en önde nazmi, en geride münir. siyah -beyazlı 11 futbolcu çıkış tünelinde büyükten ufağa doğru dizilen bir tesbih tanesi gibi sıralandılar. genç ve ekserisi tecrübesşz futbolculardı bunlar. şampiyonluğu hemen hemen tayin edecek çok kritik bir maça çıkıyorlardı. endişeliydiler.
buna rağmen takım kaptanı nazmi gene de şakacı hüviyetini terketmemişri. yanıma sokularak, «ilhan ağabey, dedi. müsade et de şu bıyıklarını bir okşıyayım. bize uğur getireceğine inanıyorum.» sonra iki elini bıyıklarımın üzerinde gezdirdi.. hakikaten benim bıyıklar uğurlu geldi. hani bundan sonra beşiktaşlılar bu uğuru tekrarlamaya kalkarlarsa işim bir hayli güçleşecek. bıyığıma takılmıştı kaptan nazmi. arada bir sahada gözgöze geliyor. ve ona uzaktan eski devir kalem efendileri edasiyle bıyık büküyordum. hele arif galibiyet golünü attıktan sonra bekledim doğrusu nazmi kalenin arkasına kadar gelecek ve bıyığımı okşayacak diye.
beşiktaşlı futbolcular maç ilerisinde uzun boylu konuşmadılar. hem inanır mısınız birbirlerine o kadar da nazik hitap ediyorlar ki: «ver canım, al gülüm. hızlı vur şekerim. dikkat et adam geliyor» not defterime kaydedebildiğim sözler bunlar. yalnız bir ara paniğe kapıldıklarına şahit oldum. hattâ iri cüsseli bulgar hakemin üzerine penaltıyı cömertçe verdiğini iddia ederek gidenler oldu. fakat hakem bizim yerliler gibi kolay kolay yerinden sarsılacak neviden değildi. kalenin bir köşesinde genç foto arkadaşım hadi ipekyün, diğer köşesinde de ben metinin atacağı o fişek gibi penaltıyı tesbit etmek için bekliyorduk. doğrusu ikimizin de eli deklanşöre değmedi. metinin penaltıyı necmi'ye teslim edişine. yalnız biz değil, beşiktaşlı futbolcular dahi hayret etmişlerdi. sonra siyah - beyazlı futbolcular bir kere daha iri cüsseli hakemin etrafını saracaklardı. bunlar hakemin penaltıyı tekrar ettireceğini sanmışlardı. yanıldıklarını anlayınca sevinçle birbirlerine sarıldılar. beşiktaşlı 11 futbolcu ikinci devre de arifin attığı golle sahadan şampiyonluğa bir adım daha yaklaşmanın haz ve gururu içerisinde ayrıldılar.