aslında yaşanana hayal kırıklığı ile bir şeyler yazmak zor ama ne olursa olgun iyi bir ekiple deplasmana gidip gelmek bazen acıyı hafifletiyor.
benim açımdan bütün sezonu birarada geçirdiğim dostlarımla bu deplasmana gitmek sezonu kupasız da olsa böyle bir deplasmanla sonlandırmak hoş oldu.
giderken aslında keyifler epeyce yarindeydi. akıllar kayserinin bizden daha iyi oynadığını söylese de gönüller alır mıyız alırız bu kupayı diyordu. iki mola vererek vardık bursa'ya. stad civarında indik ve stada yollandık.
burada bir özel notu bursa polisi için düşmek lazım. sanırım onlar bu maça sadece fazla mesai gözüyle bakıyorlardı. gerek maç öncesinde gerekse çıkışta bize olan tavırları çok dostça değildi. özellikle maç sonrasında bizi bekletmeye çalışmalarının mantığını hala anlamış değilim. eskaza karşı çıkanlara vatan haini muamelesi yapmalarını da.
velhasıl maça girdikten sonra ne zamandır görmediğimiz kimi dostları da gördük ve fotoğrafladık. ne yazık ki pankartlarımızı içeri sokarak asamadık. federasyonun izinine takıldık bu sefer.
maçta özellikel bursalıların bizleri desteklemesi tribünün sesini epeyce arttırdı. fakat biz özellikle bursa kayseri arasında gerçekleşen küfürleşmelere hiç girmedik ve onların maç sonunda bize oh çekmelerine alkışla karşılık vererek en azından birkaçının yüzünü kızarttık.
maça hiç girmeyeyim. sadece bir daha penaltılara kalmış bir maçı stadda seyredebilir miyim emin değilim. yürek dayanmıyor.
bursa'da bir bursasporlu arkadaş maç boyunca bana eşlik etti. otobüse giderken el bile salladı. hatıra olarak da üzerindeki formayı hediye etti. ben de ona gömleğimi veremeyeceğim için atkı hediye ettim.
dönüş yolculuğu köfteci orhan'dan sonra uyuyarak geçti. bir baktım ankaradayız. kupayı alsak sanırım epey farklı olurdu.
bu maçla toplamda deplasman sayım bir düzine oldu.