beşiktaş oyuna mühim bir serveti riske edenler gibi endişeli, ihtiyatlı başlanmakta haklı idi. riske ettiği servet, incisini başındanberi alınteri ile, takım ahengi ile bilgi ile elde tutulan kıymetli bir şampiyonluk taçı idi. galatasaray futbolcuları ise, gençliği ile, dinamizmi ile, takım oyunu ile dillere destan olan beşiktaşa karşı elde edilecek bir galibiyetle hem futbolculuk izzeti nefislerini kurtaracaklar hem de takımlarının iadei itibar etmesini sağlıyacaklardı. ne yalan söyliyeyim, galatasaray futbolcularının böyle düşüneceklerine inanarak ümitsiz değildim bu maçtan. fakat onlar maalesef teker teker (dört beş futbolcu müstesna) sadece şahsi itibarlarını düşündüler durdular. oyun fena gitmeye başlayınca çoğu tecrübeli futbolcular olduklarından maçın kurtulamıyacağını anlıayarak kendilerini kurtaracak sebepler aramaya ve bunları seyircilere de anlatmaya koyuldular. kimi sakatmış gibi topallamaya, kimi pas almıyormuş gibi asam arkasına saklanmaya, kimi de karşısındaki oyuncunun hırçınlığına küsmüş gibi davranmağa başladılar. oysaki beşiktaş takımının bütün oyuncuları hiç bir >şeytanet düşünmeden sadece takımlarına iki puancık sağlamak için didiniyorlardı. kısacası bir tarafta her aleti ayrı telden çalan veya küsüp hiç çalışmayan virtüözlerden kurulu bir orkestra, diğer tarafta ise mütevazi, fakat candan bir birlikte çalan henüz yıldızlaşmamış müzisyenler vardı. her iki takımın da ortaya koydukları futbol zerre kadar futbol değildi doğrusu. fakat formaları daha çok terleyen ve kalbleri hep birden atan beşiktaşlılar maçı kazanmayı hak etmişlerdi. galatasaray takımının büyük bir revizyona muhtaç olduğuna çoktanberi zaten inanıyordum. ama böyle bir maçta bu kadar rahat oynıyacakları da âslâ aklıma gelmiyordu.
bu mağlûbiyet, bu apaçık takım ahengsizliği ve şımarıklığı eğer galatasaraya çok lüzumlu olan bir ders verebildiyse beşiktaşlıları iki kerre tebrik etmeleri gerekir. ben şahsen bu dersten fazlasiyle istifade edeceğime inanıyorum. onun için beşiktaşlıları hem tebrik hem de teşekkürler ederim.