ispanya'da bir profesör, haksızlığa uğrayarak tam 20 yıl kürsüsünden uzaklaştırılır. 20 yıl sonra bir rejim değişmesi neticesinde tekrar kürsüsüne iade edildiği zaman talebelerine söylediği ilk söz şu olur «nerede kalmıştık» beyler?.
72 günlük bir ayrılıktan sonra acaip kararlar veren hakemi, birbirlerine sert giren futbolcuları ve tribünlerden yükselen galiz küfürleri gördükten, duyduktan sonra biz de «nerede kalmıştık beyler?» diye söze başlayabiliriz. zira o günden bugüne değişen hiçbir şey yoktur. zihniyet, sporculuk ahlâkı, hüsnüyet, efendilik ve ve bilgi... hasılı herşey yerinde saymıştır. futbol federasyonu resii istediği kadar «biz hakemlerimizin kabiliyetine inanıyoruz, maçları idare etmek için hariçten yabancı hakem getirmiyeceğiz» desin. birbirlerini top yokken hırpalayan, yere seren futbolcular için istenildiği kadar ağır cezalar konulsun; seyircilerin haysiyet ve şereflere hücum etmemeleri için müeyyideler konduğu açıklansın, yazılsın. bütün bunlar bugünün şartları ve bugünün zihniyeti içinde olduğu gibi kalmaya, hatta geriye gitmeye mahkumdur. bu sebeple dün elektrikli bir hava içinde geçen ve her ân büyük bir hadisenin patlak vermesi endişesi içinde kalınan müsabakada şunu veya bunu suçlu bulmuyor, topyekün hatalı yolda olduğumuzu söyllemekle yetiniyoruz. evet. milli lihin ilk maçında galatasaray ve beykoz ciddi bir mücadeleye tutuşmuşlardı. ilk 20 dakikalık zaman içinde mevsim başı olmasına rağmen iki takımın da süratli bir tempo ile maça asıldıkları görüldü. bu zaman içinde ne küfür yağmuruna ne de bir sert harekete şahit olunmamıştı. yalnız hakem, acaip kararlar ile dikkat çekiyordu. tarafların bu müddet içinde birbirlerine bariz bir faikiyet gösterdikleri söylenemezdi. beykoz topu yere indirerek kısa kısa paslarla oynuyor, sarı-kırmızılı takım ise müdafaada kapanıyor, kontraataklarla hücuma geçerek rakibini zorluyordu.
yalnız göze çarpan hatâ, topların kaleye çok uzak mesafede vurucu ve netice alıcı adam olan metin'de toplanması idi. bu vaziyette metin pasör oynamak mecburiyetinde kalıyordu. ilk ciddi tehlike 13. dakikada cereyan etmişti. saim'in uzattığı topu ahmet, kafa ile ekrem'in üzerinden metin'e aktarıyordu. metin topa hakim olacak ve ceza sahasından içeriye girecekti hatta kaleci ile karsı karşıya kalmıştı. böyle pozisyonlarda ayağını bir roket gibi kullanan bu futbolcu, çok zaman kalecilere topu filede gösteriyordu. galatasaraylı taraftarlar neticeden emin, bekliyorlardı. evet metin bomba gibi bir şüt atmıştı. fakat kaleci sıtkı'nın ani bir refleksle köşeye fırlayarak çok sert gelen topu yumruklayıp yere düştüğü görüldü. sıtkı'nın bu golu kurtarışı için «fevkalâde» demek icabediyordu. metin'in şütü için de öyle .. ancak genç santraforun bu pozisyonda topu plaselemesi daha doğru bir hareketti. beykoz ciddi bir tehlikeyi sauşturmuş fakat tam 23 dakikada hakim oynadığı bir sırada penaltıdan bir gol yemişti.
