60. dakikaya kadar 3 – 1 galip durumda bulunan sarı – kırmızılılar müdafaalarının açık vermesi ile altınordu’dan 2 dakika içinde 2 gol yediler
kolayca tahmin edilebilir… galatasaray’ın farklı bir galibiyet kaçırdıktan sonra altınordu ile berabere kalışına yananlar olduğu kadar, sahadan mağlûp çıkmadığına sevinenler de olmuştur…
sarı – kırmızılı taraftarlar soyunma odasındaki bu değişik havayı anlamak için maçtan sonra ne koridorlara açılan pencerelere yaklaşmış, ne de stadın önünde futbolcuları beklemişlerdir. zira, taraftarı oldukları takımın iddiasız bir rakip karşısında evvelâ rahat bir galibiyet vasatına yerleştiğini, zamanla gevşeyip, beraberliğe düştüğünü ve nihayet maçı verecek derecede «ateşle» oynadığını görmüşlerdir. öyleyse, galatasaraylılar bu üç cepheli maçın neticesi üzerinde üzülmekte, düşünmekte ve sevinmekte haklı olsalar yeridir…
müdafaanın verdiği puan
gerçekten de oyun galatasaraylı taraftarların kritiğine uygun bir seyir takip etti… ilk devrede sarı – kırmızılılar durgun ve cansız görünüyorlardı. tribün, izmirspor maçında olduğu gibi bu durgun ve eksik topluluğa arada bir moral enjekte ediyordu.
altınordu ise santrafor aydoğan’la, soliç melih’i geride vazifelendirmiş, kuvvetli rakibine karşı kademeli bir müdafaa deniyordu. kırmızı – lâcivertlilerin bu dizilişine göre; ileride galatasarayı âni ataklarla zorlayacak adam olarak iki açık ve sağiç beytullah kalıyordu. ve taktiğe göre; altınordu evvelâ fazla gol yememeye çalışacak, bir beraberlik durumu hâsıl olursa her tarafından kapanarak bunu muhafaza etmeye çalışacaktı… rakiplerinin bu maksadını oyunun başında sezmiş olmalarına rağmen sarı – kırmızılılar hareketsiz bir oyunla 29. dakikaya kadar geldiler. umumiyetle akınlar sağdan gelişiyor ve samim, recep ve suat tarafından en sıhhatli şekilde besleniyordu. sağdan hücuma geçmekteki ısrara rağmen, galatasaraya maçın ilk golünü sol taraf kazandırdı. uğur bir pası iyi takip etmişve rakip sağbeki geçtikten sonra ortasını yapmıştı. recep kale önünde sıçramış ve topu kafa ile altınordu kalesine göndermişti.
galatasarayın uzak da olsa puan verebileceğini gösteren hâdiseler bu golden sonra cereyan etti. 26. dakikada bülend’e güç bir pası takip fırsatını veren sarı – kırmızılı müdafaa 36. dakikada büyük bir hatâ daha yapmış ve ergun’un turgay’a uzattığı geri pasını bülend esel kaleye plâseleyememişti.. hâsılı ilk devre 1-0 galatasarayın lehine kapanırken çoğumuz «galatasaray müdafaasını derleyip, toparlamazsa, bu maçtan zor galip ayrılır» diyorduk…
gol atan atana…
nitekim, rüzgârı arkasına alan altınordu, oyunun ikinci yarısına, her tarafı ile aksayan rakip müdafaadan «bir şeyler alırım» ümidiyle, canlı girdi. 54. dakikada dursun bir akını kornerle kesmişti. korneri bülend soldan çekti. topa, sarı – kırmızı müdafaa herhangi bir müdahalede bulunamamıştı. ve üstelik altınordunun forvetteki ümidi beytullah ceza sahasının civarında pusuya yatmıştı. bir vole patlattı ve top kurşun hızıyla sarı – kırmızılı kaleye girdi. turgay’ın bu golü kurtarmasına imkân yoktu. sarı – kırmızılılar 1-1 berabere düşmüş olmalarına rağmen, ileride henüz neticeden ümidi kesmemişlerdi. golden hemen bir dakika sonra niyazinin korneri galibiyeti tekrar favori olan takımın hesabına kaydırdı. suat, ömer’in çok büyük bir gaflet içerisinde seyrettiği ve muhakkak yumruklayabileceği topa sıçramış ve kafa ile işi tamamlamıştı. 60. dakikada galatasaray maçı garantiye aldıktan başka, farka götürecek sayı kaydedildi. bu golü atan niyazi idi. recep güç durumda topu ortalamış, niyazinin kale ağzında âdeta yaylanıp, kafa şütünü yapıştırdığı görülmüştü.
galatasaray böylece 3-1 galip duruma yükseliyordu. o anda dışarıda mühim işi olan bir seyirci gönül rahatlığı ile stadı terkedebilirdi. esasen, maksad temin edilmişti. ayrıca, oyunun seyredecek tarafı da yoktu. olsa olsa bu zevksiz maçın sonu, sarı – kırmızılıların 3-1 den sonra kazanacakları goller hesaplanarak beklenebilirdi..
ne varki, stadı terkedip, gidenler aldanacaklar, yanacaklar, sevinecek veya heyecanlanacaklardı. zirâ altınordu galatasaraydan çok galatasaray müdafaasına yüklenmeye başlamıştı.
aydoğan’ın 64. dakikada rahatça ileri sokulup mükemmel bir şütle ilk alârm çanının işaretini verişi ve turgay’ın filelere yönelen topu mükemmel bir çıkışla kornere atışı… galatasaray tehlikeyi farketmişti. ama, bunun tedbiri nedir, işte burada tereddüt gösteriyordu. ve 78. dakikada sağaçık arif ahmet’i geçti. aydoğan’a topu uzattı. aydoğan’la, ergun arasında bir mücadele oldu. izmir’li futbolcu sonunda kazançlı çıkmıştı. turgay’ın ileriye çıktığı anda yaşından büyük bir ustalıkla topu galatasaray kalesinin köşesine yuvarladı. şimdi durum 3-2 olmuştu ve galatasaray’ın hemen bütün oyuncularında çözülme emareleri başgöstermişti. altınordu fark ararken, averajdan olan rakibini bir kere daha affetmedi. tam 80. dakikadaydık. dursun’un ters bir vuruşu galatasaray gerilerini karıştırıverdi. top santrafor aydoğanın ayağında pası alacak adamı bekliyordu. bu adam sağaçık arif’ti. daldı ve ileri çıkan turgay’ın solundan topu galatasaray filelerine indiriverdi.. atılan, maçın son golüydü. galatasaray milli lig’deki ilk puandan ve bundan mühimi averajından olmuştu.