15.06.1952 de polonyayı deplasmanda 5-1 yendikleri maçtan bizimle oynadıkları maça kadar 41 maçta 34 galibiyet 6 beraberlik ve sadece 1 mağlubiyet alıp 167 gol atıp 50 gol yemişlerdi.bu süre zarfındaki tek mağlubiyetlerini 1954 dünya kupası finalinde almanyaya karşı favori oldukları final maçında 3-2 ile almışlardı.puskas,kocsis,hidegkutili kadroları ile ingiltereyi wembley stadında 25.11.1953 de 6-3 yenme başarısını göstermişlerdi.23.05.1954 de ise ingiltereyi macaristanda bu sefer 7-4 yenmeyi başardılar.
bundan sonrası bu maçla ilgili anı olup alıntıdır;
macaristan, 1950´li yıllarda tam anlamıyla bir efsaneydi. ferenc puskas da o kadronun en önemli yıldızlarının başında geliyordu. o dönemde ingilizler’e, almanlar’a 6-7 atan macaristan´a ender yenilgilerinden birini türkiye tattırmıştı. bu da türk futbol tarihine macar zaferi olarak geçmişti.
türk milli takımı, 2000 avrupa şampiyonası’nda çeyrek final oynadı, 2002’de dünya üçüncüsü oldu... teknik direktörler, futbolcular film şeridi gibi geldi geçti... ay-yıldızlılar nice zaferler yaşadı... ama biri var ki yarım asır geride kalsa da asla unutulmadı: 1956’daki 3-1’lik macaristan zaferi...
macarlar, o günlerde futbolda dünyayı kasıp kavuruyordu. hatta wembley’de ingiltere’yi yenen ilk takım onlardı. hem de 6-3... 1956’daki maça sayılı günler kala, dönemin federasyon başkanı hasan polat, yalnızca millileri değil, tüm birimleri alarma geçirdi. eşfak aykaç, belirlediği geniş kadroyla adeta dünya kupası’na giden bir ekip lideri titizliği sergilemişti. namzet kadro, ilk deneme maçını f.bahçe stadı’nda beyoğlu’na karşı oynuyor ve maçı 9-1 kazanıyordu. ekibi oluşturanların tempolu oyunu, aykaç’ın olduğu kadar, futbolseverlerin de beğenisini toplamıştı.
diğer yandan maçın oynanacağı mithatpaşa (inönü)’nın kapasitesinin artırımı için bir seferberlik başlamıştı. kalelerin tam arkasına yapılacak portatif tribünlere seyirciler a ve m kapılarından girecekler ve kapasite bir parça olsun artacaktı. bir kısım seyirciye daha yer açmak için yapılan bu operasyon, en çok foto muhabirlerini kızdırmıştı. o günlerin en önemli maç fotoğrafı, gol enstantaneleriydi. teleobjektif, zoom gibi optik teknolojisinden yoksun foto muhabirleri, kale arkalarında oturamayınca nasıl gol fotoğrafları çıkacaktı!
macar devinin türkiye’yi ziyareti, ülkenin bir numaralı gündemiydi. yalnız istanbul değil, türkiye ayağa kalkmıştı. ankara profesyonel futbol ligi lideri güneşspor da kafile halinde istanbul’a gelip macarlar’ı izleyeceğini açıklamıştı. güneşspor’un peşine, diğer takımlar da takılmıştı elbette...
gelecekler, geliyorlar derken nihayet 3 şubat günü macarlar istanbul’a geldi. 23.40’ta yeşilköy’e inen sas havayolları uçağından çıkan puskas, bozsik, czibor, hidekuti gibi yıldızların ışıltısı etrafa saçılıyordu. her yerde, ajanslarda, radyolarda, gazetelerde, kahvehanelerde, evlerde, tüm meskun mahallerde macarlar konuşuluyordu. macar yıldızlar, istanbul’da günlük hayatı durdurmuştu adeta. yalnızca macarlar mı? yağan yoğun kar da istanbul’da hayatı felce uğratıyordu. yıllardan beri görülmemiş olan kar fırtınası yüzünden ulaşım tümüyle durmuştu. 700 binlik şehr-i istanbul’da ekmek ve yakacak sıkıntısı baş göstermiş, ortalama 70 santimi bulan kar nedeniyle merkezin diğer ilçeleriyle irtibatı kesilmişti. denizlerdeki fırtına ve tipi, korkunç bir hal almıştı. karadeniz’de imdat isteyen iki gemiden haber yoktu. karaya oturan iki şilebin mürettebatı ise güçlükle kurtarılabilmişti. boğaz seferleri tümüyle iptal edilmiş, köprüsüz günlerde istanbul’un iki yakası bir araya gelmiyordu! boğaz’da mayın görüldüğü haberi ise tipiyle karışık bir panik havası estirmişti.
