turgay çok heyecanlı idi... yerinde duramıyor, eliyle sinirli hareketler yapıyordu. bütün dikkatimi ona teksif etmiştim. büyük maç başlıyalı henüz 15 dakika olmuştu. sağdan arifin yaptığı ortada şenolun şarjı ile dev kaleci sırt üstü yere düşüyordu. arif koştu. onu takım arkadaşlarından evvel yerden kaldırdı. sırtını okşadı. turgay da arifi yanağından öpüyor. müdafaanın - takımın demiyorum - idaresi onda. turgayın en çok bağırdığı «aman bırakma! yakından marke et!» diye seslendiği insan candemir. ergunla öyle iyi anlaşmışlar ki âdeta konuşmalarını kaş göz işâretleriyle yapıyorlar. yarım saatin dolduğu bir sırada turgayın sinirli sesi tekrar yükseliyordu: «dikkat et mustafa, birolu kaçırıyorsun!» ama şöhretli kalecinin sinir sistemini bozup dağılan ve onu ümitsizliğe gömen hâdise 22 nci dakikada cereyan etti. suate yapılan faulü bulgar hakem takov bir penaltı ile tecziye etmişti. turgay ellerini havaya kaldırarak bir çocuk gibi sevindi. sonra yerinden ok gibi fırladı koştu ve metini öptü. ceza atışında topu istediği noktaya çok iyi sevkeden metinin gole tahvil edeceğine inanıyordu. kalesine geldi. emin nazarlarla arkadaşına bakmaya başladı... o ne? metinin gerilip attığı şut kaleci necminin kucağında kalmıştı. turgay, rakip takımın kalesini koruyan genç arkadaşının bu başarısını, hattâ bizzat kendi kalemiyle uzun uzun anlatırdı. dev kaleci teessürden kendisini yere attı. yüzünün hattları gerilmişti. saim'e «biz bu maçı zor alırız» diye fısıldadı. fakat hakem kararında mütereddit gözüküyordu. gazhane tarafında bulunan foto muhabirleri desahaya girmişlerdi. turgay da oraya gitti. hakemin kararı penaltının tekrarı değildi. kronometreyi yanlış tuttuğu için çaldığı düdük devrenin bitimine aitti. üzgün bir kumandan edasiyle kalesine döndü ve geriye kalan 15 dakikalık zaman içerisinde beşiktaşın acar forvetine karşı mücadeleye koyuldu. ikinci devrede turgay bir ara nikbin olmuşu. zira forvet beşiktaş kalesini ağır bir tazyik altında tutuyordu. ama golün yapılışı onu temelinden sarstı. gerek arkadaşları gerekle idareciler ona bundan sonra ne söyledilerse hep aksi cevaplar aldılar. eski arkadaşı antrenör coşkun bir ara «ahmet ile mustafanın yerini değiştir. turgay!» diye seslendi. turgav küskünlük içersinde kafasını salladı ve bu tavsiyeye riayet etmedi. mac bitti. az evvel birbirlerine seri giren futbolcular, şimdi öpüşüyorlardu. dev kalecinin yüzündeki ifâde arkadaşlarından çok fazla müteessir olduğunu gösteriyordu. ve buna rağmen sahayı terkederken çılgınca tezahürata devam eden beşiktaş tribününe eliyle tebrik işâreti yapmaktan geri kalmadı.