geçen hafta izmir'e beraberce deplasman yapan ve izmir takımlarına puan kaptıran beşiktaş ve beykoz'un dünkü karşılaşması beklenmeyen bir netice ile sona erdi.
gerçi bu beklenmeyen netice tabirini kullanmak pek de doğru olmayacak. zira, sarı-siyahlı takım lig maçlarında da beşiktaşı ağır bir mağlubiyete uğratmıştı. fakat, izmir maçlarını gördükten sonra beşiktaş'ın biraz düzeldiğine işaret etmiştik. dünkü musabakanın ilk on dakikasına kadar da bu kanaatimizi muhafaza ettik. fakat nazminin 7 nci dakikada direkten dönen bomba gibi şutundan sonra beşiktaş takımı kadere rıza gösteren bir oyuna başvurmuş ve adeta bir balon gibi sönüvermiştir. kaçan bir fırsatın bir takımı bu derece demorolize etmesi ve adam sendeciliğe sürüklemesi beklenmezdi doğrusu.
kaldı ki, başarısızlığı yalnız bu sebebe bağlamak da hakiketen uzakalaşmak olacaktı. çünkü ilk devrenin son dakikasında kayanın kaleci ile karşı karşıya kaldığı halde ayağındaki topu kaleye sokmamak başarısını göstermesi... bu moral bozukluğu değil, beceriksizlikti. beşiktaş forveti beceriksizliğe 90 dakikalık zaman içinde pek canlı misaller verdi. hele maçın bitmesine 5 dakika kala nazminin büyük bir talihsizlik eseri direkten dönen ikinci şutunu yakalayan kayanın topu üç pastan dışarıya atışı...
bu şartlar altında esasen bir takımın maç kazanması da imkansızdı. bir tarafın kayıp sebeplerini sıralamak, diğerinin başarsını küçümsemek manasına alınabilir. bu sebeple böyle bir zannı ortadan kaldırmak için derhal şu hususu tasrih etmek isteriz. beykozu rakibinin zaafı, şansızlığı veya beceriksizliği galip getirmiş değildir. sarı-siyahlı takım ilk 10 dakikada atlattığı fırtınalardan sonra maça hakim olmasını, maça asılmasını ve neticeye gitmesini bilmiştir. yıldız hanesinde ikiden aşağı yıldız alan bir tek futbolcu yoktu takımda. müdafaadan hücum hattına kadar herkes çamur sahada kendisine düşenin azamisini verebilmiştir. galibiyette rol oynayan takım kaptanı ekerbiçerdi. havadan gelen topları toplayışı, yerden inkişaf eden akınları kesişi esasen dağınık beşiktaş forvetinin büsbütün tesirsiz hale sokmuştur.
şahane gol
evet, ilk dakikalarda üstüste tehlikeler yaratan beşiktaş daha sonra maçı rakibine ikram edercesine bıraktı. ilk devrede bu ikrama rağmen beykoz forveti neticeyi tayin edecek golü kazanamamıştı. ancak ikinci devrenin hemen başında mustafa bir hazırlayıcı olarak sahalarda ender görülen bir şekilde hareket etmesini bilmişti. santra çizgisi üzerinde topa hakim olduğu vakit hiç kimse bu akının gole gideceğini tahmin dahi edemezdi. mustaf topu ayağından açmadan, rakip ceza sahasına kadar hemde önüne gelenleri çalımlayarak getirmiştir. eğer topu işin kolayına gidip kendisini yakından takip eden ve demarke vaziyette bulunan şirzata aktarmış olsaydı ofsayta fazla hassasiyet gösteren hakem triosu beykoz forvetini beşiktaş yarı sahasında fazla ilerlemeden tevkif edecekti. mustafa bunu hissetti. şirzatı ısrarla ofsaydtan kurtarana kadar topu beşiktaşlı futbolcuların müdahalesine rağmen ayağından çıkarmadı. sonra kaleye adım adım sokuldu, sokuldu. şutu ondan bekleyenler genç futbolcunun topu bir anda arkadaşı şirzata aktardığını görüverdiler. şirzatın yerden bomba gibi bir şutu, top filelerde. atan bu işin muhasebesini yapanlar nazarında ancak yüzde on garsoniyeye sahipti. golün yüzde doksanı ise mustafanındı.
ikinci devrede beykoz forveti birbirine benzeyen muteneddit fırsatlar elde etmişti. fakat abdullah, nusret ve ziya bu fırsatları değerlendiremediler. yukarıda da işaret ettiğimiz gibi beşiktaş beraberlik şansı 85 inci dakikada gülmüştü. fakat kaya şansın bu tebessümüne ittifak etmeyecekti. ve müsabaka beşiktaş'ın milli ligdeki iddiasını yarı yarıya indirecek bir netice ile sona erdi...