izmir’de çifte tarife: 8-1, 11-0
5 şubat 1956 günü oynanması planlanan ve biletleri kapışılan maç bu şartlarda elbette oynanamazdı. karakışın teslim aldığı istanbul’da maç tehir edildi. jandarma ve poliste izinler kaldırılmış, askeri birlikler kapanan yolları açmaya çalışıyordu. kar fırtınasının devam ettiği ve mithatpaşa stadı’nın 70 santim karla kaplı olduğu dondurucu 4 şubat günü, aklı olan evinden çıkmıyordu.
türkiye’yi kar tipi sarmış; ama macarlar’ın da sebebi ziyaretleri gereği maç yapmaları gerekiyordu. milli maç 19 şubat’a ertelendi. macar kafilesi, ülkenin nispeten sıcak bölgesine, izmir’e transfer edildiler aynı gün. izmir, hava muhalefetinden koruma altındaydı. ya macarlar’dan... izmir-budapeşte karması adı altında yapılan maçta, izmirli futbolcular macarlar karşısında gol fırtınasına yakalanmıştı o gün. puskas atıyor, tichky atıyor, toth atıyor, czibor atıyor... atıyor da atıyor... henüz ilk devre bittiğinde skor tabelası macarlar lehine 7-1’i gösteriyordu. macarlar, şeref sayımızı atma şerefini bile bize bahşetmemişti. hanemizdeki tek golün sahibi de macarlar’dı. ancak devrede soyunma odasına 7 golle giren misafirler, ikinci yarıda insafa geliyor ve maç 8-1 bitiyordu. ertesi gün selçuk’taki efes harabeleri’ni gezen macaristan kafilesi yine bol bol imza dağıtmıştı. ama asıl dağılan bir sonraki gün bizimkiler oldu. macarlar, izmir karmasını bu kez daha acımasızca topa tutmuştu: 11-0.
sebes: futbol ziyafeti çekeceğiz
izmir’deki iki maçta 19 gol atan macarlar, ertesi gün ankara’ya geçti. kafile başkanları dr. sebes, esenboğa’da yaptığı açıklamada, kendilerine gösterilen meşhur türk misafirperverliğine mukabele edemedikleri için üzüldüklerine vurgu yapıyor ve başkent futbolseverine de hemen oracıkta müjdeyi veriyordu: ‘size bir futbol ziyafeti çekeceğiz!’ 19 mayıs stadı’nın üç tarafına kurulan portatif tribünlerde 10 bin seyirci karşısında oynanan ankara-budapeşte karması maçını da misafir ekip çok rahat ve farklı kazanıyor ama bu kez golleri abartmıyordu. izmir ve ankara’dan sonra sonra tekrar istanbul’a dönen macarlar, budapeşte-istanbul karması maçını da 4-2 kazanıyordu.
aynı günlerde cortina d’ampezza’da kış olimpiyatları başlamıştı. istanbul’daki beyaz olimpiyatta(!) ise mithatpaşa stadı’nı kardan arındırmaya çalışan 15 amelenin madalya kazanmaları mevzubahis bile değildi. tek kazançları, ünlü macarlar’ı bedava izlemek olacaktı. maçın iptal edildiği gün bizim milliler şeref stadı’nda, macarlar ise spor sarayı’nın salonunda antrenman yapmıştı. yoğun kar yağışıyla istanbul adeta karaborsa şehrine dönmüştü. baş gösteren ani kıtlık nedeniyle bazı yerlerde ekmek fiyatları 60-70 kuruşa çıkmıştı. ekmek bir yana, ahalinin asıl derdi biletti. istanbul radyosu’ndan naklen yayınlanacak büyük maçın biletleri karaborsada 150 liraya alıcı buluyordu. macaristan maçı için biletini cebine koyanların yürüyüşü bile değişiyordu.