penaltı ve hakemin uğradığı sert protestolar
penaltı var mıydı yok muydu? hakem sert bir şekilde protesto ile karşılaştığına göre galatasaray taraftarlarının dışında kalanlar penaltılık bir bir cezanın bulunmadığına kani olmalıydılar. fakat pozisyonu nasıl tesbit etmişler ve bu hükme sahip olmuşlardı? hadisenin en yakın şahidi hakemdi. o, «penaltı» diyordu. bize kalırsa bütün itiraz, müsabakanın başından itibaren ters kararlar veren hakeme itimadsızlıktan doğmaktaydı. zira kale önündeki karşaşalığı, tribünden tesbit edebilecek kesikin bir göze hiç kimse sahip olmadığı kanaatindeyiz. evet, büyük itirazlara ve sert protestolara sebep olan pozisyon şu şeikde olmuştu: top saim'in ayağından çıkmıştı. bu uzun vuruşu erol, metin ve ahmet sıra ile kovalıyorlardı. evvela erol yakalıyacak, kaçıracak, arkasından metin topa hakim olacak, fakat ayağından açacaktı. daha sonra bu karışıklık içinde ahmet'in topla ilerlediği ve kaleye çok yakın mesafede düştüğü görüldü. sonra ondan seken topu ekrem, kornere atacaktı. işte hakem herhalde ahmet'in düşürülmüş olmasını kasti bir hareket olarak kabul etmiş ve cezasını vermiş olmalıydı.
metin topu penaltı noktasına dikti, gerildi ve vurdu. sıtkı bir köşede top ise diğer köşede filelere takıtmıştı. işte hava bundan sonra sertleşiverdi. kulakları tırmalayan galiz küfürler bu golden sonra başlayacak ve maçın sonuna kadar da devam edecekti. beykoz, penaltının tehirinden kendisini çabuk kurtardı. üst üste akınlarla galatasaray kalesine yüklenmeye başladı. işte bunlardan bir tanesi tam 28. dakikada şirzat'ın ayağından avuta çıkacaktı. eğer toptan ziyade hasmı ile uğraşan şirzat yakın mesafeden kaleye havale ettiği topu biraz kontrolüne alabilmiş olsa idi. takımına beraberlik şansını verirdi. daha sonra (dakika 30) bir çarpışma anında sakatlanan sıtkı yerini genç arkadaşı murat'a terketti. metinin 37. dakikada attığı bir golü hakem favule hükmettiği için saymıyacaktı. aynı dakikada sakatlandığını söyleyen aptullah yerine de oyuna k. nusret girecekti. devrenin mütebaki kısmında sert hareketler ve hakemin acaip kararlarından başka kayde değer bir şey yoktur.
ikinci devre
beykoz yine şuurlu ve hakim oynamakta devam ediyordu. 52. dakikada k. nusret bütün oyun boyunca tek müspet işi yapıyordu. sola kayarak saim ve ergunu atlatışı cidden güzel. avut çizgisinin üzerine kadar uzanıyor. kaleye 4-5 metre mesafede ortalasa gol olabilir. fakat şüt aıyor top köşeyi kapatan turgayun kucağında. akabinde ahmetin sert bir şütü direğin üzerinden avuta gidiyor. beykoz müdafaası canlı ve iyi. hele solhaf k. ali... ilk maçtaki intibaı bu genç futbolcunun istikbal vaadettiği şeklindedir. keza orta haf ekrem, metin gibi bir santraforun karşısında pekala muvaffak oluyor. fakat sarı-siyahlı takımın hücum hattı darma dağınık. buna rağmen bastırıyorlar ve buna rağmen hücum insiyatifini ellerinde tutuyorlar. galatasarayda ise bir düzensizlik hakim. akınlar maksada hizmet etmekten uzak. kısa verilen paslar yerini bulmuyor. bu hal 74. dakikaya kadar devam edecektir.
galibiyeti perçinleyen gol
santrhaf ekrem'in yakın markajından solaçığa deplase olarak kurtulmak yolunu tutan metin yaptığı ortayı genç kaleci murat elinden kaçırıyor. yetişen ahmet sert bir şütle yakın mesafeden galibiyeti perçinleyen golü atmakta gecikmiyor. artık galatasaray oyuna hakim. hafları ile forları ile beykoz halesine yükleniyor. sarı-kırmızılı taraftarlar memnun «uç üç» diye sesleniyorlar. halbuki bu golden evvel tam 60. dakikada metinden seken bir topu kovalayan meteyi beykoz müdafileri evveli elleri ile tutuyorlar sonra da çelme ile yere yıkıyorlardı. işte hakem bu bariz penaltıyı ilk penaltıyı verdiği zaman yapılan protestoyu hatırlayarak vermeyecektir. buna rağmen onu takdir eden hiç kimse yok. zira bu sefer de galatasaray tribününden aynı şekilde protesto sesleri yükselecektir. iyi bir hava içinde başlayan fakat sonra sertleşen ve hırçınlaşan oyun, böylece 2-0 sarı-kırmızılı takımın galibiyeti ile sona ermişti. milli lig yolculuğunda atılan ilk adımı ilerisi için ümid verici bulmadığımızı söylemek isteriz.