sarı - kırmızılılar, millî lig'in son maçında izmir'in enerjik takımı izmirspor karşısında müsabaka boyunca korkulu dakikalar yaşadılar
kahraman bapçum
galatasaray milli ligdeki 38 inci maçını yapı
yor ve böylece onlar için artık milli lig bitmiş oluyordu. fakat bu son maç, onların belki de bütün sene içinde en fazla didindikleri, yoruldukları ve en fazla hırçınlaştıkları maç oldu...
izmirspor elbette ki zorlu bir rakipti, elbette ki girgin, dolgun ve mücadeleci bir stile sahip olan, fenerbahçe ve beşiktaş galipleri bu maçı öyle kolay kolay bırakmayacaklardı. burası muhakkaktı. ama doğrusu galatasaraylıların, maçın büyük bir kısmında rakip haf hattına boyun eğerek oynayacakları umulmazdı. bir defa cavit ve kâmuran hem çok iyi top tâkip eden kesici iki müdafi olarak hem de aldıkları topu tank gibi yürüyerek götürebilen hücum destekleyicisi olarak mükemmeldiler. sonra «şaban - orhan - necdet» üçlüsü ayağında fazla top tutan bir galatasaray forvetine meydanı boş bırakmayacak kadar atik ve ataktılar. ve sonra... güven'in oldukça durgun ve hareketsiz bir gününde olmasına rağmen cenap kendi yarı sahasından her kopuşunda rakip kale önünde patlayacak kadar hızlı, becerikli ve bilgili idi.
ya galatasaray?
ama izmirspor üstünlüğü sadece kendi elemanlarının böyle «istim üzerinde» olmasından ileri gelmiyordu. çünkü galatasarayın iki hafı - bilhassa mevsimi fevkâlade oyunlar çıkararak götürmüş olan mustafa - dün inanılmaz derece bozuktular. yüklenen, adeta pres yaparcasına yüklenen rakip forvet karşısında iki yan hafin desteğinden mahrum kalan müdafaa bunalıyordu. metin hareketten ve enerjiden örülü bir duvarın arasında kalmış... suat kendisine yapılan en ufak şarjlar için bile hakemden medet umar hale gelmişti. diğer elemanların da çok çalışmalarına rağmen tesirsiz olduklarını düşününüz. işte maç... ve bu maçı izmirspor alıp gidemedi. bunun mesuliyeti de çok defa toplar kendisinde toplanan fakat bekleneni beceremeyen güvendi. yoksa, biraz güven'in becerikli bir dalışı, biraz da turgayın bir anlık tereddüdü yüzünden kazandıkları golle kalmıyabilirler ve arayı biraz daha açabilirlerdi. nihayet metin'in kalabalık arasından sıyrılıp yapıştırdığı falsolu bir vole ile yedikleri golden sonra beraberliği elde tutmağa çatıştılar ve muvaffak oldular.
futbol sert bir oyundur
maç berabere bitmişti. ama izmirspor daha iyi oynamıştı ve bundan başka izmirsporluların habaşarı hanesine kaydedilecek çok muhim şeyler vardı. çünkü galatasaray bir gün evvel karşıyakanın karşısında âdeta bir antrenman yapar gibi rahat bir oyun oynamış, buna mukabil izmirspor, karagümrük karşısında oldukça hırpalanmıştı. sonra maç izmirliler için çok zor bir yerde, istanbulda oynanıyordu.
böylece galatasaray milli ligin son maçında izmirspor karşısında iyi bir «son intiba» bırakmış sayılamazıd. fakaaaaat! galatasarayın asıl talihsizliği bu değildi. çünkü sarı - kırmızılı takım dün mevsimin en hırçın oyununu oynamıştı. ikinci devrenin 17 inci dakikasında ahmet berman'ın tam arkadan gelerek cavit'in belinin ortasına yapıştırdığı darbeyi hiçbir mulâhaza affedemezdi. ve bundan bir müddet sonra 34 üncü dakikada candemir'in cehennemi bir cüretle mustafanın karnına yapıştırdığı taban darbesi de görenlerin kolay unutamıyacağı dehşette bir fauldü. hakem, bu hareketlerden dolayı ahmet'i sahadan çıkarırken ne kadar haklı ise candemir'e aynı cezayı vermemekle o kadar «idarci maslahatçı» gözükmüştü. ilk devrenin 27 nci dakikasında metinin orhana cepheden yaptığı çarpmada orhan'a hiçbir şey olmaması da tesadüftü.
izmirspor sert bir futbol oynuyordu fakat kasdi faul yaptıkları iddia edilemezdi. hattâ hakemin faul ile cezalandırdığı birçok hareketleri bile avrupa sahalarında cezalandırılmazdı. eğer rakip galatasaray gibi türkiyenin en tecrübeli ve bilgili takımlarından biri olmasa sertlik onları heyecanlandırdı diyebilirdik. ama bu sarı - kırmızılı takımın ne kıyasiye badirelerden atladığı düşünülürse izmirli arkadaşlarına karşı fazla haşin olduklarını kabul etmek icab eder.
... ve goller
bomba 14 üncü dakikada patladı. ortadan ileri uzatılan bir topu güven sağa kayarak yakaladı. vücut hareketi ile ergunu ekarte etti. çok yakından ve çaprazdan falsolu vuruşunu yaptı. turgay topu vurdurmadan almalıydı. olmadı. fakat falsolu top da koluna çarparak sekince... nuri tâkip etti ama ancak ağlardan çıkarabilirdi. böylece izmirsporun türk futbolüne hediye ettiği çok iyi bir futbolcu. türkiyenin en tecrübeli kalecisini kolayca mağlûp ediyordu.
ikinci devrenin 15 inci dakikasında ise gene izmirsporun yetiştirip türk futboluna hediye ettiği bir başka kıymet kozunu oynuyor ve izmirspor kalesin beraberlik golünü atıyordu: sağdan aktarılmış bir topa metin şimşek gibi dalarak yetişti. falsolu bir sol vole ile seyfinin yanıbaşından ağları buldu...
ve izmirspor 1959-60 bilânçosuna bir galatasaray galibiyeti yazamıyor sadece beşiktaş ve fenerbahçe ile iktifa ediyordu.