macarlar önüne çıkanı deviriyor
derken, büyük gün gelip çattı... 19 şubat 1956... iki ay önce akdeniz kupası maçında paris’te fransa b takımına mağlup olan millilerimizin macaristan devi karşısında nasıl bir şansı olabilirdi ki! eskiler macarlar’ı çok mu abartıyordu? hayır, asla! puskaş’lı, hidegkuti’li, lantoş’lu, czibor’lu kadrosuyla macaristan, dünya futbolunun merkeziydi. 1950’lerin futbol dünyasında bir macar futbolu vardı, bir de ötekiler... macarlar, türkiye ziyaretlerinden önce futbolun mucidi mağrur ingilizler’i ünlü wembley stadı’nda 6-3 gibi bir skorla dağıtmıştı. budapeşte’deki rövanşta da ingiltere’yi 7-2 deviren macarlar’ın yanına bile yaklaşılmıyordu.
önüne geleni ezip geçen ve 1954’ten beri yenilgi yüzü görmeyen dev futbol firması ile yapacağımız maç için mithatpaşa stadı hınca hınç dolmuştu. öyle ki portatif tribünler bir yana, pist kenarına da seyirciler alınmış ve o günler için rekor sayıda (28.241) biletli seyirci, yine rekor bir bedel (201.925 lira) ödeyerek tarihe tanıklık etmek için yerlerini almıştı.
yugoslav hakem stefanoviç’in yönettiği maça macaristan; farago, buzansky, lantos, szojka, bozsik, kotasz, toth (dk. 46 csordas), machos, tichy (dk. 31 hidegkuti), puskas ve czibor’lu tertibiyle çıkıyordu. türkiye’nin kadrosunda ise şu isimler vardı: turgay şeren (g.saray), ali beratlıgil (g.saray), ahmet berman (beşiktaş), mustafa ertan (ankara karagücü) (dk.75 saim tayşengil (g.saray), naci erdem (f.bahçe), nusret ülük (beşiktaş), isfendiyar açıksöz (g.saray), coşkun özarı (g.saray), metin oktay (g.saray), kadri aytaç (g.saray), lefter (f.bahçe)...
dünyayı şaşırtan sonuç: 3-1
maç başlar başlamaz macarlar birkaç kez kalemizi yokladılarsa da kalecimiz turgay gole izin vermiyordu. ardından atak sırasını biz aldık. 6. dakikada isfendiyar sağdan süratle topu taşıdı, macar ceza sahasına inip landos’u da çalımladıktan sonra ortasını yaptı. bu ortaya harika bir vole yapıştıran lefter, topu macar ağlarıyla buluşturdu. bu golle moral bulan ekibimiz, etkili bir futbol oynamayı sürdürdü. pozisyon versek de biz de karşılığını buluyor ve macarlar’a kafa tutuyorduk. 41. dakikada macar solbeki cantos, lefter’i ceza sahası içinde çelmeledi. yugoslav hakem penaltıda tereddüt etmedi. atışı kullanan lefter, devreyi 2-0 galip kapamamızı sağladı.
ikinci devrenin hemen 40. saniyesinde nusret-kadri-isfendiyar kombinezonu ile geliştirdiğimiz atakta, isfendiyar’ın ortasına çıkan metin oktay, topu üçüncü kez macar ağlarıyla buluşturuyordu. 81. dakikada şeref golünü bulan macarlar karşısında elde ettiğimiz 3-1’lik zafer sonrası saha bayram yerine dönüyordu. böylece türkiye, 1951’de berlin olimpiyat stadı’ndaki 2-1’lik almanya galibiyetinden sonra tarihinin ikinci büyük zaferini daha kazanıyordu. yarım asır önceki bu efsane maçtan sonra macar antrenör mandi, ‘türk kardeşlerimiz kapalı savunma oynayarak kazandı. fakat daha çok çalışmaları lazım.’ yorumunda bulunuyordu. teknik direktör eşfak aykaç ise ‘bu galibiyet istikbal için bize büyük ümitler verdi.’ diyordu. kaptan turgay şeren de “bu tarihi maçı kazandık. allah’a bin şükür!” diyerek sevincini ortaya koyuyordu. bizim inanmakta güçlük çektiğimiz büyük galibiyet, dünya basınına ‘yılın sansasyonu’, ‘türkler’in en büyük zaferi’, ‘akıl almaz hadise’ manşetleriyle yansıyordu.