ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
yerli malı, yurdun malı
galatasaray'ın kupa dışına ittiği, denizli horozu'nun hoyratça gagaladığı trabzonspor'a el koymanın zamanı çoktan gelip de geçmişti bile. istanbul'daki kupa hüsranı sonrası ve trabzon'da yapılan iki görüşme sonrası, trabzonsporlunun güvenini çoktan yitiren sundermann'ın bileti kesildi. 14 mart 1986 günkü operasyonla valizini toplayıp almanya'ya dönüş yapan sundermann'ın ardından, "yerli malı yurdun malı" çağrısına kulak verilerek, ahmet suat özyazıcı hocaya cansimidi gibi sarılındı.
trabzonspor'daki gelişmelerden kendini tümüyle dışlayamayan hoca, kentte işlettiği nalburiye dükkanında kurduğu küçücük dünyasında mutluydu. yeniden elini ateşe sokmanın bir alemi var mıydı?
başka kulüplerden de, pekçok teknik adamın başını döndürebilecek çekici teklifler almış, her defasında elinin tersiyle itmişti. ama bu defa durum farklıydı. yaşamını adadığı trabzonspor onu göreve çağırıyordu.
böylesi sıkıntılı bir döneminde yüzüstü bırakamazdı. hemen nalburiyesini çocuklarına devretti. "başınızın çaresine bakın bundan sonra benden size fayda yok, ben artık trabzonsporumlayım" diyerek kolları sıvayıp ikinci adresine, yuvasına döndü.
kamuoyuna dükkanının başında olduğunu, sezon sonuna kadar hiçbir kulüpte görev almayacağını her fırsatta belirten özyazıcı, neden sezon ortasında görev aldığını açıklama gereksinimi hissetmişti:
herkes trabzonlu olamaz
"bir defa çok cazip teklifler yapıldı. burada kulüp ismi vermiyorum. fakat, sezon sonunda yapılan teklifleri düşünmek ve gelecek sezona bir takıma teknik direktör olarak kendini hazırladığım doğrudur. ancak, trabzonspor'da olağanüstü bir durum ortaya çıkınca artık görevden kaçamazdım.
jürgen sundermann'ın sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiş ve trabzonspor, teknik direktörsüz kalmıştı. bu durumda başkanımız mehmet ali yılmaz'ın, yönetim kurulu üyelerimiz ve kıramayacağım bazı büyüklerimin ısrarları karcısında görevi kabul ettim. ayrıca, spor basını da kamuoyunu bu konuda benim isteğim dışında oluşturmuştu. neticede yönetim kurulu üyelerine daha önce olumsuz cevap vermeme rağmen görevi devraldım. ama dediğim gibi olağanüstü bir durumda ve takım teknik direktörsüz kaldıktan sonra..."
özyazıcı görevi kabul etmesinin en büyük nedeninin trabzonspor sevgisi olduğunu da ısrarla vurgulayarak, "evet, göreve geldim... çünkü, ben bir trabzonsporluyum ve altını çizerek söylüyorum: herkes trabzonlu olamaz. trabzonsporlu olmak maddi ve manevi fedakarlıklar gerektirir. iyi ve kötü günde hep trabzonspor'dan taraf olmaktır trabzonsporluluk... yoksa, iyi günde dost, kötü günde köstek oîmak değildir..." diyecekti.
teknik menacer unvanı alarak trabzonspor kulübü'nün teknik işlerinin tümden sorumlu bir konumda geri dönen özyazıcı, profesyonel kadrodaki futbolcuları iyi tanıdığını, ancak eski kırgınlıkların hepsini bir kenara atarak herşeye yeniden başladığını belirtiyordu.
herşeye yeniden başlamak. işte bu tezi başlangıçta, özyazıcı yönetiminde ilk maçını 16 mart 1986 günü avni aker'de kayserispor'a karşı oynayan trabzonspor, 15 dolayında net pozisyon yakalıyordu. eski hocalarının yedek kulübesinde yeniden varlığından güç alan futbolcular arslanlar gibi saldırıyor ve ürettikleri bu pozisyonların 4'ünü gole çeviriyorlardı. karşılıklı iki penaltı vurgunun harcandığı maç. tuncay (2), iskender ve rakibin kendi kalesine attığı gollerle trabzonspor 4-2 kazanıyordu.
galibiyetle dönüş yapan özyazıcı'lı trabzonspor 6. sırada seyrederken, meszöly'li fenerbahçe de 32 puanla 5. sırada şampiyonluk yarışının dışına düşmüş durumda. derwall-denizli ikilisi yönetimindeki g.saray 1-0'lık g. birliği galibiyeti ile 41 puanla lider. istanbul'da altay'la gol düellosuna tutuşan beşiktaş ise 3-3'lük sonucun ardından 39 puanla yakın takipte.