorlardı.
ligin 30. haftasından önce “kişisel olarak, gelecek sezon 9. luk ile 13. lük arasında oynayan bir takımın teknik direktörü olmak istemiyorum. yönetimden bunun sözünü aldım. ahenkli bir takım kuracağız ve hedefe gidecek bir takım olcağız” açıklaması önümüzdeki sezon için bir işaretti. bugüne gelindiğinde, gençlerbirliği yönetimi aylar öncesinden planladığı transferlerin birçoğunu kısa sürede sonlandırdı. gidecek futbolcuları da gönderdi.
thomas doll’un açıklamaları ve yapılan transferleri görünce gençlerbirliklilerin iştahı kabardı. bursaspor’un zihinsel tabuları yıktığı şampiyonluğuyla birlikte 2002-04 sezonunun ruhunu sahaya ortaya koyan bir gençlerbirliği’nin thomas doll önderliğinde “hedefe” doğru gitmesi hiç de uzak görünmüyor. hele bir de sezona galibiyetlerle başlanırsa...
bunlar işin iyimser kısmı. örneğin thomas doll’un dortmund’daki ikinci yılında işler kötü gidince kontrolünü kaybetmesi kötü bir anı olarak hafızalarda. gerçi doll bu konuda sonraları hatalı olduğunu ve bir daha tekrarlanmayacağını dile getirmişti.
bir de doll’un gençlerbirliği’ndeki ilk sezonunda futbolcu takıntıları konusu var. antalyaspor’da nefis bir sezon geçiren ve şu an dünya kupası’nda oynayan jedinak’ı benimsememesi , çok ama çok kötü bir sezon geçiren kerem şeras’da ısrar etmesi, burhan eşer’e özellikle ligin 2. yarıda çok az yer vermesi… tabi ki bunlar teknik adamın tercihleri ama ikinci sezonda bu tercihlerin artı ve eksilerini daha iyi göreceğiz.