lizbon, 24 - seksen bin kişilik national stadı yarın (bugün) büyük bir mücadeleye sahne olacaktır. hemen ilavê edeyim ki, her iki takım da bu müsabaka için elinden geldiği kadar bütün imkânları kullanarak çalışmış ve hazırlanmıştır.
galibiyet veya mağlûbiyetin mesuliyetini omuzlarında taşıyan tek seçici eşfak aytaç, gerek istanbulda gerekse burada portekizlilerin yapacağı tezahüratı nazarı itibara alârak takımımızın oyunun başında müdafaa taktiği kullanacağını söylemişti. yalnız şunu unutmamak lazımdır ki, portekizliler orta hafa «passos» u almışlardır. bu onların müdafaaya verdikleri ehemmiyeti gösterir. müdafaa takdiği kullanan bir rakibe karşı müdafaa tabiyesi ile mukabele etmek elbette ki, yanlış bir yoldur. bu itibarla tek seçicinin ilk on beş dakikda -yani tezahürat sona erene kadar- müdafaa oyununa müracaat etmesine itirazımız yok. fakat daha sonra takımımızın atağa geçmesi kanatimizce şarttır ve maçı kazanmamız buna bağlıdır.
portekiz takımına gelince yukarıda izah ettiğimiz gibi passos'u orta hafa alarak daha ziyade müdafaayı kabul etmiş gözüküyorlar. kaleci gomes ve keza virgilio, form bakımından çok iyi durumdadırlar. havanın yağışlı veya kuru oluşu takımın tertibinde mühim bir rol oynamaktadır. evvelce de bildiğimiz gibi portekizliler yağmurda oynayamıyorlar. nitekim bu hakikati idarecileri de açıkca ifâde etmişlerdir.
netice ne olacak?
bu hususta kat'i bir şey söylemek hatadır. rakiplerimizin saha ve seyirci avantajlarına mukabil takımımızın form ve moral bakımından bütün olduğunu söyleyebiliriz. hücum hattında nazım rol oynayan travacos ile geri sol açık hermani iyice marka edilirse ve santrafor metin eski şöhret passos'u serbest hareket ettirmezse bu herşeyden evvel neticeyi legimize çevirmeye kafi gelecektir.